You got to tell him translate Turkish
248 parallel translation
But first, you got to tell him what's wrong.
Ama öncelikle sorunu ona anlatmak gerek.
This time, Agatha, you've got to just tell him to stop.
Agatha, artık bırakmasını söylemelisin.
- Hello. Agatha, this time you've got to tell him. I just can't stand it.
Agatha artık söylemelisin, dayanacak takatim kalmadı.
Paul, you got to go to Farr and tell him all you know about the Taylor Henry murder.
Paul, Farr'a git ve Taylor cinayeti hakkında ne biliyorsan anlat.
But you've got to tell him, Mary.
Ama söylemelisin, Mary.
You've either got to marry me right away... or tell him the whole truth... which would be terrible.
Ya hemen benimle evleneceksin ya da babana tüm gerçeği anlatacaksın ki bu da berbat bir şey olur.
Tell him you're ready to sell, that you've got the jade.
Ona yeşimin sende olduğunu ve satmaya hazır olduğunu söyle.
Do you want me to tell him what you've got on me, Arthur?
Hakkımda bildiklerini ona anlatayım mı Arthur?
I tell you, Tiny, you got to let him in on it!
Bundan ona da söz etmeliyiz Tiny.
Well, are you gonna tell him or I got to?
Pekâlâ, ona anlatacak mısın yoksa ben mi anlatayım?
You've got to tell him.
Ona söylemek zorundasın.
Well, you tell him he's got to make a sincere effort to find the owner or he's got to turn it over to the police.
Pekala, o kişiye söyleyin mal sahibini bulmak için ciddi bir gayret sarfetsin ya da onu polise teslim etsin.
It tells old man Gateway that you've got something important to tell him about his daughter.
Not ihtiyara ulaşınca, sende kızını ilgilendiren önemli birşey olduğunu anlayacaktır.
Sooner or later you've got to tell him.
Eninde sonunda ona söylemek zorunda kalacaksın.
When he got back to the States, they made him a rubber one and it looked so lifelike you couldn't tell the difference.
Amerika'ya dönünce ona lastik bir kulak yaptılar gerçeğinden hiç farkı yoktu.
Darling, I want you to call him and tell him what a genius Fred is. Yeah, I got it.
Tatlım, onu arayıp Fred'in ne kadar zeki biri olduğunu söylemeni istiyorum.
If you got to say anything to him, tell him you pity him.
Bir şey söylemeniz gerekiyorsa, ona acıdığınızı söyleyin.
If you really care about that boy... you've got to tell him the truth... that he's got to go to an orphanage right here.
O çocuğu gerçekten seviyorsan... ona gerçeği söylemek zorundasın. Bir yetimhaneye gitmek zorunda olduğunu söylemelisin.
You tell him I've kept my mouth shut, and I'm keeping my mouth shut, but he's got to get me out of this.
Ona çenemi tuttuğumu ve tutacağımı söyle fakat beni buradan çıkarmak zorunda.
Tell him you're sorry, Abe, and go home while you've still got a home to go to.
Ona üzgün olduğunu, ve eve gitmesini söyle senin de hala gidebilecek bir evin varken.
You go to the suspect and you tell him you got a problem.
Şüpheliye git ve ona bir sorunun olduğunu söyle.
You've got to tell him.
Ona söylemelisin.
You've got to tell him.
- Anlat.
My agency will go military the president's got his finger on the button and you want me to tell him we want to hitch a ride with those same Russians.
Kurumum askeriyeye bağlı olacak. Başkan düğmeye basmak üzere sense ona yine aynı Ruslara otostop çekelim mi diye sormamı istiyorsun.
Tell him you've got a couple of high rollers that love to party.
Eğlenmeyi seven iki zengin arkadaşın olduğunu söyle ona.
- You've got to tell him.
- Ona söylemek zorundasın.
But if you want to beat him up, you've got to at least tell me.
- Önce bana söylemelisin!
You've got to tell him.
Babama anlatmalısın.
Look, look, look, I wouldn't have butted in, but I know that tonight is your last chance to tell the boss you got a case of the screaming thigh sweats for him.
- Aslında karışmazdım patron ama bu akşamın patronuna nasıl yanık olduğunu açıklamak için son fırsatın olduğunu biliyorum.
Look, you've got to call Frank Phillips. Tell him to shut down the water system.
Frank Philips aramanız gerekiyor ve su sisteminin kapatılması gerekiyor.
If anybody knows where he is, you've got to tell me because I know I can help him.
İçinizden yerini bilen varsa bana söylemelisiniz, çünkü ona yardım edebilirim.
You call him on the phone and you tell him that John Slade... has got to score tonight.
Ona telefon et ve John Slade'e bu gece skor lazımmış de.
You got me to tell you where he was, and you killed him.
Benden nerede olduğunu öğrendin ve onu öldürdün.
- Greg, listen... if you speak to Carter before Friday... tell him that he's got this problem with his rent...
- Greg, dinle... Eğer Carter'la cuma gününden önce konuşursan kira ile ilgili bir problemi olduğunu söyle.
Then you've got to tell him, Brenda.
Ona söylemelisin, Brenda.
Tonight, the second he comes through that front door, you've got to tell him you're fed up, and if he doesn't start loving, you will be leaving.
Marge bu akşam o kapıdan girdiği dakika ona bundan bıktığını haykıracaksın! Seni tekrar sevmeye başlamazsa onu terk et!
I know you're afraid, but you've got to find him... and you've got to tell him how you really feel.
Korktuğunu biliyorum ama onu bulmalısın... - Ve duygularını anlatmalısın.
See, I mentioned that you'd be dropping us and he said... tell Catalano I'll meet him there, I got something I want to tell him.
Bizi bırakacağından bahsettim oda Catalano'ya söyle onunla orada buluşurum. Ona söyleyeceklerim var dedi.
I'm gonna tell him you ain't got nothing to do with it.
Senin bir alakan olmadığını söylerim ona.
Listen, why'd you have to go and tell him that? You know Lenny's got a vivid imagination.
Lenny'nin olağanüstü hayalgücünü bildiğin halde, neden kötü tohum meretini kafasına soktun ki?
- Listen if you're going, you can get him to tell you where he got those glasses.
Oraya gidersen gözlüğü nereden aldığını da sor.
Phil, come on. You've got to tell him you know.
Hadi Phil, ona söylemelisin.
Would you like to clear up these allegations? Tell him I got the mother of the sex-change boy.
Cinsiyetini değiştiren çocuğun annesiyle röportajı ayarladığımı söyle.
When he answers, all you've got to do is tell him :
Telefonu açınca ona şöyle diyeceksin...
You got something to tell Nino, tell him yourself.
- Nino'ya söyleyeceğin bir şey varsa kendin söyle.
"You got to tell us what we want to hear about him," or we are going to nail you
Ya bilmek istediklerimizi teker teker anlatırsın ya da seni içeri tıkarız.
No, I'm not going to tell him to shut up, and these basketball wars between you and your father have got to stop.
Ona susmasını söylemeyeceğim. Babanla aranızdaki bu basketbol savaşı sona ermeli.
Look, you tell him he's got 24 hours to call me, or I go to print with what I've got.
Ona beni araması için 24 saati olduğunu söyleyin yoksa elimdekileri baskıya vereceğim.
I'll tell you, there's gonna be no living with him now that he got bumped to paralegal.
Şimdi bir de avukat asistanı oldu ya, iyice çekilmez olur.
You've got to tell him not to do it, Bagger!
Bunu yapmamasını söylemek zorundasın, Bagger!
Will you tell him he has got to slow down this car!
Ona arabayı yavaşlatması gerektiğini söyle!