You don't have to worry about that translate Turkish
366 parallel translation
That way you don't have to worry about her not being included.
Böylece dâhil olmamasına endişelenmene gerek kalmaz.
You don't have to worry about that.
Bunun için endişelenmene gerek yok.
But you don't have to worry about that.
Ama bunun için endişelenme.
I've waiting on you with my hands and feet. Tried to tell you that there's plenty more girls, that you don't have to worry about that...
Sana gözüm gibi baktım. "Endişelenme, başka kızlar olacaktır." dedim.
But with me handling'their case... don't look like you'll have much to worry about on that score.
Ben davayı üstlenirsem asılmazlar diye endişelenmeyin.
But, Colonel, I don't understand... suppose these two did have a romance, that's nothing you have to worry about.
Ama Albay, hiç anlamıyorum... İkisinin arasında bir ilişki varsa bile bunun endişelenecek bir tarafı yok.
You don't have to worry about that.
Onu dert etmene gerek yok.
- You don't have to worry about that.
- Bunun için endişelenmen gerekmez.
You're a girl so I don't have to worry about that
Kız olduğuna göre endişe etmeme gerek yok.
- You don't have to worry about that, honey.
- O konuda endişeli olman gerekmiyor tatlım.
Now, my father was a very wealthy man, and he left not only you, but me, very well provided for, so that I don't have to worry about anything for the rest of my life,
Şimdi, Babam çok zengin biriydi, sadece seni değil beni de varlıklı olarak, terk etti, yaşamımın geri kalanını düşünmek zorunda kalmayacağım, ancak çok önemli bazı sorulara verilecek yanıtları bir tarafa bırakırsak.
You don't have to worry about that.
O konuda kaygılanmana gerek yok.
You don't have to worry about anything like that. Fine.
Öyle bir şey için endişelenmeyin.
You don't have to worry about that.
Bunu dert etmene gerek yok.
I don't think you have to worry too much about that.
Bunun için endişelenmene gerek yok.
You don't have to worry about that.
Endişelenmene gerek yok.
No, you don't have to worry about that.
Hayır, sen onu merak etme.
You don't have to worry about that, Sheriff.
Bunu dert etmeyin Şerif.
Oh, I don't think you have to worry about that, Mama.
Oh, bununla ilgili endişe etmene gerek yok, anne.
You don't have to worry about that.
Sen onu merak etme.
You don't have to worry about that.
Bunun için kaygılanma. Şimdi onları çıkartıyoruz.
I don't think you have to worry about that, General.
Endişelenmenize gerek yok, General.
You don't have to worry about that.
Bu konuda endişelenmeyin.
I can see that I don't have to worry about you.
Senin için endişelenmem gerekmediğini görüyorum.
Don't worry about that. Weren't you going to have that fixed?
Üzülme.
You don't have to worry about that.
Bunun için endişelenmene hiç gerek yok.
[Joe] I don't think you have to worry about that.
- Endişelenmeye gerek yok.
You don't have to worry about that.
Endişelenmene hiç gerek yok.
You don't have to worry about that.
Bu konuda rahat değilsin.
But that's for summer... and you don't have to worry about summer.
Ama bunlar yazlık... Senin artık yaz aylarını düşünmene gerek yok.
You don't have to worry about that.
Merak etmen gerekmez.
Besides, you don't have to worry about that stuff yet.
O halde bu zırıltı için kafanı yormana gerek yok.
You don't have to worry about that.
Bu konuda endişe etmene gerek yok.
You don't have to worry about that.
Bunu için kaygılanmana gerek yok.
For you people that are really agonizing... and just hate all this stuff and all the hollering... if you don't make a turn, it'll be over next week... so you won't have to worry about it.
Siz insanlara resmen acı çektiriyorsunuz... ve bütün bu işlerden ve bağırıp çağırmaktan da nefret ediyorum... Yolunuzu değiştirmezseniz, önümüzdeki hafta her şey biter... artık endişelenmenize gerek kalmaz.
Oh, I don't think you have to worry about anything, with that fence there, you're not going to catch anything...
Endişelenecek bir şey olduğunu düşünmüyorum. Orada bir çit olduğu sürece, bir şeye yakalanmazsın.
With me, you don't have to worry about that kind of shit.
Benimleyken böyle boktan şeyler için endişelenmene gerek yok
You don't have to worry about that.
Bu konuda endişelenmenize gerek yok.
You have to worry about bills, about food, about some football team that never fucking wins, about human relationships, and all the things that really don't matter when you've got a sincere and truthful junk habit.
Faturalar, yemek, hiç maç kazanamayan bir futbol takımı insan ilişkileri hakkında kafa yorarsın ama sadık ve içten uyuşturucu alışkanlığın varsa bunlar bir boka yaramayan şeylere dönüşürler.
This way you don't have to worry about pizza deliveries or people running back and forth to the bathroom or anything like that.
Böylece gelen pizzaları nasıl paylaştıracağınızı ya da tuvalete girip çıkan insanları düşünmezsiniz. Bunun gibi şeyler.
Well, you don't have to worry about that.
Bu konuda endişe etmene gerek yok.
You don't have to worry about that yet. No?
- Henüz bunu düşünmene gerek yok.
Well, you don't have to worry about that.
Endişelenmene gerek yok.
Well, at least you don't have to worry about that tonight.
En azından bu gece endişelenmen gerekmiyor.
That way I don't have to worry about you screwing'em up.
Keyfimin içine ediyorsun yani bu konuda bir derdin olmasın.
You don't have to worry about that.
Bunun için endişelenme.
If that's true, you boys don't have anything to worry about.
Eğer bu doğruysa, çocuklar endişelenmeniz için hiçbir sebep yok.
Of course, you don't have to worry about that.
Elbette, bunun için endişelenmene gerek yok.
Well... now that I'm here you don't have to worry about anything
Artık burada olduğuma göre hiçbir şey için endişelenmenize gerek yok.
Well, you don't have to worry about that, that was the last of my fuel.
Bu konuda endişelenmene gerek yok çünkü yakıtım artık tamamen bitti.
Oh, you don't have to worry about that.
Endişelenme.