You don't mind translate Turkish
10,679 parallel translation
I think I'll just stretch out here for a few minutes, if you don't mind.
Eğer sakıncası yoksa burada biraz uzanacağım.
Just gonna to read my book, if you don't mind me sitting here awhile not drinking.
Sadece kitabımı okumak istiyorum, içmeden burada oturmama izin verirsen eğer.
If you don't mind me asking. Why did you become a doctor, then?
Eğer sormamdan rahatsız olmazsan, o zaman neden doktor oldun?
I mean, you can call my people "you people." We don't mind.
Halkıma sürekli "siz insanlar" diyorsunuz. Biz umursamıyoruz ama.
Hey, uh, I hope you don't mind, the girls asked, if they could stay a little bit longer.
Umarım sakıncası yoktur kızlar biraz daha kalmak istiyorlar.
- Great. Are you sure you don't mind?
Senin için sorun değil mi?
If you don't mind just, uh, put 40 bucks in that kitty over there.
Senin için de uygunsa, şu kavanoza 40 dolar bırakırsın.
- Listen, I don't mind helping you and stuff, but, um.. ... it's a temporary thing, right?
Dinle, sana yardım etmek sorun değil ama bu geçici bir şey tamam mı?
Now, if you don't mind...
Şimdi sakıncası yoksa...
Hope you don't mind me stopping up.
Uğramamın bir sakıncası yoktur umarım.
I want to buy my son a gift if you don't mind?
Eğer sakıncası yoksa oğluma bir hediye alacağım.
Vega, if you don't mind.
Vega, rica etsem.
You have a mind of your own, don't you?
Senin de kendine ait bir beynin var ama değil mi?
I'm surgically removing the onions from my takeout, so if you don't mind...
Sipariş ettiğim yemekten cerrahi bir şekilde soğanları alıyorum.
I don't mind that you're curious, honestly.
Dürüst olmam gerekirse meraklı olmana aldırış etmiyorum.
Senior long-suffering lab technician if you don't mind!
İzninizle kıdemli çilekeş laboratuvar teknisyeni!
If you don't mind. Maybe.
Zahmet olmazsa, olabilir.
- Sir, if you don't mind.
- Eğer sakıncası yoksa efendim.
As long as you don't mind seeing some boob.
Meme görmekten çekinmiyorsan kalabilirsin.
'But you don't mind ruining your BFF's life.
Ama kankanın hayatını mahvetmek sorun değil.
If you don't mind.
Eğer senin için de uygunsa.
Look, I don't know what made you change your mind and decide to sign me out,
Bak, fikrini değiştiren ne oldu da beni çıkartmaya karar verdin bilmiyorum,
And if you don't mind, I-I want to be alone now.
Eğer şimdi müsaade edersen yalnız kalmak istiyorum.
We'd like to run some tests on you, if you don't mind.
Sakıncası yoksa, size birkaç test yapmak istiyoruz.
Uh, i hope you don't mind, i wanted to bring you something.
Umarım kusura bakmazsın. Sana bir şey getirmek istedim.
So if you guys don't mind, there's something I'd like to say too.
Eğer sakıncası yoksa ben de bir şeyler söylemek istiyorum.
Hope you don't mind that I let myself in, since I still have the keys.
İçeri kendim girdim, sakıncası yoktur umarım. Hala anahtarlarım olduğuna göre.
If you don't mind, I was just thinking I'd stick around for a bit.
Sakıncası yoksa bir süre daha kalmak istiyorum.
I hope you don't mind the interruption.
Umarım bölmemin sakıncası yoktur.
Well, I don't know what was in the mind of Miss Borden, but I can tell you what I saw in her eyes...
Bayan Borden'nın aklından ne geçiyordu bilmiyorum. Ama gözlerinde ne gördüğümü size söyleyebilirim.
If you don't mind my asking, what do you want with a dead fetus?
Sormamı mazur görün ama neden ölü bir fetüsten istiyorsunuz?
If you don't think Kilgrave's a threat, you won't mind if I give him your home address.
Kilgrave'i tehlike olarak görmüyorsan ev adresini vermemi önemsemezsin.
If you don't mind, I'm gonna take a run at this one.
İznin varsa, saldıracağım bu karıya.
If you don't mind. I'll be quick.
Sakıncası yoksa ufak bir şey söyleyecektim.
I hope you don't mind me saying this, but I'm going to miss you, my friend.
Bunu söylememde bir mahsur yoktur umarım ama seni özleyeceğim, arkadaşım.
"Hope you don't mind."
"Umarım kızmazsınız."
I don't mind giving you names.
İsimler vermeyeceğim.
If you don't mind, I'm just going to power through this and you can talk right after, okay?
Kusura bakmazsan, doğrudan söyleyecek cesaretim var, ben konuştuktan sonra konuş tamam mı?
I hope you don't mind.
Umarım sakıncası yoktur.
If you don't mind, I'll be with you in a moment.
Sakıncası yoksa bir saniyeye yanınızdayım.
Now, Zed's on bed rest, and Chas is playing family man, so, if you don't mind, leave me to it.
Zed yatak istirahatında ve Chas babacılık oynuyor. Sakıncası yoksa beni yalnız bırak.
If you don't mind, I have other plans.
Sıkıntı olmazsa, benim başka planlarım var.
We have a motivational speaker here, if you guys don't mind.
Eğer sakıncası yoksa motivasyon için konuşmacımız burada.
You two don't mind sticking around till we wrap things up here, do you?
Biz buraları toparlarken ortalarda dolaşmamanızı istesem sorun olmaz değil mi?
It's a matter we'd like to take up directly with the CEO of this establishment, if you don't mind.
Doğrudan bu şirketin CEO'suyla konuşmak istiyoruz. Müsaade edersen.
If you don't mind.
Bir sakıncası yoksa.
Never mind. Look, you don't have to feel bad.
Yani tamam bazen mırıldanıyorum ama sadece kafam çok dolu olduğu için.
You don't want your mind cloudy, or you won't be ready when your moment comes.
Kafan karışık olursa kahramanlık yapman gerektiği zaman hazır olmazsın.
Now, if you don't mind,
Eğer kusuruma bakmazsan...
If you don't mind, Thomas, as a fellow marine, I'd like to take care of it.
Senin için de uygunsa Thomas, bir deniz piyadesi olarak cenaze işini halletmek isterim.
We'd like a quick word, if you don't mind.
Eğer sakıncası yoksa, hemen bir girip çıkmak isteriz
you don't want to talk to me 24
you don't 4631
you don't understand me 29
you don't have to worry 197
you don't have to 1176
you don't understand 2732
you don't know me 657
you don't remember me 206
you don't know nothing 35
you don't believe me 569
you don't 4631
you don't understand me 29
you don't have to worry 197
you don't have to 1176
you don't understand 2732
you don't know me 657
you don't remember me 206
you don't know nothing 35
you don't believe me 569
you don't know anything 267
you don't mean that 235
you don't trust me 261
you don't have to be sorry 41
you don't know what love is 17
you don't want to 180
you don't say 567
you don't like it 361
you don't have to do that 448
you don't have to worry about it 35
you don't mean that 235
you don't trust me 261
you don't have to be sorry 41
you don't know what love is 17
you don't want to 180
you don't say 567
you don't like it 361
you don't have to do that 448
you don't have to worry about it 35
you don't want to do that 169
you don't have a choice 185
you don't know anything about me 176
you don't have to explain 121
you don't think 177
you don't have to say anything 195
you don't know what you're missing 53
you don't have to tell me 152
you don't have to be afraid 49
you don't have to worry about me 122
you don't have a choice 185
you don't know anything about me 176
you don't have to explain 121
you don't think 177
you don't have to say anything 195
you don't know what you're missing 53
you don't have to tell me 152
you don't have to be afraid 49
you don't have to worry about me 122