You don't have to thank me translate Turkish
183 parallel translation
You don't have to thank me.
Bana teşekkür etme.
You don't have to thank me.
Teşekkür etmene gerek yok.
Thank you, again... but you don't have to pay me compliments.
Tekrar teşekkürler. Ama bana iltifat etmek zorunda değilsiniz.
- Oh, you don't have to thank me.
- Bana teşekkür etmek zorunda değilsiniz.
You don't have to thank me, Blanche.
Teşekkür etmen gerekmez, Blanche.
And you don't have to thank me, Golde.
Hem bana da teşekkür edeyim deme sakın, Golde.
You don't have to thank me for being on the right train at the right time.
Etrafı batıracaksın. - Geçti, geçti.
You don't have to thank me.
Bana teşekkür etmek zorunda değilsin.
Hey, thanks a lot, Paulie, and you don't have to thank me for the watch, either.
Hey, çok sağol, Paulie. Sen de saat için teşekkürü boşver.
- You don't have to thank me.
- Bana teşekkür etmeniz gerekmiyor.
You don't have to thank me.
Teşekkür etmen gerekmiyor.
- You don't have to thank me now.
- Bana şimdi teşekkür etmen gerekmez.
You don't have me to thank for all this.
Ne? Teşekkür edeceğin kişi ben değilim.
- You don't have to thank me.
- Bana teşekkür etmek zorunda değilsin.
You don't have to thank me.
Bana teşekkür etmene gerek yok.
You don't have to thank me.
Bana teşekkür etmeniz gerekmez.
- You don't have to thank me. Come on.
- Bana tesekkür etmen gerekmiyor.
You don't have to thank me for that.
Teşekkür etmenize gerek yok.
You don't have to thank me, Captain.
Teşekkür etmenize gerek yok Kaptan.
- You don't have to thank me.
Bana teşekkür etmeniz gerekmiyor.
You don't have to thank me.
Bana teşekkür etmek zorunda değilsin Rita.
You don't have to thank me.
Buna gerek yok.
You don't have to thank me at all.
Bana teşekkür etmek zorunda değilsin.
Thank you, but you don't have to buy me...
- Teşekkürler ama bana bir şey almana gerek yok.
Thank you, sir. Mr. Quince, I don't mean to bother you, but these here Star boys- - and I know you can't put stock in what they say- - but they tell me... you might have a line on some jobs for our young men.
Rahatsız etmek istemezdim ama bu iki genç size yardım etmeye geldi.
Please, Marty, you don't have to thank me.
Lütfen Marty, teşekkür etmene gerek yok.
- You don't have to thank me, Paul.
- Bana teşekkür etmek zorunda değilsin, Paul.
You don't have to thank me, your grandpa is...
Teşekküre gerek yok, dedeniz...
Honey, you don't have to thank me for that.
Tatlım, bunun için teşekkür etmene gerek yok.
You don't have to thank me, Will
Bana teşekkür etmek zorun değilsin Will.
- You don't have to thank me.
bana teşekkür etmene gerek yok.
- You don't have to thank me.
- Teşekkür etmene gerek yok.
- Thanks. - You don't have to thank me. I'm... i'm not throwing you flowers.
Teşekkür etmene gerek yok, yollarına çiçekler sermiyorum.
- You don't have to thank me.
- Teşekküre gerek yok.
Mr. Morimoto in case we don't have an opportunity to speak later do me the honor of accepting this humble gift to thank you for inviting us into your beautiful home.
- Bay Morimoto tekrar konuşma fırsatı bulamama ihtimalimize karşın bizi bu güzel evinize davet ettiğiniz için bir iyilik yapıp bu sıradan hediyemi kabul edin.
Oh, you don't have to thank me.
Oh, bana teşekkür etmene gerek yok.
I wanted to thank you for teaching me... that to be a salesman... you don't have to be a good man.
Sana teşekkür etmek istedim, pazarlamacı olabilmem adına öğrettiklerin için. İyi bir adam değilsin.
Oh, well, you don't have to thank me.
Teşekkür etmek zorunda değilsin.
Hey, you don't have to thank me.
Teşekkür etmene gerek yok.
You don't have to thank me.
Bana teşekkür etmeyin.
You don't have to thank me, Sam.
Bana teşekkür etmene gerek yok Sam.
"Bill," please, and you don't have to thank me.
"Bill," lütfen, ve bana teşekkür etmek zorunda değilsiniz.
"Thank you, Mother, for getting me a job so I don't have to be a bum on the street."
"Bana iş bulup serseri olmamı engellediğin için teşekkürler anne."
Oh, you don't have to thank me.
Bana teşekkür etmeniz gerekmez.
Thank you, but you don't have to worry about me.
teşekkür ederim, fakat benim için endişelenmene gerek yok.
You don't have to thank me, Lemon. We're a team now.
Teşekküre gerek yok.
You have stopped me from saying thank you.. .. but please don't say no to this.
teşekkür etmemi istemedin..... Ama lütfen buna hayır deme.
No, you don't have to thank me.
Yo, bana teşekkür etmenize gerek yok.
And while I see that you don't recognize this now, you actually have me to thank... in part, modesty forces me to acknowledge, but in large part... for your newfound zest of competition and gamesmanship.
Ki bunu anlamadığını görüyorum, Aslında bana teşekkür etmelisin! Dürüst olmak gerekirse bu yaptığını ve... yeni icat ettiğin bu oyunu onaylıyorum ve kabul ediyorum.
No, you don't have to thank me.
Hayır bana teşekkür etmek zorunda değilsin.
- You don't have to thank me.
- Bana teşekkür etmen gerekmiyor.