You know that there are translate Turkish
1,104 parallel translation
Well, we just wanted to let you know that there are those of us out there who know the truth.
Sadece gerçekleri bilen bizim gibi insanlar olduğunu da bilmenizi istedik.
Do you know that there are some women that are always attracted to... Men the same size?
Bazı kadınların hep aynı ölçüdeki... erkeklerden etkilendiğini biliyor muydunuz?
And did you know that there are billions of mosquitoes there?
Ve orada milyarlarca sinek olduğunu biliyor musunuz?
You know that there are hundreds of pharmaceutical executives in this country...
Bu ülkede yüzlerce uyuşturucu satan, FDA onaylı uyuşturucu satan...
We may know that you did not commit a murder, but there are other things not so clear.
Cinayet işlemediğinizi biliyor olabiliriz ama hâlâ açıklanmamış bazı şeyler var.
Well, you know, there are many differences between American and Soviet cultures that you're not aware of.
Aslında, Sovyet ve Amerikan kültürleri arasında farkında olmadığın bir çok farklılık var.
You know as well as I do that there are ways.
Ben de öyleydim, yolları var biliyorsun.
You know, there are a few things about women that you don't understand.
Bak Malcolm Kardeş kadınlar hakkında anlamadığın birkaç şey var.
Because I know that in the United States you don't get sent to psychiatric prison, and they don't send a death squad ater you and so on, but there are definite penalties for breaking the rules.
Goebbel sevdiği düşüncelerin özgürlüğünü savunurdu,... Stalin de öyle. Yani eğer düşünce özgürlüğüne inanıyorsanız bu hor görülen düşüncelerin özgürlüğünü istiyorsunuz demek olmalı. Öbür türlü düşünce özgürlüğünü savunuyor olmuyorsunuz.
And I know growing up is difficult, but there are things you can do and things you cannot do to make it that much easier for yourself.
Büyümenin zor olduğunu biliyorum ama bunu kolaylaştırmak için yapman ve yapmaman gereken şeyler vardır.
So anyway, you know, there we are in the coffee capital of the world, and she has this little coffeepot that she can't live without, so she plugs it into that...
Neyse, dünyanın kahve başkentindeydik ve kızın vazgeçemediği küçük bir kahve demliği vardı, prize taktı ve...
There are many people, general, don't give a damn for a human soul, you know that?
There are many people, general, don't give a damn for a human soul, you know that?
If you'd been there before you'd know the carts in front of the store are for that.
Peg, oraya daha önce gitmiş olsaydın, marketin girişindeki arabaların bunun için olduğunu bilirdin.
Sweetheart, now that you drive a farm vehicle there are a few restrictions you need to know about :
Tatlım, artık bir çiftlik aracı sürdüğün için, bilmen gereken bir kaç şey var :
I know that there are those among you who may question what I am about to do.
Biliyorum, aranızdan bazıları, yapmak üzere olduğum şeyi sorguluyor olabilir.
There are some people in my country that... would kill me, you know?
Ülkemde bazı insanlar var... beni öldürebilirler, bilirsin?
You know, Counselor, recently I've become very much aware that there were fewer days ahead than there are behind, but I took some comfort from the fact that the family would go on.
Biliyormusun danışman Geçenlerde, ilerisi için geçmişe kıyasla daha az zaman kaldığını anladım. Ama nasıl olsa aile devam eder diye kendimi rahatlattım.
But there are things about me that you don't know.
Ama benim hakkımda bilmediğin şeyler var.
You know that, Tom. There are five ships out there ahead of you but there may be 50 waiting there, for all we know.
Önünüzde 5 gemi var, fakat belki 50 gemi de orada bekliyordur.
There are people in a house, you know, who know everything that's going on.
Bir evde olup biten her şeyi bilen insanlar vardır.
There are things that I don't have to say because you just know how I feel.
Bazı şeyler var söylemem gerekmiyor, çünkü sen nasıI hissettiğimi biliyorsun.
But I know that there are... quite a few people anxious to meet you.
Ama biliyorum ki seninle... tanışmakta hayli israrlı birkaç kişi var.
All I do know is that there are countless billions of people there who are born, live and die just like you do here.
Tüm bildiğim sayılamayacak kadar milyarlarca kişi buradakiler gibi doğup, yaşayıp ve öleceklerine inanıyorlar.
Now that you do know... there is another side to life... now tell me... are you really having more fun these days?
Şimdi bilmen gereken... Hayatın diğer bir yanı... şimdi anlat bana... bu günlerde gerçekten daha çok mu eğleniyorsun?
I suppose I could tell you I just saw fresh paw prints out there which make me think they're already thinking about feasting in here, but I don't want to answer you because when you question me, you are saying to me that I don't know what I'm doing.
Sanırım söyleyebilirim ki dışarda taze pençe izleri gördüm bu da bana burada ziyafet düşündüklerini söylüyor, ama sana yanıt vermek te istemiyorum çünkü beni sorguladığında, bana ne yaptığımı bilmediğimi söylemiş oluyorsun.
Wow, you rock stars are really sensitive, huh? You know, there's a life on the road? - Don't do that, man, okay?
- Boş ver gitsin.
But there are things going on out there that you know nothing about... threats to the human race that no one ever hears about because we stop them.
Ama varlığından bile haberdar olmadığınız oyunlar oynanıyor... İnsanlığa yönelik, durduğumuz için hiç kimsenin bilmediği tehditler var.
You know, Gary, there's lots of people in this world that think that being blind is the same as being stupid. Are you like that?
- Gary, birçok insan kör olmanın, aptal olmakla aynı şey olduğunu düşünür.
You know, Gary, there are so many people in this world that would be thrilled to have an opportunity like yours.
- Mesela kim?
Uh, you know, it's just that there are so many...
Çok özür dilerim Roz.
You know, Al, there are so many things that I could point out right now.
Biliyor musun Al, hemen şuracıkta pek çok şeye dikkat çekebilirim.
Look, Scully, I know it's not your inclination, but did you ever look up into the night sky..... and feel certain that not only was something up there,..... but it was looking down on you at that exact same moment,... .. and was just as curious about you as you are about it?
Bak, Scully, senin umurunda olmadığını biliyorum ama geceleri göğe baktığında orada var olan şeyin de aynı merakla yukarıdan sana bakmakta olduğunu hiç düşünmüş müydün?
There are those times when you know without a doubt that there is God.
Tanrı'nın varlığından kesin olarak emin olduğunuz anlar vardır
I know you have accepted a post at Beardsley College,..... and I know that there, academics are first, last and always.
Beardsley College'inde daha önceden görev yaptığınızı biliyorum ve orada eğitimin her şeyden önce geldiğini biliyorum.
You know there are doctors that come to your house?
- Yok bir şey. Doktorların evlere geldiklerini biliyor musun?
You know, there are some mysteries that-that will never be solved.
Bilirsin, asla çözümlenemeyecek bazı gizemler vardır.
Because if you knew me, Peg you'd know that there are certain things I do not do.
Çünkü tanısaydın belli başlı bazı şeyleri yapmadığımı bilirdin.
I might as well let you know, mr. Kane... that I intend to terrorize D.C.... until there are soldiers on the street corners.
Ayrıca şundan da emin olun, Bay Kane sokak başlarında askerler durana kadar D.C.'de terör estirmeye niyetliyim!
That you should know my heart,..... look into it,..... finding there the memory and experience that belong to you,..... that are you,..... is a comfort to me now as I feel the tethers loose and the prospects darken..... for the continuance of a journey that began not so long ago,..... and which began again with a faith shaken and strengthened by your convictions.
Bilmelisin ki, çok da uzun olmayan bir süre önce başlayan, ve inançlarınla güçlenen bu yolculuğun, devam etmesi için, tüm çarelerim tükenirken ve ve tüm umutlarım kararırken kalbimin derinliklerinde sana ait olan, hatıralarım ve deneyimlerim bana huzur veriyor.
Then depending on where you are and how you feel... I won't know that till I get there and I'll figure it out then.
Sonrası nerede olduğuna ve nasıl hissettiğine bağlı... Oraya gidene kadar bilemem ve sonra bir çaresine bakarım.
Oh, Bobby, you are not so subnormal that you don't know there are certain special hospitals where people like you can go when you're too ill to be managed at home.
Bak, Bobby,... Sen bile evde bakılamayacak kadar hasta olan senin gibi hastaların gönderildiği özel hastaneleri bilmeyecek kadar anormal değilsin.
Yeah, but she saw something, you know... and I think there are things in this world that are mysterious and unexplainable.
Yine de bir şey görmüş olmalı bence bu dünyada gizemli pek çok şey oluyor.
I just don't want a big wedding- - hundreds of people we don't know... that are just there for the free drinks... and all-you-can-eat buffet.
Sadece bedava içki ve açık büfe yemek için gelen, tanımadığımız yüzlerce insanın olduğu büyük bir düğün istemiyorum.
But don't you think that in certain situations there are things that people just don't wanna know?
Ama belli durumlarda söylenmemesi gereken şeylerin olması?
The only thing that I was trying to say is there are certain things that I'm going to miss... as your friend but that's natural you know?
Söylemeye çalıştığım tek şey bazı kesin şeyler var kaçıracağım... senin arkadaşın olarak ama bu doğal?
You know, there are couples that actually sit in bed and read.
Yatağın içine girip kitap okuyan çiftler var.
And I know there are some of you ne'er-do-wells out there... that might be planning some sort of... quote unquote, social statement-type protest.
Ve bende biliyorum ki içinizden biri yada birileri... bir çeşit sosyal ifade tipi... pretesto yapmayı planlıyor,
My point is that there are a lot of things you don't know about me.
Benim hakkımda bilmediğin pek çok şey var.
You know there is no way on earth that you are going to leave here without taking me with you.
Biliyorsun, bu gece beni de almadan buradan hayatta ayrılamazsın.
Well, yeah, but I'm sure, you know, that there are... lots of guys who wouldn't mind going out with a difficult woman.
Evet, ama eminim ki, zor hatunlarla çıkmak isteyen pek çok erkek vardır. Bilirsin ya.
You know there are people in this world... that don't have to put up with all this shit?
Dünyada bu boktan işlerle uğraşmayan... insanlar da var?