English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You know nothing about her

You know nothing about her translate Turkish

78 parallel translation
- You know nothing about her.
Hakkında hiçbir şey bilmiyorsun.
- You know nothing about her!
- Onun hakkında bir şey bilmiyorsun!
But you know nothing about her.
Fakat onun hakkında hiçbirşey bilmiyorsun.
You know nothing about her.
Onun hakkında hiçbir şey bilmiyorsun.
You know nothing about her or her marriage!
O ve evliliği hakkında hiçbir şey bilmiyorsun!
Your entire life depends on this woman and you know nothing about her.
Tüm hayatın bu kadına bağlı ve sen onun hakkında hiçbir şey bilmiyorsun.
Anyway, you know nothing about her.
Onu tanımıyorsun. Hakkında hiçbir şey bilmiyorsun.
How do you find Mr. Rowe's first victim when you know nothing about her?
Hakkında bir şey bilmediğimiz halde Bay Rowe'un ilk kurbanını nasıl bulacağız?
And you know nothing about her...
Hiç haberin yok öyle mi?
I'm sure you know nothing about her life.
Onun hakkında zırnık bilmiyorsundur adım gibi eminim.
Because you know nothing about her and let her approach it?
Hiçbir şey hakkında bilmiyoruz onun bize yaklaşmasına izin verdin?
I tell everything about myself but about you I know nothing, except that you have a nice house...
Sana kendimle ilgili her şeyi anlattım. Ancak senin hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
How could you believe that we could predict anything that we don't know nothing about?
Her şeyi görebildiğimize nasıl inanabilirsin? Bu olay hakkında hiçbir şey bilmiyoruz.
You see, Terry, I'm convinced there's something quite recent in this woman's history... that we know nothing about, which I'm almost sure would lead to the origins of her illness.
Terry, bu kadının geçmişinde çok yakın bir zamanda gerçekleşen ve hiç bilmediğimiz bir şey olduğuna, bunun da bizi hastalığının kaynağına götüreceğine eminim.
Can I talk to her and not have that worrying about nothing... And know when... what you feel for her.
Ben artık bunu onunla tartışabilirim, çünkü onun için ne denli güçlü duygular beslediğini duyduğunda merak edeceğim bir şey kalmayacak.
Tricks? You lived with Milly as man and wife and you don't know nothing about her.
Milly ile karı koca hayatı yaşadın ama onu hiç de tanımamışsın.
You know nothing about Rosetta or about me... but I can assure you her parents mean little to her.
Rosetta ya da benim hakkımda hiçbir şey bilmiyorsun ama seni temin ederim ki, ailesiyle arası çok iyi değildir.
However, I know about your board meeting on Thursday, which may mean nothing to you, but if you think you can treat women with the same contempt your company treats communities of the world, you've a lot to learn about the strength of people like myself.
Her neyse, Perşembe günü yönetim kurulu toplantınızdan haberim var, sizin için birşey ifade etmeyebilir, fakat siz kadınlara, şirketiniz dünyadaki cemiyetlere davrandığı gibi aşağılayıcı şekilde küçümseyerek davranabileceğinizi sanıyorsanız, benim gibi insanların gücü hakkında çok şey öğrenmeniz gerekecek.
You think you know everything about terrorism and terrorists but you know nothing about partisans.
Terörizm ve teröristler hakkında her şeyi bildiğini sanıyorsun ama partizanlarla ilgili hiçbir şey bilmiyorsun.
I know nothing about you whatever.
Yani hakkınızda hiçbir şey bilmiyorum, her neyse.
You know all about me, and I know nothing about you.
Benim hakkımda her şeyi biliyorsun, bense senin hakkında hiçbir şey bilmiyorum..
"Don't know nothing about these- -" - - was killed by her ex-husband, you know.
" Bunu hiç bilmiyorum, eski kocası tarafından öldürülmüş, biliyorsun.
You know, it's just that you always used to... I mean, Torias always used to tell Nilani that she was panicking about things making a big fuss about nothing.
Bilirsin, sorun senin her zaman yani Torias'ın Nilani'ye sürekli olarak fol yok yumurta yokken panik yaptığını söylemesiydi.
It was one of those awkward relationship moments... where you feel like you know nothing about the person... you thought you knew everything about.
İlişkilerdeki acayip anlardan biriydi hakkında her şeyi bildiğinizi düşündüğünüz birini aslında tanımadığınızı farkedersiniz.
[Chuckling] As I was saying, I know nothing whatsoever about the products you're going for personally, but I do believe I can sell anything... once I know what the buyer's needs are.
Her zaman söylediğim gibi, ürünler hakkında hiçbir şey bilmiyorum sen profesyonel olarak yapıyorsun, fakat şuna inanıyorum her şeyi satabilirim... alıcının neye ihtiyacı olduğunu bilirsem.
In your opinion, is it better to know everything or nothing... about a woman you love?
Sence, sevdiğin bir kadın hakkında her şeyi bilmek mi yoksa hiçbir şeyi bilmemek mi daha iyidir?
I'm still wondering if I want to know everything or nothing about you.
Hala, hakkında hiçbir şeyi mi, yoksa her şeyi mi öğrenmeliyim merak ediyorum.
You remember all that bullshit I gave you about keeping me informed... about nothing happening that I don't know about?
Olan, olmuş ve olacak olan her şeyden... beni haberdar edeceksiniz diye verdiğim emir hatırlıyor musun?
That's right, you know everything about me, and I know absolutely nothing about you.
Bu doğru. Hakkımda her şeyi biliyorsunuz. Bense sizinle ilgili hiçbir şey bilmiyorum.
But you know she does nothing all day but eat, sleep, walk about fascinate us all by her beauty.
Fakat biliyorsun ki tüm gün yemekten, içmekten, gezinmekten ve hepimizi güzelliği ile büyülemekten başka bir şey yapmıyor.
What do you know about her? Nothing! He has come from out of nowhere.
Onun hakkında bir şey bilmiyorsun Bir anda ortaya çıktı
NOW, I KNOW YOU FEEL GUILTY ABOUT HER, BUT I FEEL NOTHING.
Senin suçluluk duyduğunu biliyorum ama ben hiçbir şey hissetmiyorum.
She's raising money for a hearing aid for a son you know nothing about and you let her go out of the goodness of your heart?
Hakkında hiçbir şey bilmediğin oğlunun işitme cihazı için para biriktiriyordu. İnsanlık nanıma onun gitmesine izin verdiğine inanmamı mı bekliyorsun?
There's nothing you can reveal about yourself that I wouldn't want to know.
Seninle ilgili bilmek istemediğim hiçbir şey olamaz. Her şeyi açığa çıkarabilirsin.
Yeah, and not for nothing, guy, but, uh, aren't you a little out of line, you know, getting on Carrie about her weight?
Bir şey ima ettiğimden değil Doug ama Carrie'nin kilosundan şikayet etmen biraz yüzsüzlük olmuyor mu?
You know nothing about her. - I don't give a damn.
Onu tanımıyorsun.
You know all about me. I know nothing about you.
Sen benim hakkımda her şeyi biliyorsun, ben senin hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
Don't be talking like that about her when you know absolutely nothing about her!
Onun hakkında hiçbir şey bilmiyorsun, o yüzden davranışlarına dikkat et!
You don't know nothing about her except she had soft lips when she was 10.
10 yaşındayken yumuşak dudakları olması dışında bir şeyini bilmiyorsun.
You know, Cleo was telling me that Odetta never told her nothing about her father, not even his name.
Cleo bana Odetta'nın ona babasından hiç bahsetmediğini söyledi. Adını bile söylememiş.
You are a social worker, a good social worker with the biggest heart I know but to risk everything for something you know nothing about...
Sen sosyal hizmet görevlisisin, üstelik çok iyi kalpli bir görevlisin ama hakkında hiçbir şey bilmediğin her şeyi tehlikeye atıyorsun.
If those don't match, we have nothing to talk about. And if they do, I'll tell you everything you need to know.
Eğer uyum yoksa konuşacak bir şey olmaz ama uyumlu olursa bilmen gereken her şeyi anlatırım.
But that doesn't give you the right to go in and- - And talk her out of a surgery you know nothing about.
Ama bu sana, gidip en ufak fikrinin olmadığı bir ameliyatı olmaması için onu ikna etme hakkı vermez.
I mean, that's fantasy. This is reality. That's something you know nothing about.
Gerçek hayatta, benim ve dünyadaki her kadının kendi aklımız var.
- Look, I know you're concerned about her, but I also know that there's nothing else - I mean, there aren't even any bathrooms in the wilderness. - we can do right now.
Onun için endişelendiğinin farkındayım, ama şu an yapabileceğimiz başka bir şey yok.
But I... You know, I've read all the books about how you're supposed to talk about this stuff, and until it happens, nothing can prepare you for the day when your kid comes home crying after school because some lard-ass called him a science experiment.
Her ne kadar bu konuyla ilgili yazılmış tüm kitapları okusam da okulda ona "bilimsel deney" dedikleri için eve ağlayarak geldiğinde yeterince hazırlıklı olmanın hiçbir yolu yok.
You have a nice life... but here you know nothing about.
Derslerle ilgili bir sürü şey biliyor olabilirsin. Ama bu konuda hiçbir şey bilmiyorsun. O benim her şeyimdi.
Or she finds her mom, and you'll know once and for all you have nothing to worry about.
Ya da annesini bulur, ve ilk ve son kez endişelenecek bir şey olmadığını anlarsın.
I'm telling you, by tomorrow morning, Melissa will know everything and there's nothing you can do about it except let her hear it from you first.
Yarın sabah Melissa her şeyi öğrenmiş olacak. Ve bu konuda yapabileceğin hiçbir şey yok. Tabii, önce senden duymasını sağlamak dışında.
I want to kinda grab the positive... and think that this is gonna work out in the end, everything's gonna be okay, and, you know, there's nothing to stress about, but... there is.
Pozitif kalmak istiyorum ve sonunda bu işlerin çözüleceğini düşünmek. Her şey yoluna girecek demek ve stres yapacak bir şey yok. Ama... var.
You know everything about me, and I know nothing about you.
Hakkımda her şeyi biliyorsun. Senin hakkında hiçbir şey bilmiyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]