You don't have to say anything translate Turkish
727 parallel translation
Don't you have anything to say?
Senin söyleyecek hiçbir şeyin yok mu?
You don't have to say anything, Mary.
Bir şey söylemen gerekmez.
You don't have to say anything now.
Bir şey söylemen gerekmez.
You don't have to say anything.
Bir şey söylemene gerek yok.
Don't you have anything to say?
- Siz bir şey söylemeyecek misiniz?
Don't you have anything to say?
Söyleyecek hiçbir şeyiniz yok mu?
You don't have to say anything.
Bir şey deme.
You don't have to say anything and you don't have to do anything.
Bir şey söylemek, bir şey yapmak zorunda değilsin.
Don't you have anything to say?
Hiçbir şey söylemeyecek misin?
You don't have anything to say about it.
Böyle konuşamazsın.
Don't you have anything to say to me?
Bana söyleyecek bir şeyin yok mu?
You don't have to say anything, just nod.
Bir şey söylemene gerek yok, başını sallasan yeter.
Don't you have anything to say to me, Cal?
Bana söyleyecek bir şeyin yok mu Cal?
You don't have to say anything.
Bir şey söylemek zorunda değilsin.
Don't you have anything to say about it?
Söz söyleme hakkın yok mu?
The rent's very reasonable, but don't say anything to the others... or you'll have no peace.
Kira son derece makul, ama sakın diğerlerine söylemeyin, yoksa huzurunuz kalmaz.
I'm sorry, you don't have to say anything to that.
Affedersin, bir şey söylemek zorunda değilsin.
Anything you have to say about your mother-in-law you don't have to explain to me.
Kayınvaliden konusunda bana açıklama yapmana gerek yok.
Don't you have anything to say?
Ne söyleyebilirim ki?
Don't feel you have to say anything.
Bir şey söylemek zorunda değilsin.
If you don't have anything, what does he have to say?
Bir şey bulamamış olabilirsin, ama sana neler söyledi onu söyle yeter.
- Don't you have anything to say?
- Söyleyecek birşeyin yok mu?
You don't have to say anything more, Colonel.
Artık bir şey söylemenize gerek yok Albay.
You don't have to say anything. I understand everything.
Ben her şeyi anladım!
You don't have to say anything.
Birşeyler söylemek zorunda değilsin.
Louis, you don't have to say anything.
Louis, bir şey söylemene gerek yok.
You don't have to say anything.
Bir şey demek zorunda değilsin.
You don't have to say anything.
Bir şey söylemek zorunda değilsiniz.
You don't have to say anything.
Hiçbir şey söylemene gerek yok.
You don't have to say anything, Jim.
- Bir şey söylemek zorunda değilsin, Jim.
I don't want to hear anything you have to say.
Hiçbir şey duymak istemiyorum.
You don't have to say anything now.
Şuan hiçbir şey söylemen gerekmiyor.
Don't you have anything to say to me?
Söyleyecek bir şeyin yok mu?
Old man, don't you have anything else to say, other than Li Xunhuan and Afei?
İhtiyar, li xunhuan ve afei'den başka anlatılacak kimse yok mu?
Millen, don't you ever have anything good to say about anything?
Millen, hiç güzel bir şey söylemez misin sen?
You don't have to say anything you don't want to.
Benimle konuşmak zorunda değilsin.
Don't you have anything to say?
Bir şey söylemeyecek misin?
Hm. - Well, I don't have anything to say to you.
- Size söyleyecek bir şeyim yok.
We have to make sure you don't say anything obscene or anything that could cause a problem in the audience.
Müstehcen ya da rahatsız edici şeyler söylemeyeceğinizden emin olmamız gerek.
- Yes, sir. I hope you don't feel you have to say anything about...
Umarım o konuda bir şey söylemezsiniz.
You don't have to say anything.
Hiçbir şey söylemek zorunda değilsin.
You don't have anything else to say to me today?
Bugün bana söyleyecek başka bir şeyin yok mu?
- You don't have to say anything.
- Bir şey söylemen gerekmez.
I don't have anything to say to you, Dorothy.
Sana söyleyecek hiçbir şeyim yok, Dorothy.
We don't have anything to say to you, Webster.
Sana söyleyecek bir şeyimiz yok Webster.
You don't have to say anything. I'll do all the talking.
Sen bir şey söylemesen de olur.
I don't have anything to say to you.
Sana söyleyecek hiçbir şeyim yok.
Don't you have anything to say to me?
Bana söyleyecek hiçbir şeyin yok mu?
You don't have to say anything.
Birşey demenize gerek yok.
I don't have anything more to say to you.
Konuşacak başka bir şey yok.
You don't have to say anything... and you don't have to do anything... unless you want to.
Birşey söylemek zorunda değilsin... ve birşey yapmak zorunda değilsin... istemediğin müddetçe.