You get used to it translate Turkish
1,568 parallel translation
You get used to it honey
Zamanla alışırsın tatlım.
You get used to it.
Buna alışıyoruz.
- You get used to it.
- Alışıyorsun.
Bet you get used to it, huh?
Eminim hemen alışmışsındır?
You get used to it.
Alışırsın.
You get used to it.
Alisiyorsun iste.
You get used to it.
Alışsan iyi olur.
But you get used to it.
Ama buna da alışırsın.
You get used to it.
Buna da alışırsın.
Bly's a funny place until you get used to it.
Bly, sen alışana kadar, eğlenceli bir yer.
- You get used to it.
- İnsan alışıyor.
But you'll be surprised how soon you get used to it.
Ama ne kadar çabuk alışacağına şaşırırsın.
You get used to it after two or three days.
2 veya 3 gun icinde alisirsin.
And you just gonna have to get used to it, Johnny.
Buna alışmak zorundayız Johnny.
You'd better get used to it.
Buna alışsanız iyi edersiniz.
Don't worry, you'll get used to it.
- Merak etme, alışırsın.
You can't expect to get used to it overnight.
Buna bir gecede alışmayı düşünmüyorsun heralde.
As in sorted to the max, as we used to say when it was fashionable. What can I get you?
Modaya uygun olarak dediğimiz gibi, senin için ne yapabilirim?
At least you've had time to get used to it.
En azından, senin alışacak zamanın olmuştur.
- Yeah, well... no more, so you'd better get used to it.
- Evet, yani artık olmayacak, buna alışsanız iyi olur.
But it's so natural, after a while you'll get used to it.
Ama çok doğal, bir süre sonra alışacaksınız.
You know, you got to get used to it. You've got to lose your city eyes and adapt.
Alışmaya çalışmalısın.Bir süre sonra, şehri unutup, uyum sağlayacaksın.
It's something you never really get used to.
Öleli çok olmuş birini hiç bulmaman da senin için birşey.
But if my boss comes back, and sees there's no garbage in the parking lot he's going to get used to it like that, so could you please put it back?
Patronum dönüp... otoparkta hiç çöp olmadığını görünce hep böyle olmasını ister. Lütfen onları geri koyar mısın?
Your reflection may be shocking for a while, but you'll get used to it.
Görüntünüz sizi bir süre şok edebilir ama buna alışacaksınız.
It can be disconcerting at first, being the object of desire, It can be disconcerting at first, being the object of desire, but you'll get used to it.
Arzu nesnesi olarak görülmek başlarda rahatsız edici olabilir ama zamanla alışırsın.
but you'll get used to it. I did.
Ben alışmıştım.
After a while, you get used to it.
Bir süre sonra alışırsın.
Well, you're gonna have to just get used to it.
Buna alışman gerekiyor.
Oh, come on, Harry, it's not like you've never used dirty tricks to get where you are.
Hadi ama, Harry, sanki sen olduğun yere gelebilmek için hiç pis numaralar çevirmedin.
It's not like you've never used dirty tricks to get where you are.
Hadi ama Harry, sanki sen olduğun yere gelebilmek için hiç pis numaralar çevirmedin.
You'll get used to it.
Buna alışacaksın.
Actually, you don't get used to it.
Aslında, buna alışmıyorsun.
You'll get used to it.
Alışırsın.
I used to think it was bad to get so drunk that you lost your memory.
Çok sarhoş olup da ne yaptığınızı unutmanın kötü bir şey olduğunu düşünürdüm.
You'll get used to it.
Sende kullanırsın bunu.
You get used to it.
Her gün, her gün, her gün. " " İnsan bir süre sonra alışıyor. "
Oh, you'll get used to it.
Ah, buna alışırsın.
It'll take you a little while to get used to things in'Nam.
Vietnam'daki ortama alışman için güzel bir yer.
I have to remind myself sometimes that its only three. But its not as bad as it looks, once you get used to the system.
Bazen sadece üç çocuğum olduğunu unutuyorum, ama sisteme alıştıktan sonra gerisi kolay.
But you might as well get used to it.
Pekala, beni incitmek kendini daha iyi hissettiriyorsa, devam et. Lakin, buna alışmaya baksan iyi edersin.
- Well, you better get used to it, pal.
- Alışsan iyi edersin.
It's gonna feel a little uncomfortable at first... but then you guys are gonna get used to it.
İlk başta biraz rahatsız olabilirsiniz. Ama sonradan alışacaksınız.
You'll get used to it.
Sen de alışırsın.
You were born here, you're used to it, but I can't get used to the basement.
sen burda doğdun, buraya alışkınsın, fakat ben bu bodrum katında kalamam.
You'd better get used to it.
Bu fikre alışsanız iyi edersiniz.
You'll see the way it is once you get used to coming here.
Buraya gelmeye devam ettikçe bunu anlarsınız.
You'll get used to it.
Alışacaksın.
Well, you better get used to it, Jamie.
Alışsan iyi olur, Jamie.
Well, there's been a lot of strange things happening to me, but after a while, you just get used to it.
Bir çok garip şeyler yaşadım... ama bir süre sonra alıştım.
- You might as well get used to it.
- Buna alışsan iyi edersin.