English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You expect us to believe that

You expect us to believe that translate Turkish

140 parallel translation
- Do you expect us to believe that?
- Buna inanmamızı mı bekliyorsun?
- You expect us to believe that?
- Buna inanmamızı mı bekliyorsun?
- Do you expect us to believe that?
- Buna inanmamızı bekliyor musun?
You expect us to believe that?
Buna inanmamızı mı bekliyorsun?
YOU EXPECT US TO BELIEVE THAT EXPLANATION?
Gerçek ama.
you expect us to believe that?
Buna inanırmıyız sence?
You expect us to believe that from ten... from 10 : 10 to 11 : 30 that you had the time...
Şuna inanmamızı mı bekliyorsunuz, yani saat 22'den- - 22.1 0'dan 23.30'a kadar geçen süre içinde- -
Do you expect us to believe that you are using every means at your disposal to track down one of your own?
Kendinizden birini yakalamak için elinizden geleni yaptığınıza inanmamızı mı bekliyorsunuz?
Yet you expect us to believe that after having a sexual conversation you weren't thinking of sex?
Böylesine cinsel sohbetler yaptığınız halde, sonrasında... seksi düşünmediğinize inanmamızı mı bekliyorsunuz?
You expect us to believe that Roz actually used a phrase like "staggering intellect"?
Cidden de Roz'un sana "şaşırtıcı zekâ" gibi bir sözcük kullandığına inanmamızı mı bekliyorsun?
You expect us to believe that's the reason you were exiled?
Sürgün edilme nedeninin bu olduğuna inanmamızı mı bekliyorsun?
Do you expect us to believe that you're going to the prom with Mary?
Buna inanmamızı mı bekliyorsun? Yani baloya Mary ile gideceğine?
You were in the battlefield with your sword waving it about charging against the enemy, screaming fighting for life and you expect us to believe that in all this excitement you never killed anyone?
Savaş meydanındaydın ve kılıcını etrafa sallıyordun düşmana saldırıyordun, nara atarak canın pahasına dövüşerek. Şimdi bizden bunca hengame içinde hiç kimseyi öldürmediğine inanmamızı mı bekliyorsun?
It's not abuse. You expect us to believe that she waited until it was legal to sleep with him?
Gloria'nın çocukla yatmak için 17 yaşına kadar beklediğine inanmamızı mı istiyorsun?
And you expect us to believe that this is an act of mercy.
Ve bunun merhamet göstermek olduğuna inanmamızı bekliyorsunuz.
Lantern : You expect us to believe that?
Buna inanmamızı mı bekliyorsun?
You expect us to believe that?
Bize inanmak bekliyoruz?
Wait a minute. You expect us to believe that you came here to help us?
Yardıma geldiğine inanmamızı mı bekliyorsun?
You expect us to believe that you beat Humphrey Bogart at arm wrestling?
Bizden, bilek güreşinde Humphrey Bogart'ı yendiğine inanmamızı mı bekliyorsun?
Oh, come on, Bart- - you expect us to believe that? ( softly ) :
Doğru.
You expect us to believe that a dame like you is used to snapping her fingers, and the guys come running?
Senin gibi bir kadın parmağını şaklattığında erkeklerin koşa koşa geldiğine inanmamızı mı bekliyorsun?
And you expect us to believe that?
Buna inanmamızı mı beklyorsun? Olanlar böyle.
You expect us to believe that you model?
Senin model olduğuna inanmamı mı bekliyorsun?
You expect us to believe that that was a leopard?
Bizden onun bir leopar olduğuna mı inanmamızı bekliyorsunuz?
You expect us to believe that shit?
Buna inanmamızı mı bekliyorsun?
You expect us to believe that?
Bizim buna inanmamızı mı bekliyorsun?
I guess you expect us to believe that that's harmless, too.
Sanırım bununda zararsız olduğuna inanmamızı bekliyorsun.
- And you expect us to believe that?
- Buna inanmamızı beklemiyorsun herhalde?
Come, Mr. Spade, you can't expect us to believe at this late date that you're afraid of the police, or that you're not quite able to handle- -
Hadi Bay Spade. Bunca seyden sonra polisten korktugunuza... veya onlarla basa çikamayacaginiza inanmamizi beklemiyorsunuz herhalde.
- You expect us to believe all of that?
- Tüm bunlara inanmamızı mı bekliyorsun?
Do you expect us to believe stories that Jesus could heal by the touch of his hand, make the crippled walk and the blind see again?
Neye inanmamızı bekliyorsun? İsa'nın dokunup hastayı iyileştirdiği masalına mı, sakatı yürüttüğüne, körün gözlerini açtığına?
And you expect us to believe, sir... that because you gave that ship warning... that your actions of this afternoon were justifiable?
Bu öğleden sonra batırdığınız şu gemiye sırf uyarı verdiniz diye hareketinizi mazur görebileceğimize inanmamızı mı bekliyorsunuz bayım?
- You don't expect us to believe that?
- Buna inanmamızı mı bekliyorsun?
You expect us to believe... that God leapt Dr. Beckett back into'56... just to help Buddy Holly with the lyrics to "Peggy Sue"?
Bizden Tanrı'nın Dr.Beckett'ı 1956 yılına Buddy Holly'e "Peggy Sue" şarkısına yardım etmek için gönderdiğine inanmamızı bekliyorsunuz?
You really expect us to believe that?
Buna gerçekten inanmamızı mı bekliyorsun?
Oh please... you jolly don't expect us to believe that Blackadder?
Lütfen... buna hiç inanmamızı beklemiyorsun, değil mi Blackadder?
Do you really expect us to believe that a rat... the lowest, dirtiest, most double crossing, selfish, nasty...
Bir fareye inanmamızı beklemiyorsun herhalde. Hayvanların en pis, en aşağılık, en iki yüzlü, bencil, kötü...
You can't expect us to believe that you live in a secret room that only you go into, yet you can't explain why your bed is covering up blood.
Buna inanmamızı bekleyemezsin, yalnız senin yaşadığın bir oda var, ve sen hala odandaki kanın sebebini bilmiyorsun.
Do you honestly expect us to believe that you had the time to prepare a six-course meal for ten women?
On kişi için, altı değişik yemeği tek başına yaptığına inanmamızı beklemiyorsun değil mi?
I can't believe you expect us to kick in for that fiasco.
Bizi böyle bir fiyaskonun içine çektiğine inanamıyorum.
You honestly expect us to believe that?
Buna inanmamızı mı bekliyorsun?
You honestly expect us to believe that?
İnanmamızı mı bekliyorsun?
You don't expect us to believe that?
Buna inanmamızı beklemiyorsun, değil mi?
Do you really expect us to believe that this is just coincidence?
Bizden bunun bir tesadüf olduğuna inanmamızı gerçekten bekliyor musun?
You expect any of us to believe that?
- Buna inanmamızı mı bekliyorsunuz?
Huh, you expect me to believe that you ran out on us because you and Marcus are both immortal?
Marcus'la sen ölümsüz olduğunuz için gittiğine inanmamı mı bekliyorsun?
Do you really expect us to believe that -
Gerçekten buna inanmamızı mı bekliyorsun
I'm sorry, Mr Stark, but do you honestly expect us to believe that that was a bodyguard in a suit that conveniently appeared,
Onun bir anda ortaya çıkan zırhlı bir koruyucu olduğuna inanmamızı mı bekliyorsunuz?
Now, do you seriously expect us to believe that you had no knowledge of that?
Yani tüm bunlardan habersiz olduğunuza gerçekten inanmamızı mı bekliyorsunuz?
You expect us to believe all that?
Buna inanmamızı mı bekliyorsun?
You don't honestly expect us to believe that you are running a detox clinic?
Cidden bizden bir arınma kliniği işlettiğine inanmamızı mı bekliyorsun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]