You don't want to know translate Turkish
6,837 parallel translation
Don't want to play the get-to-know-you game.
Bir daha insanlarla tanışmak istemiyorum.
What do... what do you want to know that you don't already?
Şimdiye kadar zaten bildiklerin dışında neyi bilmek istiyorsun?
You know, we, uh... we don't have to do this if you don't want to.
Eğer istemiyorsan bunu yapmak zorunda değiliz.
So, why don't you give me a call when you know what you want to do?
Ne yapmak istediğinize karar verince ararsınız. - Harika.
Listen, if you, if you don't want any more to drink, you know maybe umm, you guys wanna smoke outside?
Dinleyin, eğer, uh, içmek istemiyorsanız.. Belki başka bir şeyler, bilirsiniz.. Dışarda tüttürmek ister miyiz?
I know you don't want to, but we don't have a choice.
Yapmak istemediğini biliyorum ama başka bir seçeneğimiz yok
Theresa, I don't want to frighten you... but I think you deserve to know.
Theresa, seni korkutmak istemiyorum ama bence bilmeyi hak ediyorsun.
You come here and you don't learn anything about these animal, except what you want to know.
Buraya geliyorsun, bu hayvanların bilmek istediğin şeylerini hariç hiçbir şeylerini öğrenmiyorsun.
Don't you want to know?
- Bilmek istemiyorum?
You don't want to know who it's annotated by.
Kim tarafından çevrildiğin bilmek istemezsin.
I even got you a present and then I thought, you know, I don't want you to get the wrong idea.
Hatta sana hediye bile almıştım, ama işte, yanlış bir fikre kapılmanı istemedim.
Well, you know that I like you. I just... I don't want you to have fantasies.
Zaten senden hoşlanıyorum, ama... hayallere kapılmanı istemedim.
Although I still don't know about how you generate the story but I want you to pay me mangas with drafts.
Henüz hikayeyi nasıl oluşturduğunu bilmesem de hikayeyi bana taslakla vermeni istiyorum.
Don't you want to know what we want?
Ne istediğimizi sormayacak mısın?
You know, sometimes I don't even think she's want to get married. All women want to get married. It's just the way you ask.
biliyor musun bazen evlenmek istemediğini düşünüyorum bütün kadınlar evlenmek ister önemli olan teklif şeklin. büyük düşünmelisin
~ If you want to know... ~ I don't want to know.
- Eğer bilmek istiyorsan...
All right, you know what, you keep saying you don't want to get involved, yet you keep getting involved.
Pekâlâ işin içine girmek istemediğini söyleyip duruyorsun ancak sürekli içindesin.
I don't know what you want me to say.
Ne söylememi istiyorsunuz bilmiyorum.
Don't want to be a slave to the tunes, you know.
Notaların kölesi olmak istemezsin, değil mi? Bilmez miyim.
Trust me when I say you don't want to know any more.
Bu konuda güven bana daha fazlasını bilmek istemezsin.
Trust me, you don't want to know.
Güven bana, bilmek istemezsin.
I don't know what you want me to do.
Ne yapmamı istiyorsun bilmiyorum.
I don't know what happened to you, but if you want my help, all you need to do is ask.
Başınıza ne geldi bilmiyorum ama yardım lazımsa istemeniz yeter.
Don't you want your parents to know you're well?
Ailenin senin iyi olduğunu bilmesini istemiyor musun?
You know, Meera, just because you don't want to go... stop making stupid excuses.
Meera, gitmek istemiyorsun diye aptalca bahaneler üretmeyi kes.
I want you know that you don't ever have to feel like you have to talk about that, okay?
Sadece bilmeni istiyorum ki bu yaşananlar hakkında konuşmak zorunda hissetme, tamam mı?
- Diane... - I don't want to know you.
Seni tanımak istemiyorum.
I don't want to know you.
Seni tanımak istemiyorum.
I think about how you came into my life and how you drove me crazy and now I- - I don't even know what to do with myself because all I want to do is be with you.
Hayatıma nasıl girdiğini ve beni nasıl da deliye döndürdüğünü düşünüyorum ama şimdi kendimle ne yapacağımı bilmiyorum çünkü tek istediğim seninle birlikte olmak.
And, oh, you know what? There's drainage pipes down there that I don't want you to check.
Şey şu alt taraftaki drenaj borularını kontrol etmenizi istemiyorum.
You know, I just don't want anything to get rotten, and that's about as-as good as it gets.
Hiçbir şeyin çürümesini istemiyorum. Bu, "Benden bu kadar" gibi işte.
You gonna know it's the truth because I know you are really a bright boy and... But you don't want it to be.
Bunun doğru olduğunu biliyorsun çünkü senin ne kadar parlak bir çocuk olduğunu biliyorum... ve böyle olmak istemediğini de.
Because you don't want all these people to know that this, this all started because of you, huh?
- Burada olmaz lütfen. - Niye? Bütün bu insanların her şeyin senin yüzünden başladığını öğrenmesini istemediğin için mi?
So, don't you want to know the truth?
Bu gerçeğin ne olduğunu öğrenmek istemez misin?
Don't you even want to know what she has to say?
Ne diyeceğini hiç mi merak etmiyorsun?
Hey, listen, I don't know what else these MCC goons got up their sleeve, but I want you to know I got full confidence in you.
Bu MCC kiralık katilleri başka ne saklıyor bilmiyorum ama sana güvenimin tam olduğunu bilmeni istiyorum.
You know what? I don't even want to hear it. Whatever bullshit excuse you're about to give me.
Her ne saçma bahane sunacaksan duymak bile istemiyorum.
Well, what you don't know, he didn't want you to know.
Bilmeni istemediğini bilmiyorsun.
But all I know is, right now, I can, and I want, to make the choice to not fuck other people, and you can't or won't, or don't even want to try.
Tek bildiğim, başkaları ile beraber olmamayı seçebilirim ve bunu seçiyorum. Ve sen bunu denemek bile istemiyorsun.
You know, I don't want to be a rageaholic muscle man, anyway.
Öfkeden kudurmuş kaslı bir adam olmak istemiyorum artık.
Look, man, you know, I don't want to preach to you, but... business is unpredictable, you know.
Bak dostum, sana öğüt vermek istemem ama iş hayatının sağı solu belli olmaz.
You know what, Fran? I don't want to go because I feel like we haven't really experienced the wonder of this experience yet.
Gitmek istemiyorum çünkü bence bu deneyimin harikalığını henüz yaşayamadık.
I don't know why, but, you know, step by step, Kurt's desire for me just disappeared and, uh, he seemed to want something that I-I couldn't give him.
Nedenini bilmiyorum ama Kurt'un bana olan şehveti yok oldu. Ona veremeyeceğim şeyler istedi.
But you may want to, I don't know, mix it up a little?
Fakat, bilmiyorum, biraz çeşitlilik katmak ister misin?
With soldier clones running around, and you know, all this lesbian drama, uh, I don't know that I want to work on the super-secret shit anymore.
Etrafta dolanan erkek asker klonlar varken ve bu lezbiyen dramına tanık oluyorken artık böyle gizli bir işte çalışmak istemediğime karar verdim.
I know I'm being selfish, but I don't want you to go.
Bencilce davrandığımı biliyorum ama, gitmeni istemiyorum.
You know, I don't want to tell you how to do your job, but when a mouse completes a maze, it gets a food pellet.
İşini nasıl yapacağını söylemek istemem de bir fare labirenti bitirince mama verilir.
Don't you want to know for sure?
Kesin öğrenmek istemiyor musun?
And I don't want to get to know you like I know your brother.
Kardeşini tanıdığım gibi seni de tanımak istemiyorum.
You don't even want to know what's going on in...
İçinde neler döndüğünü anlatsam...
You know what, let's just go get Charlie,'cause I don't want to hold her hand
Bence gidip Charlie'yi çağıralım.