You know me better than that translate Turkish
233 parallel translation
Tears? You know me better than that.
Gözyaslari Beni daha iyi tanimaniz gerekirdi.
You know me better than that.
Elbette. Beni iyi tanırsın.
You know me better than that.
Beni benden iyi biliyorsun.
- You know me better than that.
- Beni bundan daha iyi tanıyorsun.
Me? Now, you know me better than that.
Beni daha iyi tanıyor olman gerekirdi.
YOU KNOW ME BETTER THAN THAT.
Bundan daha iyisini yapabilirsin.
[Giggles] You know me better than that. Mmm.
Sen, beni daha iyi tanırsın.
You know me better than that.
Hayatını kolaylaştırmak için mi?
You know me better than that.
Beni iyi tanırsın.
You know me better than that, Mr Blake.
Beni bundan daha iyi tanırsınız Bay Blake.
Brewster, you know me better than that.
Bak, Brewster, beni iyi tanırsın.
I didn't mean it, you know me better than that.
Onu kastetmedim, beni daha iyi tanırsın.
You know me better than that.
Beni tanıyor olman gerek.
Shit, you know me better than that.
Beni iyi tanırsın.
Don't you know me better than that?
Kızım, sen de iyi bilirsin.
You know me better than that.
Beni bundan daha iyi tanıyorsun.
You know me better than that.
- Yapmayacağım şeyi yapma. - Benden daha iyi biliyorsun.
- You know me better than that by now.
- Bırakmayacağımı biliyorsun.
You know me better than that.
Beni iyi tanımış olmalısın.
Now you know me better than that.
Sen de beni bundan iyi tanımış olmalısın.
You know me better than that, won't go about arguing for a career.
- Beni daha iyi tanırsın. Kariyerim yüzünden tartışmam.
You know me better than that!
Tanıyamıyorum.
You know me better than that.
- Beni iyi tanıyorsun.
You know me better than that.
Beni bundan daha iyi tanıyor olman lazım.
You know me better than that.
Beni iyi tanıyorsun.
Oh, come on, you know me better than that.
Hadi, beni bundan daha iyi tanıyorsun.
Come on, Prue, you know me better than that.
Hadi, Prue, beni iyi tanıyorsun.
I think you know me better than that, Mulder.
Sen böyle bir şey yapmayacağımı bilirsin Mulder.
You know me better than that.
Ben öyle biri miyim?
You know me better than that.
Beni benden iyi tanıyorsun
- I think you know me better than that.
- Bence beni bundan daha iyi tanıyorsun.
Don't you know me any better than that?
Beni hiç tanıyamadın mı?
You should know me better than that.
Sen beni hiç tanımamışsın.
Oh. come on. Jake. you know better than to try that with me.
Oh, Haydi, Jake, Yoksa neler olacağını sen daha iyi bilirsin.
You figure you know them redneck farmers better than me, huh? Suppose that's'cause the, uh, Stewart family's... been in these parts a little longer than the Varners.
Güneyli çiftçileri benden iyi tanıdığını sanıyorsun, değil mi? Stewart ailesi buralarda Varner'lardan daha uzun süredir yaşadığı için.
You know better than to question me like that.
Sorunun cevabını biliyorsun zaten.
You should know me better than to think that
Belki sen de beni daha iyi tanımalısın, ne dersin!
- You know me better than that. There you go, smiler.
İşte buradasın, gülümseyen.
- You ought to know me better than that.
- Beni daha iyi tanımış olman gerekirdi.
I thought you'd know me better than that, after all the years we've rode together.
Bunca yıl beraber at sürdükten sonra beni daha iyi tanıyacağını düşünmüştüm.
You know better than me, that one does not only live on prayers
Benden daha iyi biliyorsunuz ki insan sadece duayla yaşayamaz.
I want you to know that you've been better than a good friend to me.
Benim için iyi bir dosttan çok daha fazlası olduğunu bilmeni istiyorum.
If I prove to you that I know you better than anyone in the world, better even than your own mother, will you listen to me?
Eğer seni dünyadaki herkesten daha iyi tanıdığımı kanıtlarsam, hatta kendi annenden bile, beni dinler misin?
You know me better than that.
Bunu benden daha iyi biliyorsun.
I'm telling you this because I think you're in a simmilar position like I was long ago but my friend, you're not that young as I was back than you're old enough to know better, pull yourself together confess it and I swear whatever you tell me, will remain within these 4 walls...
Bunu sana söylüyorum çünkü şu an benim yıllar önce içinde bulunduğum durumdasın. Ama dostum, sen benim o sıralar olduğum gibi genç değilsin. Durumu daha iyi kavrayıp, akıllı davranacak kadar yaşın var.
In the time I've spent here, I think... you people know me better than that.
Burada geçirdiğim süre boyunca, sanırım... hepiniz, beni bundan daha iyi tanımışsınızdır.
Sanders, I know what you're thinking, but believe me, even you can do better than that!
Sanders, aklından ne geçiyor biliyorum ama sen bile bundan daha iyisine layıksın.
You happen to know someone that's not better than me?
Benden daha iyi olmayan birini tanıyor musun?
Mmm. And you know, the thing that really kills me is she loved the lie so much better than she liked the truth.
Beni asıl öldüren şey ne, biliyor musun uydurduğum yalanı, gerçeğinden daha çok sevdi.
I know you'd like nothing better than to shoot me. But, in order to do that, you're gonna have to shoot through young Tom here.
Şu anda tek istediğin beni vurmak, ama beni vurmak için Tom'a ateş etmen gerekecek.
I think you know me a little better than that.
Senin bunu en iyi senin bildiğini sanıyordum.