You don't understand a thing translate Turkish
98 parallel translation
You don't understand a thing!
Bir şeyden anladığın yok!
There is just one thing I don't understand - that you're covering for the same gang that left you in a tough spot.
Benim de senin orada seni terk edip kaçanları.. .. neden koruduğun hakkında bir fikrim yok!
You don't understand a thing.
Ne olduğunu anlamazsın bile.
- You don't understand a thing!
- Anlamıyorsun.
I'm afraid I don't understand a thing you're saying, Frances, and we're late now with our arithmetic.
Korkarım söylediğin hiçbir şeyi anlamıyorum, Frances. Matematik dersimize de geciktik.
Well you don't understand. It's a différent thing.
Anlamıyorsun, bu farklı bir şey.
You don't understand what a wonderful thing life can be.
Hayatın ne kadar güzel olabileceğini bilmiyorsun.
You don't understand a thing.
Hiçbir boktan çakmıyorsun sen!
I don't understand a thing you say.
Tek kelime anlamıyorum söylediklerinden.
Izo, you don't understand a thing!
Izo, hiç bir şey anlamıyorsun!
The thing I'm trying to show you is that women don't understand a man.
Anlatmaya çalıştığım şey, kadınlar erkekleri anlamaz.
Don't you understand you can't have a thing of your own?
Hiç bir şeye sahip olamayacağınızı anlamıyor musunuz?
You don't understand a thing!
Bir bok anlamıyorsun!
You don't understand a thing.
Sen bir şey anlamıyorsun.
I really don't understand this! Honey, you've done a wonderful thing for this man.
- Bu adam için harika şeyler yaptın.
You don't understand a thing!
Hiçbir şey anlamıyorsun.
You don't understand a goddamn thing, do you?
Kahrolası şeyi anlamıyorsun değil mi?
You don't understand a goddamn thing.
Hiçbir şey anlamıyorsun.
The only thing I don't understand, is how you knew it was a double they'd sent for France.
Anlamadığım bir şey var. Fransa'ya bir dublör gönderdiklerini nereden anladın?
You don't understand a thing!
Bir şey anladığın yok!
One of the reasons why Nightline has the usual suspects is, one thing you have to do when you book a show is know that the person can make the point within the framework of TV. If people don't like that, they should understand it is as sensible to book somebody who takes eight minutes to answer as it is to book somebody who doesn't speak English.
Gençlik gruplarına, İbrani yaz kamplarına liderlik ettim, sosyalist çift ulusluluğumuzun,... Yahudi birliğimizin ve bunun gibi birçok güzel paylaşımın içinde yer aldım.
You don't understand a thing.
Hiçbir şey anlamıyorsun, Martin.
You don't understand a fucking thing!
Bir türlü anlamıyorsun şu kodumun şeyini!
Just correct me if I'm wrong here Miss Wild Thing, but you you don't understand a word I'm saying, do you? Miss...
Eğer yanılıyorsam düzeltin, Bayan Vahşi Şey.
Oh, you don't understand a thing.
Hiçbir şey anlamıyorsun.
I don't understand a thing you are saying.
- Sözlerinden hiçbir şey anlamadım.
I still don't understand how they're gonna let you do this weird performance thing as your senior thesis to become a priest in a chapel.
Hala anlamıyorum. Nasıl oluyor da nikah kıymak için Bir kilisede bu gösteriyi sergilemene izin veriyorlar.
You're so unkind. Don't you understand a thing?
Lütfen, güle güle diyorum, bayıra karşı ya.
You don't understand a thing do you, Admiral?
Hiçbir şeyi anlamıyorsunuz değil mi, amiral?
You don't understand a thing... about God's ways.
İtirazın reddedildi. Tanrının işleri hakkında bir şey bilmiyorsun.
You don't understand a thing.
Birşeyi anlamıyorsunuz.
You don't understand a thing.
Hiçbirşeyi anlamıyorsun.
You don't understand a thing!
Anlamıyorsun! Bu bir B-Film! ( çn :
You don't understand a thing.
Hiçbir şey anlamamışsın
I don't understand. You were on Hogan's for six years the thing was a hit. You didn't save any money?
Anlamıyorum. 6 yıI Hogan'da çalıştın program izleniyordu epey.
- YOU don't understand a thing.
- Sen, hiç birşey anlamıyorsun.
You don't understand a thing.
Hiçbir şey anlamıyorsun.
You don't understand a thing!
Hiç bir şey anlamıyorsun!
Don't you understand a damn thing?
Hiç mi kafan basmıyor?
You don't understand a damn thing.
Hiçbir şeye kafan basmıyor.
You don't understand a fucking thing.
Hiç anlamıyorsun.
I don't understand a damn thing you're saying, okay?
Söylediklerini anlamıyorum, tamam mı?
( Delinda ) I'm sorry, but I don't... I don't know what you want, and I can't... understand a thing you're trying to say.
Özür dilerim, ama ben ne istediğinizi bilmiyorum, ve söylemeye çalıştığınız... hiç bir şeyi anlayamıyorum.
You don't understand a thing.
Bir halttan anladığın yok.
Maybe you don't have enough RAM to understand this, Michael, but there's such a thing as brotherly love.
Belki anlamak için yeterli RAM'in yoktur Michael ama kardeş sevgisi diye bir şey var.
How come you don't even understand such a simple thing?
Farkında mı olurmuş?
You don't... understand a thing.
Hiçbir şeyi anlamıyorsun.
You don't understand a thing!
Hiçbir şey anlamıyorsun!
Well, Raja, this really is a Christian thing, and I don't think you'd understand.
Raja, bu biraz Hristiyan işi ve anlayabileceğini zannetmiyorum.
I don't know if you can understand this because you're a fucking lawyer... but this thing that we had, it was real.
Bak bunu anlar mısın bilmiyorum çünkü sen kahrolası bir avukatsın ama bizim yaşadığımız şey her ne ise, gerçekti.
You don't understand a thing about me.
Benimle ilgili hiçbir şeyi anlamıyorsun.