You don't know how lucky you are translate Turkish
67 parallel translation
You don't know how lucky you are compared to other husbands.
Başka kocalara göre ne kadar şanslı olduğunu bilmiyorsun.
- Yeah? - You don't know how lucky you are.
Bugüne kadar hiç böyle bir şey yaşamadım. "
Say, you don't know how lucky you really are.
Gerçekten ne şanslı olduğunuzun farkında değilsiniz.
You don't know how lucky you are.
Ne kadar şanslı olduğundan haberin yok.
You don't know how lucky you are.
Ne kadar şanslı olduğunun farkında değilsin.
You don't know how lucky you are!
Bunu duyduğuma sevindim!
Vincent, you don't know how lucky you are... to have done one painting like that cypress in there... or those sunflowers that your brother showed me.
Vincent, ne kadar şanslı olduğunu bilmiyorsun şu selvi tablosunu yapmış olduğun için veya kardeşinin gösterdiği ayçiçeklerini.
You don't know how lucky you are.
Ne kadar şanslı olduğunu bilmiyorsun.
You don't know how lucky you are with this trial.
Şanslısın ki ben varım.
- You don't know how lucky you are.
- Ne kadar şanslı olduğunu bilmiyorsun.
Katia, you don't know how lucky you really are!
Katia, ne kadar şanslı olduğunun farkında değilsin!
You don't know how lucky you are.
Ne kadar şanslısın, bilmiyorsun.
My poor Hastings, you don't know how lucky you are.
Oh, benim zavallı Hastings, ne denli şanslı olduğunu bilmiyorsun.
Don't you know how lucky you are?
Ne kadar şanslı olduğunun farkında değil misin?
You both don't know how lucky you are.
İkiniz de ne kadar şanslı olduğunuzu bilmiyorsunuz.
Any rings on fingers? Gareth, you don't know how lucky you are.
Parmağında yüzük yok değil mi?
You don't know how lucky you are!
Bugün rastladım. Ne kadar şanslı biri olduğun bilmiyorsun.
By the way, you don't know how lucky you are that your uncle died.
Bu arada amcanın ölmesine çok üzüldüm.
- You don't know how lucky you are.
Ne kadar şanslı olduğunu bilmiyorsun.
You don't know how lucky you are.
Ne kadar şanslı olduğunuzu bilemezsiniz.
Eric, you don't know how lucky you are.
Ne kadar şanslı olduğunu bilmiyorsun, Eric.
You don't know how lucky you are to have the marriage you've got.
Böyle bir evliliğin olduğu için ne kadar şanslı olduğunu bilmiyorsun.
You don't know how lucky you are to have even a fraction of human DNA inside you.
İçinde bir parça insan DNA'sı olduğunu için ne kadar.. ... şanslı olduğunu bilmiyorsun.
SHE WAS TRYING TO DO THE RIGHT THING. YOU DON'T KNOW HOW LUCKY YOU ARE TO HAVE A MOTHER LIKE THAT.
Böyle bir annen olduğu için ne kadar şanslı olduğunun farkında değilsin.
You don't know how lucky you are.
Ne kadar şanslısın bir bilsen.
You don't know how lucky you are to have a mother like Evelyn.
Alan, Evelyn gibi bir anneniz olduğu için gerçekten çok şanslısısınız.
You just don't know how lucky you are.
Ne kadar şanslı biri olduğunun farkında değilsin.
You don't know how lucky you are, you know?
Ne kadar şanslısın bilemezsin.
You don't know how lucky you are you found Olivia.
Olivia'yı bulduğun için ne kadar şanslı olduğunun farkında değilsin.
You don't know how lucky you are.
Ne kadar şanslı biri olduğunu bilemezsin.
Don't you know how lucky you are?
Ne kadar şanslı olduğunu anlamıyor musun?
The matter is that my architect left work in middle, don't worry, sir your work will be done, I'm very lucky that I have met you, how lucky you are, you'll come to know when this guy also leave your work in middle, excuse me lady, I don't like anyone to interfere in me and my work,
Royal Oak kulüp sekreteri evet üzülmelisin de bana ne senin sekreterliğinden hayır hayır bize bir mimar lazım ve kartınız... üzülmeyin efendim sizinle çalışmaktan onur duyarım gerçekten sizinle karşılaşmamız büyük şans ne kadr şanslı olduğunuzu bilseniz bu adamla çalışmak istemezssiniz onun gibi biri size.... afedersiniz bayan
You know, don't think we don't know how lucky we are having you do this for us.
Bilirsin ya, size sahip olmakla ne kadar şanslı olduğumuzu bilmediğimizi sanma sakın.
You know what? If Mark and Jason don't know how lucky they are, they don't deserve you in the first place.
Mark ve Jason ne kadar şanslı olduklarını bilmiyorlarsa seni zaten hak etmemişler.
You don't know how lucky you are to have each other.
Birbirinize sahip olduğunuz için ne kadar şanslısınız bilmiyorsun.
You don't know how lucky you are... running around in the middle of the night.
Farkında değilsin, ama gece vakti ortalarda dolaşıp... sonra da eve dönebildiğin için çok şanslısın.
Sam, you don't know how lucky you are.
Sam, ne kadar şanslı olduğunu bilmiyorsun.
Ugh. You don't know how lucky you are you don't have to do this stuff.
Bu tür şeyler yapmak zorunda olmadığın için, ne kadar şanslısın bir bilsen.
You don't know how lucky you are to have a mum like yours.
Seninki gibi bir annen olduğu için ne kadar şanslı olduğundan haberin yok.
You don't even know how lucky you are, Nichol.
Ne kadar şanslı olduğunu bile bilmiyorsun, Nichol.
You guys don't know how lucky you are.
Ne kadar şanslı olduğunuzun farkında değilsiniz.
You don't know how lucky you are!
Ne kadar şanslı olduğunun farkında değilsin!
You don't know how lucky you are to have me here.
Neyse ki ben buradayım.
You don't even realize how lucky you are never to know what it is to grow old.
Yaşlanmanın nasıl bir şey olduğunu bilemeyeceğin için ne kadar şanslı olduğunun farkında değilsin.
You're right. You don't know how lucky you are.
Ne kadar şanslı olduğunun farkında değilsin.
Well, sometimes you don't know how lucky you are to have something until you realize you might lose it.
Bazen bir şeyi kaybedene kadar ne kadar şanslı olduğunu unutursun.
You don't know how lucky you are to have a scholarship.
Bursun olduğu için ne kadar şanslı olduğunu bilmiyorsun.
You don't know how lucky you are!
Ne kadar şanlı olduğunun farkında bile değilsin!
You don't know how lucky you are this room has no ventilation.
Odada havalandırma olmadığı için ne kadar şanslısın tahmin edemezsin.
You don't know how lucky you are.
- Ne kadar şanslı olduğunu bilmiyorsun.
I mean, you don't know how lucky you are.
Diyorum ki, ne kadar şanslısın bilemezsin.