You know it and i know it translate Turkish
15,102 parallel translation
You know it, I know it, and they know it.
Sen de biliyorsun, ben de biliyorum, onlar da biliyorlar.
- I know all of that, but you said it yourself, we need sympathy, and no one is gonna get us more sympathy than the innocent guy we got out of prison.
Biliyorum ama kendin söyledin sempatiye ihtiyacımız var ve kimse hapisten çıkardığımız masum bir insandan daha fazla bize sempati kazandıramaz.
Oh, I don't know, maybe the fact that Mike is working on a closing to keep himself out of jail and you're not working on it with him.
Ne bileyim, Mike'ın kendini hapisten kurtarmak için kapanışı için çalışması ve senin ona yardım etmiyor oluşunla ilgili.
You know damn well that I would break the law for you and Mike, but you are asking me to have my friend do it, - and I am not going to.
Sizin için kanunları çiğneyeceğimi adın gibi biliyorsun ama arkadaşımın bunu yapmasını istiyorsun ve bunu yapmayacağım.
Gloria, look, I know that you are trying to help, but I took responsibility for what I did, and I'm gonna live with it.
Gloria, yardım etmeye çalıştığını biliyorum, yaptığım şeyin sorumluluğunu kabul ettim. Bununla da yaşayacağım.
Rachel, I know I should have told you what I was gonna do before I made that deal, but I didn't know I was gonna do it, and I had, like, three seconds to make a decision.
Rachel anlaşmayı yapmadan önce sana söylemem gerektiğini biliyorum. Ama yapacağımı ben de bilmiyordum ve karar vermek için üç saniyem vardı.
It's one thing to share our bylaws, but I know you recorded me, and I want to know why.
Tüzüğümüzü paylaşmak neyse de beni kayıt etmek, nedenini bilmek istiyorum.
I know what you're doing, and it's not gonna work.
- Ne yaptığını biliyorum.
You deserve a second chance, and so I want you to know, the apartment's yours, if you still want it. You've been exonerated.
Adını temize çıkardın.
It wasn't nice hearing from you, and I want to know why you're doing it- - the real reason.
- Seni görmek güzel değil ve bunu neden yaptığını bilmek istiyorum, gerçek sebebini.
I like you guys a lot, and you're probably too polite to ask about it, but you do know about my past?
Sizi çok sevdim ve muhtemelen bunu sormayacak kadar nazik insanlarsınız... -... ama geçmişimi biliyor musunuz?
You know, I've often considered my love of art, and I realized it's not just the art- - it's the artist.
Sıklıkla sanata karşı olan sevgimi düşünüyorum ve fark ettim de sadece sanatı değil, aslında ben sanatçıyı seviyormuşum.
You know it because you never had any intention of giving her to me, and I know it because I've already set her free.
Sen onu geri vermeye niyetli olmadığın için biliyorsun ben ise onu çoktan geri aldığım için biliyorum.
When my wife and I moved out of here, we went to a place that... it's previous tenant was... you know, a woman of the street.
Karımla ben buradan ayrılıp başka eve taşındık. Oranın eski kiracısı da... İşte, sokak kadınıymış.
It's... it's... It's about when, you know, I wasn't well, when I had to... when I sent you to live with Aunt Patty and Uncle Nate.
O... o benim iyi olmadığım, seni Patty teyzen ve Nate amcanlara kalman için gönderdiğim zamanla ilgili.
Uh, it's... it's... Talking about, you know, uh, love and responsibility and doing right, I mean, that's... that's easy.
Bu sevgi ve sorumluluktan bahsetmek, ve doğruyu yapmak, yani, bu... kolay.
"Are you Dylan and I don't know it?"
"Sen Dylan'mısın ve ben bunu bilmiyorum?"
And, you know, if I get snippy with you sometimes, it's just because I don't think you like me.
Ayrıca, arada iğneleyici gibi gözüküyorsam sırf beni sevmediğini düşündüğümden.
I am not the bad guy here, Dylan, and, you know, it really hurts my feelings when you...
Burada kötü adam ben değilim Dylan. Ayrıca böyle yaptığında cidden kötü hissediyorum.
I know you're short a paramedic this shift, and it just so happens that I used to be one.
Bu vardiyada bir sağlık görevlinin eksik olduğunu biliyorum ve ben de sağlık görevlisi olmaya alışkınım.
You know, why is it that when Bruce Springsteen sings about a fucking turnpike it is art, and then when someone sings about a horse, - it's dumb inherently? - I don't think...
Bruce Springsteen, ücretli otoyolla ilgili şarkı söylediğinde sanat oluyor da biri, atla ilgili şarkı söylediğinde neden ahmak yaftası yiyor?
If I look at the young people... You know, and I feel like... I was born in 1990 and I was sort of raised in America when it was a cult of self-expression.
Gençlere bakınca... 1990 senesinde doğdum ve kendini ifadenin moda olduğu bir Amerika'da büyüdüm.
Well, you know, people are always trying to desexualize women my age, and I... I just won't allow it.
Benim yaşımdaki kadınlardan cinsellik geçmiş gibi göstermeye çalışıyorlar ama buna izin vermiyorum.
But it was Paulie's birthday, and he really wanted me there, and I had to go,'cause it was the big 3-0, you know.
Ama Paulie'nin doğum günüydü, gelmemi çok istedi, ben de gitmek zorunda kaldım çünkü 30 yaşına giriyordu.
Look, I'm temping in this office later, if they like me it could become permanent, you know, my job is to provide and protect this family and that's what I do.
Eğer beni severlerse kalıcı olabilirim. Biliyorsun, benim işim gelir sağlamak ve ailemi korumak. Babalar bunu yapar.
And I cant stop thinking about you and her together, and I hate it, and I know I'm supposed to be better,
Ve seni onunla birlikte düşünmekten kendimi alamıyorum ve bundan nefret ediyorum. Daha iyi olmam gerektiğini biliyorum ama değilim.
You know, it's so hard to hate you, because your heart is in the right place, and I know how much you care about us.
Senden nefret etmek çok zor çünkü kalbin doğru yerde ve bizi ne kadar önemsediğini biliyorum.
I haven't been sleeping because I got these birds outside my window and they're going, "Chirp, chirp, chirp," constantly, and you know, is it wrong that I just want them to die?
Uyuyamadım çünkü penceremin dışında kuşlar var ve onlar "Cibili cibili" diye ötüyorlar.
That's not what I mean, and you know it.
Onu demediğimi biliyorsun.
Look, I know it's frustrating, working so hard and feeling like you're no closer to the truth.
Bak, bu kadar çok çabalayıp gerçeğe yaklaşamama hissinin ne kadar sinir bozucu olduğunu biliyorum.
And I know some of you may think that it's your gun that gives you your power.
Bazılarınız silahın size güç vereceğini düşünmüş olabilir.
And although you can't do very much for it right now, I know you wish you could.
Her ne kadar şu anda birşeyler yapamıyor olsan da yapabilmeyi istediğini biliyorum.
I know this hasn't been easy for you and how badly you need the funding, so skate clean, it's yours.
Bunun senin için kolay olmadığını ve buna çok ihtiyacın olduğunu biliyorum. Bu yüzden, dikkatli olursan, kazanırsın.
Felicitaciones Don Epifanio. I know you know that Camila is not happy about this, but if you think she and I are still in a negotiation about it, we are not.
Camila'nın bundan hoşlanmayacağını bildiğini biliyorum ama eğer bu konuda onunla hâlâ pazarlık içinde olduğumuzu sanıyorsan değiliz.
You didn't even know it existed until I told you to go through the closet and find it.
Dolaplarınızı karıştırıp bulun demesem varlıklarından haberiniz bile yoktu yahu.
I mean, Regina does okay, but you've been at it longer, and she's gotten, you know, ugh lately.
Regina da fena sayılmaz ama sen daha uzun süredir sahalardasın hem bilirsin, Regina son zamanlarda çok yumuşadı.
You know, Davis had me and James digging this very spot for... - ten years. - I know perfectly well it's been covered.
Davis, James'le bana bu noktayı on sene kazdırmıştı.
I cracked the DMV, ran those plates, and wouldn't you know it, but they're all defunct.
Motorlu Taşıtlar'ın veritabanına girdim plakaları arattım, hepsi geçersiz.
I mean, you've only punched a couple of people today, and I know it sounds crazy, but I feel like you took a bath.
Bugün sadece bir kaç kişiyi yumrukladın ve çılgınca geleceğini biliyorum ama sanırım banyo da yapmışsın. Neler oluyor?
I know you don't like it and you don't want to hear it from me, but we got to produce for them.
Hoşuna gitmediğini ve bunu benden duymak istemediğini biliyorum ama onlara ürün sağlamak zorundayız.
I have a heart condition, and I don't know if this whole, you know, manual labor and heat thing... it's gonna work for me.
Benim kalbimde sorun var da, bu sıcağın ve el işinin bana iyi geleceğini sanmıyorum.
I don't know what poison you and your hillbilly friends are peddling, but if you sell any of it to Nichols... you will never know what's really in your food, and I assure you...
Sen ve köylü arkadaşların hangi zehri peydahlıyor bilmiyorum ama eğer Nichols'a satacak olursan yemeğinde ne var asla bilemezsin.
I know what it's like to cross a line and then wish, retroactively, that you hadn't.
Bir çizgiyi aşmak ve sonrasında geriye dönmek istemeyi iyi biliyorum.
You know, when I first got to east indy, it was pretty tough, but if you just keep going and get through the first semester, you start to figure things out.
Doğu Indiana'ya ilk geldiğimde çok zorlandım ama yoluna devam edince ilk dönemin sonuna doğru anlamaya başlıyorsun.
An even simpler way to say it is... I know who you are, and I know what you do.
Daha basit bir şekilde söylemek gerekirse kim olduğunu ve ne yapacağını biliyorum.
You keep saying it's your "mission" and everything, but I know what's going down.
Sürekli'görevim'olaylarına falan giriyorsun ama ben neler olduğunu biliyorum.
Well, you know, it's super slow, and Gus said I could.
Biliyorsun işler çok kesat, Gus da takılabilirsin dedi.
And now I know that after you break it down, there's really only one answer.
Ve şunu biliyorum ki bunları aştıktan sonra, burada tek bir cevap kalıyor.
Well, you know, that's actually kind of fitting, because I'm on my way to Raviga right now to meet with a PR person to tell me exactly what to say to a reporter and how to say it.
Aslında bunu duymak iyi geldi sayılır çünkü birazdan Raviga'ya geçeceğim. Hakla ilişkiler elemanıyla buluşacağım ve bana muhabire tam olarak neyi nasıl söylemem gerektiğini anlatacak.
You know, I don't know Karen and Taneisha super well, but I do know how precious and rare it is to find that one missing puzzle piece who completes you.
Karen ve Taneisha'ya o kadar da iyi tanımıyorum ama sizi tamamlayan o eksik yapboz parçasını bulmanın ne kadar kıymetli ve unutulmaz olduğunu anlıyorum.
I saw something in you, something most people don't know you have, and it kills me that instead of sharing it with the world, you want to hide it under some wonderland unicorn nonsense.
Sende bir şey gördüm, çoğunun göremediği bir şey. Bunu dünyayla paylaşmak yerine tek boynuzlu atın altına saklamak istemen beni kızdırıyor.