You know that's not what i meant translate Turkish
51 parallel translation
That's not what I meant, and you know it.
Öyle demek istemedim. Biliyorsun.
You know that's not what I meant.
Demek istediğimin bu olmadığını biliyorsun.
That's not what I meant. You know.
- Kastettiğim bu değil.
- That's not what I meant. l- l meant- - - l know what you meant.
- Bunu kastetmemiştim. Ben... Ne demek istediğini biliyorum.
You know damn well that's not what I meant. - You didn't specify.
Bunu dilemediğimi gayet iyi biliyorsun.
Cleo, that's not what I meant and you know it.
Cleo. söylemek istediğim o değildi. Bunu sen de biliyorsun.
You know that's not what I meant.
Bunu kastetmediğimi biliyorsun.
- You know what I meant. - Well that's not what you said.
- Ne demek istediğimi biliyorsun.
You know that's not what I meant...
Neyi kastettiğimi biliyorsun.
I mean, that's not what I meant at all, you know?
Demek istediğim bu değildi, biliyor musun?
YOu know that, s not What I meant.
Öyle demek istemediğimi biliyorsun.
You know that's not what I meant.
Biliyorsun ki öyle demek istemedim.
That's not what I meant, and you know it, and as for your little imitation of me, I don't sound anything like that.
Demek istediğim bu değildi biliyorsun ki ayrıca benim kılığıma girmişsin, ama ben böyle konuşmuyorum.
That's not quite what I meant, and I think you know that.
Tam olarak kastettiğim bu değildi ve sanırım siz bunu iyi biliyorsunuz.
Well, now, you know, I'm not sure that's what he meant, but thanks for the call.
Böyle demek istediğinden pek emin değilim ama aradığın için teşekkürler.
That's not what I meant, and you know it.
- Kastettiğim bu değildi, biliyorsun.
You know that's not what I meant.
Bunu demek istemediğimi biliyorsun.
- You know that's not what I meant.
- Onu kastetmediğimi biliyorsun.
- yeah, that's not- - w-what i meant- i know what you meant.
Tabii, öyle demek istememiştim. Ne demek istediğini anlıyorum.
You know that's not what I meant.
Öyle demek istemediğimi biliyorsun.
That's not what I meant and you know it.
Kastettiğim bu değil, sen de biliyorsun.
You know that's not what I meant.
Onu kastetmediğimi sen de biliyorsun.
You know that's not what I meant.
Bunun ne anlama geldiğini biliyorum.
That's not what I meant and you know it.
Bunu kasdetmedim, biliyorsun. Tamam, tamam.
That's not what I meant, and you know it.
Öyle demek istemediğimi sen de gayet iyi biliyorsun.
No, I know. I know that's not what you meant.
Amacının o olmadığını biliyorum.
You know that's not what I meant.
Demek istediğim şeyin bu olmadığını biliyorsun.
I know that's not what you meant.
O olmadığını bilmiyorum.
I don't know what you meant, but that's not philosophy.
Yazdıklarınızı anlamadım, ama okuduklarım felsefe değil.
That's not what I meant and you know it.
- Ben ondan bahsetmiyorum Biliyorsun
- That`s not what I meant. - I know what you meant.
- Öyle demek istemedim
That's not what I meant, and you know it.
Ne kadar hızlı yenmemi bekliyordun ki? Demek istediğim bu değildi bunu biliyorsun.
You know that's not what I meant.
- Bunu kastetmediğimi gayet iyi biliyorsun.
You know that's not what I meant.
Kastettiğimin bu olmadığını biliyorsun.
That's not what I meant, and you know it.
Bunu kastetmediğimi sen de biliyorsun.
Now, you know that's not what I meant by that, all right?
Demek istediğim şeyin bu olmadığını biliyorsun.
You know that's not what I meant.
Onu kastetmediğimi biliyorsun.
I mean, that's not what I meant. You know. I mean, not that
Yani demek istediğim... anlarsın ya, bunu demek istemedim.
You know that's not what I meant, and nobody calls them that anymore.
Öyle demek istemediğimi biliyorsun. Hem kimse öyle demiyor onlara.
You know that's not what I meant.
Onu demediğimi biliyorsun.
Not only can I see you... but I can sense what you're feeling, which is how I know deep down, there's a part of you that meant what you said to me on Elena's porch.
Seni sadece görmüyor... hissettiklerini de hissediyorum. Bu yüzden de verandada Elena için, bana söylediklerinde ne kadar ciddi olduğunu da anlayabiliyorum.
Karma, you know that's not what I meant.
Karma, öyle demek istemediğimi biliyorsun.
That's not what I meant and you know it.
Kastettiğim bu değil, biliyorsun.
- You know that's not what I meant.
- Ne demek istediğimi biliyorsun.
- You know that's not what I meant.
Bunu kastetmediğimi biliyorsun.