You don't know nothing translate Turkish
728 parallel translation
I really don't know anything, so I have nothing to tell you.
Gerçekten bir şey bilmiyorum, söyleyecek bir şeyim de yok.
I'm telling you, I don't know nothing about it.
Söyledim ya, hiçbir şey bilmiyorum.
If anybody asks, you don't know nothing.
Birileri bir şey soracak olursa, hiçbir şey bilmiyorsun.
I don't know nothing, Inspector. You must've gotten your wires crossed!
Hiç bir şey bilmiyorum müfettiş bir yanlışlık olmalı.
You don't appreciate me, and you know nothing about art.
Beni takdir etmiyorsun ve sanat hakkında bir şey bildiğin de yok.
- I guess you don't know nothing, huh?
— Galiba hiçbir şey bilmiyorsun, ha?
Or maybe you Portuguese just don't know nothing about trawl-fishing.
Belki de siz Portekizliler trolle avlanmayı bilmiyorsunuzdur.
- Don't you know nothing?
- Hiç bir şey bilmiyor musun?
It's no good asking me, I'll keep telling you I don't know nothing about it!
Bana sorman faydasız, dediğim gibi bilmiyorum hiç bir şey bilmiyorum!
You don't know nothing.
Bir şey bilmiyorsun.
I don't know what you have in mind about helen Chester and me, but there's nothing to it.
Helen ile benim hakkimda düsündüklerin : Dogru degil.
But I don't know anything I tell you, nothing!
Fakat inanın, ben bir şey bilmiyorum, hiçbir şey.
How could you believe that we could predict anything that we don't know nothing about?
Her şeyi görebildiğimize nasıl inanabilirsin? Bu olay hakkında hiçbir şey bilmiyoruz.
I don't know how to apologize for bringing you down here for nothing.
Sizi yok yere buraya getirdiğimiz için nasıl özür dileyeceğimi bilemiyorum.
You don't know nothing.
- Bir şey bilmiyorsun.
You don't know nothing but them poems.
Lanet şiirlerden başka bir şey bilmez misin sen?
Don't you realise that I'm acting on the assumption that they know nothing.
Hiçbir şey bilmedikleri varsayımına göre hareket ettiğimi fark etmiyor musun?
If you don't go out there, and tell them that we don't know nothing about this, and get them out of this place, I'm gonna do it myself.
Oraya gidip bu konuda bir şey bilmediğimizi söyleyip onları buradan yollamazsan bunu ben kendim yaparım.
I don't know nothing, I tell you.
Hiç bir şey bilmiyorum, sana söylüyorum.
You steer well enough, but you don't know nothing about the engine. Suppose she broke down on you out there? Wouldn't you look foolish?
Ama makineyi hâlâ bilmiyorsun, ya bozulursa, gidip o makine üzerinde bir iki şey yaparım, tekrar çalışmasını sağlarım, tükürürüm, tekmelerim ve çalışmaya başlar.
Don't be coarse. You know that money means nothing to me. But nothing!
Saçmalama lütfen, paraya değer vermediğimi bilirsin, benim için değersizdir.
I know how you feel about cops, but if you give me some leads I could- - l kept telling him, " Don't say nothing.
Polisler hakkında ne düşündüğünüzü biliyorum ama bir ipucu verebilirsen... Ona Sakın konuşma dedim.
I told you I don't know nothing about that.
Size ben bir şey bilmiyorum dedim.
Tricks? You lived with Milly as man and wife and you don't know nothing about her.
Milly ile karı koca hayatı yaşadın ama onu hiç de tanımamışsın.
Don't you know nothing about you could make any difference?
Hiçbir şey sana olan hislerimi değiştirmez, bilmiyor musun?
You know nothing, absolutely nothing... and don't forget it.
Hiçbir şey bilmiyorsun. Kesinlikle hiçbir şey. Bunu unutma.
You don't know nothing about this gal.
Bu kız hakkında hiçbir Şey bilmiyorsun.
Shut up. Don't interfere with things you know nothing of.
Bilmediğin şeylere burnunu sokma.
- Can you think of nothing else? - I don't know.
- Başka şey düşünemiyor musun?
Although I know it, so you don't have to teach me nothing.
Ama ben biliyorum zaten ve öğretmene gerek yok.
You don't know from nothing.
Hiçbir şey bilmiyorsun.
- You don't know nothing, never did.
- Senin bir şey bildiğin yok.
You just don't know nothing about dogs, do you?
- Köpekler, sizin oyuncağınız değil.
- I don't know nothing about law... but please, let me push you to the next town.
- Yasadan anlamam ama lütfen, izin verin sizi sonraki kasabaya sevkedeyim.
I don't see why he didn't even know my late husband, I ensure you inspector he has got nothing to do with it.
Müfettiş bey sizi temin ederim o, benim eski eşimi tanımazdı bile. Onun bu işle hiçbir ilgisi yok.
- You don't know nothing.
- Hiçbir şey bilmiyorsun.
I don't know why I'm telling you all this, except that it has absolutely nothing to do with your situation at all.
Bütün bunları sana neden anlatıyorum bilmiyorum, bunun dışında başka bir durumla hiçbir ilgisi yok.
I don't know nothing, lady, i... you know, i ought to kill you - busting in here like you own the place.
Hiçbir şey. Hiçbir şey bilmiyorum! Kendi mülkünmüş gibi içeri girdiğin için seni öldürmeliyim!
I know you don't know what to do, so don't do nothing.
Ne yapacağını bilmediğin için hiçbir şey yapma.
I don't know what you're gonna do, Ben. Me, I do nothing.
Ne yapacağını bilemem Ben, ama ben hiçbir şey yapmıyorum.
Listen up, my friends. Then you can't say you know nothing about it. Don't get upset, and don't take it personally.
Bakın arkadaşlar duyduk duymadık demeyin darılmaca gücenmece yok.
There is nothing you can talk to me about that I don't already know.
Daha önce bildiğim şeyler hakkında söyleyebileceğiniz bir şey yok.
Don't you realise we know nothing about this place...
Burası hakkında hiçbir şey bilmediğimizin farkında değil misin?
There's nothing to say that you don't know.
Her şeyi sen de biliyorsun.
You don't mean to sit there and tell me you know this and do nothing about it?
Bana bunu zaten bildiğini ve buna rağmen hiçbir şey yapmadığını söyleme lütfen!
Now, you're telling me to take it easy, and he's saying he don't know nothing.
Sen sakin ol diyorsun, o da bir şey bilmediğini söylüyor.
Christ, you don't know what nothing is.
Tanrım, sen hiçliğin ne demek olduğunu bilir misin?
You know, a man in my line of Work... don't have nothing in reserve.
Bilirsiniz, benim gibi yaşayan bir adamın kenarda pek birikimi yoktur.
Once they come to life they don't know nothing. Alright, didn't you see that traffic light?
Canlanınca hiç bir şey bilmez olurlar.
I might be able to give you a few tips about shovelling horse... working around a stable, but I don't know nothing about hunting'gold.
Ama altın aramaktan anlamam.
You don't know nothing about swapping.
Sen bu konuda bir şey bilmiyorsun.
you don't want to talk to me 24
you don't 4631
you don't understand me 29
you don't have to 1176
you don't understand 2732
you don't have to worry 197
you don't know me 657
you don't remember me 206
you don't believe me 569
you don't know anything 267
you don't 4631
you don't understand me 29
you don't have to 1176
you don't understand 2732
you don't have to worry 197
you don't know me 657
you don't remember me 206
you don't believe me 569
you don't know anything 267