You don't say that translate Turkish
3,024 parallel translation
But you know what, more to the point, anybody who suggests that my father got busy with some morbidly obese chick who smelled like a yak, I got this to say, they don't know my father.
Ama şuna bir bakın babamın yak gibi kokan o obez civcivle ilglendiğini sanan kimse babamı tam olarak tanımıyor.
Don't let Dot hear you say that.
Dot sakın duymasın.
Whoa, well, seeing as how I don't have a driver's license or a credit card and most of that mail belongs to a dead woman, I'd say you're shit out of luck.
Ehliyetim veya kredi kartım olmadığını ve o mektupların çoğunun da ölü bir kadına ait olduğunu düşünürsek bence hiç mi hiç şansın yok.
You don't get to say it like that.
Bu şekilde söylememeliydin.
Don't you often say that you would like to go for long journeys leaving behind all these things? That you would like to go to all darga's.
Her şeyi ardında bırakıp uzun bir seyahate çıkmak istediğini tüm dergahları gezmek istediğini söylüyordun.
Then why don't you just say that?
- Evet. - Niye öyle demiyorsun o zaman?
If and when the time comes to say good-bye, I don't ever want you guys to think that we don't believe in all of you.
Güle güle deme zamanı geldiğinde hiçbirinizin size inanmadığımızı düşünmenizi istemiyorum.
You know what, why don't we just say that whoever gets to the emergency first will be in charge?
Biliyor musun, neden bu protokolü ilk anlayan kişiyi sorumlu yapmıyoruz?
Thanks, but you don't have to say that after everything.
Teşekkür ederim ama tüm o olanlardan sonra bir şey söylemek zorunda değilsin.
You don't have to say that.
Böyle söylemek zorunda değilsin.
I don't wanna fucking hear you say that.
Böyle söyleme lan!
Don't say that if you don't mean it.
Gerçekten istemiyorsan böyle söyleme.
I was wrong, please don't say that you're going to throw me away.
Hatalıyım. Lütfen beni bırakacağını söyleme baba.
I know I told you that when I say, "don't attack me," that's when I most need you to attack me, but I'm serious.
Bana saldırma dediğimde aslında saldırılmaya en çok ihtiyaç duyduğum zaman olduğunu söylemiştim ama bu sefer ciddiyim.
You don't say that in sports, but thanks.
Spor konusunda öyle demezsin ama teşekkür ederim.
Don't let him hear you say that. He'll kill you.
Dediğini duymasın, seni öldürür.
You pushed me. Why? And don't say that people do things for complicated reasons.
Sakın insanların anlaşılması güç nedenlerden ötürü bazı şeyler yaptığını söyleme.
Oh, don't let them hear you say that.
Bunu söylediğini duymasınlar.
I don't have to be a genius with numbers, though I am to know that you're 30 million short.
Numaralar konusunda dahi sayılmam ama 30 milyon dolar eksik olduğunu anlayacak kadar matematik biliyorum.
Have you heard that mme. Nistor is getting divorced? Don't say...
- Adının Mme olduğunu sandığın Bayan Nistor boşanıyor. – Yapma ya.
Oh, also, I need you to know that I don't say "no" to him.
- Ayrıca ona ne olursa olsun hayır demem.
I've ever been where you actually have to say things like, "Hey, that's mine, don't pee on that."
"Hey, o benim. Onun üzerine işeme." gibi şeyleri söyleyebileceğiniz tek şehir ama...
Well, I know I say it every year, but don't you think it's a bit weird that we do all this Christmassy stuff?
Her yıl söylediğimi biliyorum ama sence de bu yaptığımız Noel hazırlık şeyleri çok garip değil mi?
You don't really say that many sweet things to me.
Bana gerçekte böyle tatlı şeyler söylezsin.
If you don't say anything, that's what we're pursuing.
Eğer sen bir şey demezsen doğru olduğunu var sayacağız.
I would say that she is misunderstood and that maybe there's some stuff in her past that you guys don't know about that's a little messed up, and probably makes her such a torture to work with.
Onun yanlış anlaşıldığını bilmenizi belki geçmişte sizlerin bilmek istemediği bir şeyin hayatını kötü etkilediği ve bunun onun hayatını zorlaştırdığını görmenizi istemiyordur.
- No, I could maybe, like... Look, I know you say I don't notice things, but I did notice that you helped a human being in an emotional time of need without making any inappropriate jokes.
Hiçbir şeyi farketmediğimi söylüyorsun ama duygusal bir döneminde bir insana aptal şakalar yapmadan yardım ettiğini farkettim.
Ma, if I don't get a chance to say this later, I want you to know that you are the most special mother in the whole world and I love you with all of my heart.
Anne sana bunu sonra söyleme şansım olmayabilir şunu bil ki sen dünyadaki en harika annesin ve seni tüm kalbimle seviyorum.
Dad, don't you always say That when you get an idea for a song, It's best to walk away from it for a while,
Baba, sen her zaman, bir şarkı için aklına bir fikir geldiğinde şarkının kendiliğinden yazılması için en iyi olanın ondan bir süre uzaklaşmak olduğunu söylemez misin?
That I don't know, but they said that they heard Carney say, "If you tell anyone, I'll kill you."
Bilmiyorlar, ama Carney'in "birine söylersen seni öldürürüm" dediğini duyduklarını söylediler..
- I've asked around and people say you don't belong here, that you could be making a lot more money as an analyst at Goldman.
- Etrafa sordum, dediler ki buraya ait değilmişsin, Goldman'da analist olarak çalışsan daha çok para kazanırmışsın.
In exchange, Daisuke Tanaka is going to say that you made it clear that you were on the record and he doesn't have to resign and you don't have to be suspended.
Daisuke Tanaka'da açıkça kayıtta olduğunuzu belirttiğini söylemeli ki o istifa etmek zorunda kalmayacak sen de açığa alınmayacaksın.
That's why you don't need to say sorry.
Hatta bu cümleyi hissedemediğim için üzüldüm.
You- - you have any ideas of good countries that are say, I don't know, in South America?
Nereye gitsem? Senin şöyle güzel bir ülke fikrin olabilir mi? Mesela, Güney Amerika'da?
You say that, but you don't mean that.
Böyle söylüyorsunuz ama bunu kastetmiyorsunuz.
Oh? What are the things that you don't say?
Söylemediğin şeyler nedir?
I don't say this, but it... bothers me a little bit that you're just a tiny bit... loud.
Bunu söylememiştim ama az biraz bağırarak konuşman beni birazcık rahatsız ediyor.
I'll tell you why I don't like that guy- - and I could never say this to Mitch- - he treats my son like the wife in the relationship.
O herifi neden sevmediğimi söyleyeyim.- - Bunu Mitch'e hiç söyleyemedim. Oğlumu ailenin karısı olarak görüyor.
I'd say thank you, but I don't think that would cover it.
Sana teşekkür ederdim ama yeterli olmazdı bu.
I have nothing to say, If you don't kick out that thing Your family will be outside.
Bu yaratığı hemen yollamazsanız evimden defolup gidin!
What? No, George Altman, don't you dare say that.
Hayır, George Altman, sakın bunu söylemeye cüret etme.
Don't you say that.
Deme böyle şeyler.
You know? We'll say, we don't want that.
İstemediğimizi söyleriz.
I'm afraid there's little I can say... that you don't already know about this tragic event, not only in my life, but in the life of Chicago.
Korkarım ki bu trajik olayla ilgili sizin bilmediğiniz konularda söyleyeceklerim sınırlı sadece benim hayatımı değil, Chicago'daki yaşamı da etkileyen.
- Don't let me hear you say that.
Bir daha bunu söylediğini duymayayım.
However, number one on that list is that you say you don't want to date, and yet I saw you on a date.
Buna rağmen, listenin en başında randevu istemediğin yazıyor ama yine de, seni randevuda yakalıyorum.
Do you want me to turn up the heat? I'm fine. Don't say that...
- Sıcaklığı arttırmamı ister misin?
You know, when you say that to the air, we don't get champagne.
Sen ne zaman böyle bir şey söylesen asla şampanya içemeyiz.
You know, it's funny you say that, because I don't think you're aware of just how right you are.
Biliyor musun? Çok komiksin. Çünkü çok uyanık davranmaya çalışıyorsun.
- Why don't you say that to me again?
- Tekrar söyle bakayım onu.
- Why don't you say that to me again like you mean it?
- İçinden gelerek söylemeye ne dersin?
you don't want to talk to me 24
you don't 4631
you don't understand me 29
you don't have to worry 197
you don't understand 2732
you don't have to 1176
you don't know me 657
you don't remember me 206
you don't know nothing 35
you don't believe me 569
you don't 4631
you don't understand me 29
you don't have to worry 197
you don't understand 2732
you don't have to 1176
you don't know me 657
you don't remember me 206
you don't know nothing 35
you don't believe me 569
you don't know anything 267
you don't mean that 235
you don't trust me 261
you don't have to be sorry 41
you don't know what love is 17
you don't want to 180
you don't say 567
you don't like it 361
you don't have to do that 448
you don't have to worry about it 35
you don't mean that 235
you don't trust me 261
you don't have to be sorry 41
you don't know what love is 17
you don't want to 180
you don't say 567
you don't like it 361
you don't have to do that 448
you don't have to worry about it 35