You know what you're doing translate Turkish
3,617 parallel translation
Madeline, you know what you're doing for Charlie?
Charlie için ne yapacağını biliyor musun Madeline?
I don't know what you think you're doing, Mr. Burke, but you just made a very serious mistake, which you'll pay for, I promise you.
Ne yapmak istediğini bilmiyorum Bay Burke. Fakat az önce çok büyük bir hata yaptınız. Bunun hesabını vereceksiniz.
I hate needles anyway, so... uh, do you know what you're doing?
İğnelerden nefret ederim zaten. - Sen ne yaptığını biliyor musun?
You don't know what the fuck you're doing.
Ne yaptığını bilmiyorsun sen.
Sure you know what you're doing?
Ne yaptığını bildiğinden emin misin?
I know what you're doing.
Ne yapmaya çalıştığını biliyorum.
I know what you're doing.
- Ne yapmaya çalıştığını biliyorum.
- I know what you're doing.
- Ne yapmaya çalıştığınızı biliyorum.
Guys, I know what you're doing.
Çocuklar, ne yaptığınızı biliyorum.
Do you know what we're doing on Sunday?
Pazar günü n'apıyoruz biliyor musun?
- I hope you know what you're doing.
- Umarım ne yaptığını biliyorsundur. Ben de.
You sure you know what you're doing?
Ne yaptığını bildiğine emin misin?
I know what you're doing.
- Ne yaptığını biliyorum!
D'you know what you're doing?
Bunları yapacağını biliyor muydun?
Are you sure you know what you're doing right now?
Ne yaptığını bildiğine emin misin?
You know, that's what we're all doing with bikes, is we're experiencing something.
Bilirsiniz, aslında motorlarla yaptığımız şey bir şeyleri tecrübe etmektir.
I skipped lunch, so I got buzzed pretty quick but... I wasn't so drunk I didn't know what I was doing, if that's why you're asking.
Öğle yemeğini atlamıştım, o yüzden çok çabuk sarhoş oldum ama sorduğunuz buysa, ne yaptığımı bilmeyecek kadar sarhoş değildim.
Because you don't know what you're doing.
Çünkü ne yaptığının farkında değilsin.
And find out what the hell Cameron has on Nick Howell that had him turn on Ava in the first place because if you think all it was was that tape, then you don't know what the hell you're doing.
Bir de Cameron'ın elinde Nick Howell için onu ilk başta döndürecek ne olduğunu bul. Çünkü sadece teyp olduğunu düşünüyorsan ne halt ettiğinden haberin yok demektir.
I mean, you don't know what you're doing! It's just a matter of straightening the cogs, that's...
Sadece dişlilerde sorun var, bu...
We know what you're doing.
Neler çevirdiğini biliyoruz.
Charlie doesn't know what you're doing there.
Charlie orada ne yaptığını bilmiyor.
I know what you're doing!
Ne yaptığını biliyorum.
You're just a scared wee girl, who doesn't know who she is or what she's doing.
Sen ufacıcık korkak, hiç kimsenin ne yaptığını bilmediği kim olduğunu bilmediği kızsın.
I need to know where you are and what you're doing and who you're with.
Nerede olduğunu, kiminle ne yaptığını bilmem gerek.
Hope you know what you're doing with that boy.
Umarım o çocuğa ne yaptığını biliyorsundur.
I know what you're doing.
Ne yapmaya çalıştığını biliyorum
Listen, I don't know what you're doing Saturday, But I am having an epic pool party in the hills.
Cumartesi bir işin var mı bilmiyorum ama Tepeler'de efsanevi bir parti düzenliyorum.
I don't know what you're doing with Durant, brother.
Durant'la ne yaptığını bilmiyorum, kardeşim.
You know, they get into this competition and if you're going to do it and do it right... What are you doing?
- Yarismaya katildiysan, oyunu dogru oynayacaksin.
I hope you know what you're doing.
Umarım ne yaptığını biliyorsundur.
You don't know what you're doing.
Ne yaptığınızı bilmiyorsunuz.
I JUST DON'T KNOW WHAT YOU'RE DOING.
Ne yaptığın belli değil.
I want to know what you're doing here.
Burada ne aradığını öğrenmek istiyorum.
I know what you're doing.
Ne yaptığını biliyorum.
I know what you're doing, you're not fooling anyone!
Ne yaptığını biliyorum, kimseyi kandıramazsın!
I don't know what it is you're doing, but here's what I do believe.
Ne yapmaya çalıştığınızı anlayamıyorum.
I know what you're doing.
Ne yaptığını biliyoum.
Oliver, what I would like to know is what you're doing at Laurel's office in the first place.
Oliver, benim asıl öğrenmek istediğim senin en başta Laurel'in ofisinde ne işin olduğu.
Emma, I get what you're doing, you know.
Emma, ne yaptığını biliyorum.
I know what you're doing. It's so sweet.
Yaptığının güzel olduğunu biliyorum.
I know what you think I did is terrible, but it's nothing compared to what you're doing right now.
Yaptıklarımın korkunç olduğunu düşündüğünüzü biliyorum ama şu anda sizin yaptığınız şeyle karşılaştırıldığında devede kulak kalır.
You know what they're doing?
Ne yaptıklarını biliyor musun?
Okay, so you don't know what we're doing.
Tamam, yani ne yapıyoruz bilmiyorsun.
I hope you know what you're doing, Skipper,
Umarım, ne yaptığını biliyorsundur, Kaptan.
You want to know what we're doing here?
Burada ne aradığımızı bilmek mi istiyorsun?
Look, I know we haven't always got on, but I really like what you're doing with SPAFF.
Bak, hiç anlaşamadığımızı biliyorum ama yaptığın ÖTDSDD işi çok hoşuma gitti.
I know it's not easy to see your mom this way, but you have no idea what a great thing it is you're doing for her.
Anneni bu şekilde görmek kolay değil biliyorum. Ama anneniz için ne kadar harika bir şey yapacağınızın farkında değilsiniz.
You don't know what you're doing!
Ne yaptığınızı bilmiyorsunuz!
When patients are lying on your table completely at your mercy, they need to know that when you make that first cut... you know what you're doing.
Hastalarınız tamamen sizin insafınıza kalmış bir şekilde masada yatarken ilk kesiğinizi yaptığınızda yaptığınız şeyin farkında olduğunuzu bilmek isterler.
I know you're doing what you gotta do.
Yapman gerekeni yaptığını biliyorum.