English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You like what you see

You like what you see translate Turkish

1,574 parallel translation
And do you like what you see?
Peki gördüğünüzden hoşlandınız mı?
Put them on. Let's see what you look like.
Giyin bakalım, üzerinizde nasıl duracak.
You know, haven't you always just wanted to, you know, like, just see what's inside one of them?
Birinin içini açıp bakmayı hep istemez miydin?
It's like when you're a kid and want something stupid... and then you see What was wrong was wrong.
Ayni ufak bir çocuktaki gibi, yanlış yapıp hatanı çok geç anladın.
I don't know what you see in this place when it's like this.
Bu haldeyken, bu yerde ne bulduğunuzu anlayamıyorum.
I don't need to know what you'd like to see.
Görmek istediğim bazı şeyler var. Neyi görmek istediğinizi bilmem gerekmiyor.
You see, I don't quite understand what I just saw... because I think I saw you two knuckledraggers... treating those men like they were cylons, which of course, couldn't be right because, if in fact, that was the case,
Biraz önce gördüklerimi tam olarak anlayamadım çünkü sanırım siz iki mağara adamını, onlara sanki birer Cylonmuş gibi davranırken gördüm.
You want to see what I look like?
Neye benzediğimi görmek mi istiyorsunuz?
Guy like Tolliver always believes he can see what you want not to show him.
Tolliver gibi adamlar ona göstermek istemediğin şeyleri görebileceklerini düşünürler.
What else I found puffy... he traveled with a dozen caged animals like you'd see in some zoo in the East.
Kibirli bulduğum bir özelliği daha vardı. Doğudaki sirkler misali, yanındaki kafeslerde hayvan taşırdı.
You wanna know what it looks like, go see the patient.
Nasıl göründüğünü bilmek istiyorsan, git hastayı gör.
It must pain you to see me like this, after what we've been to one another.
Beni böyle görmek sana acı veriyor olsa gerek eskiden birbirimize ne anlam ifade ettiğimizi düşünürsek.
Can you imagine what it must be like to see this place through their eyes for the first time?
Burayı ilk kez görmelerinin nasıl bir şey olduğunu hayal edebiliyor musun?
See, that's what I like about you.
Senin bu yönünü seviyorum işte.
See, I don't think that's technically true, because you're here for, what, like, one week out of six?
Bunun teknik olarak doğru olduğunu sanmıyorum, çünkü sen ne kadardır buradasın bir hafta falan mı ne?
I tell you what, I'd like to see Marlo with us in on that one.
Bakın ne diyeceğim : bu işte Marlo'yu yanımızda görmek isterim.
But, you know, if, we're trying to sort of come closer, you know, more like full partners... living together would give us a chance to see what that would be like.
Eğer niyetimiz yakınlaşmaksa, neye benzeyeceğini görmek için birlikte yaşamaktan iyisi var mı?
I don't see what future the world has, as long as people think like that, and people are going to go on thinking like that, as long as they're brought up from childhood, from the cradle, to think that there's something good about faith. To think that there's something good about believing because you've been told to believe, rather than believing because you've looked at the evidence.
İnsanlar böyle düşünmeye devam ettikçe dünya nasıl bir geleceğe sahip olacak bilemiyorum, insanlar böyle yetiştirilmeye devam ettikçe böyle düşünmeye devam edeceklerdir, çocukluktan, beşikten bu yana böyle yetiştirildikleri sürece,... din hakkında iyi bir şeyler olduğunu düşünecekler, inancın iyi olduğunu sanacaklar,
What, you mean, like, you can see'em?
Ne? Onları görebildiğini mi söylüyorsun?
Don't you see this is what it'll be like next year?
Bu seneye nasıl bir hal alacak göremiyor musun?
- Yeah, so what? - With everything they've been through I don't think they need to see you like this.
- Yaşadıkları onca üzücü olaydan sonra bir de seni böyle görmemeliler.
I'm excited. I'm gonna stick my tongue out to see if it touches it, but you gotta tell me what it looks like,'cause I'm too scared to keep my eyes open.
Çok heyecanlıyım, dilimi dışarı çıkarsam, ve dilime değecek mi görsek ama sen bana bunun neye benzediğini söylemesen, çünkü gözlerimi açık tutunca çok korkuyorum.
Then you'll see what it's like when you have no one to come home to.
Eve geldiğinde kimseyi bulamamak bakalım nasıl bir şeymiş.
When I think of what it must be like for a girl to walk in here.. Let's see how you like it.
Küçük bir kızın buraya girdiğinde neler hissettiği bakalım senin de hoşuna gidecek mi?
Last night, you told me I was gonna see what it was like to be with you.
Geçen gece, seninle birlikte olmanın nasıl olduğunu göreceğimi söylemiştin.
And you're gonna see what it's like to have to get up at midnight'cause they're crying for their mountain dew.
Dağ şebnemleri için ağladıklarında gecenin bir vakti uyanmanın ne demek olduğunu anlayacaksınız.
You guys want to see what she looked like?
Resmini görmek ister misiniz?
You might not like what you see.
Göreceğin şey hoşuna gitmeyebilir.
You took the sweater off one of them and you... you didn't get to see - what he looked like?
Siz onlardan birinin süveterini aldınız, ve onun nasıl biri olduğuna bakmadınız mı?
You'll see what it feels like to be as... as proud as I am.
Sen de benim kadar gururlanmak... nasıl bir şey anlayacaksın.
You're afraid they won't like what they see.
Hakkında öğrendiklerini sevmeyeceklerinden korkuyorsun.
You see, Gaius, this is what the absence of pain feels like.
Anlıyor musun, Gaius acının olmaması böyle bir şey.
But what will the kids learn if they see you like this?
Öğrencilerin senin bu işlere bulaştığını öğrenirse, ne yapar?
Do you know, I once had this bar of soap and it smelt so nice that I bit into it because I wanted to see what it tasted like.
Bir ara çok güzel kokan bir sabunumun tadını merak ettiğim için ısırmıştım.
Hey, you want to see what ten gs feels like?
10 bin nasıl hissettirir görmek ister misin?
- See, I know what you like.
Ne sevdiğini biliyorum.
All I see is you. All I can think about is what you're wearing, what you're thinking, what you're... What your face looks like when you come.
Tüm gördüğüm sensin bütün düşünebildiğim senin giydiklerin düşüncelerin, gelirken yüzünün nasıl göründüğü.
ALL RIGHT, LOOK, WHEN WE GET THERE, I'M GONNA GO INSIDE, GET A LOOK AT HIM, SEE WHAT'S WHAT, AND THEN YOU CAN CARVE HIM UP LIKE A TURKEY, ALL RIGHT?
Bak, oraya vardığımızda ben içeri gireceğim, adama şöyle bir bakıp ortamı kolaçan edeceğim sonra adamı hindi gibi doğrayabilirsin.
I wanted to see what you looked like and then I happened to meet your woman then happened to get drunk and so it happened!
Her neyse, nasıl biri olduğunu görmek istedim. Sonra karına vuruldum. Sarhoştum olan ondan sonra oldu.
They Don't Know What It's Like To Wake Up Every Morning, Roll Over And Not See That Person Next To You.
Her sabah uyanıp da yanında yatan kişiyi görmemenin ne olduğunu bilmiyorlar.
Now you'll see what Lukas is like after he's fucked you.
Şimdi onun seni becermesinden sonra gerçek Lukas'ın neye benzediğini göreceksin.
What does she see in a freak show like you anyway?
Şu kız arkadaşın senin gibi bir hilkat garibesinde ne buluyor hiç anlamıyorum.
Well, uh, i wanted to see what it was like... dying, you know?
Ölümün nasıl bir şey olduğunu görmek istedim. Diğerlerinde bunu göremedim.
See what you like.
Beğendiklerini seç.
It lets you see what the big dog looks like with the girl parts.
Büyük biraderin kız organlarıyla nasıl göründüğünü görebiliyorsunuz.
I want you to see what it's like.
Gör bakalım nasılmış.
I hope you like what you see.
Umarım göreceklerini beğenirsin.
that's because youcan't see what you look like.
Neye benzediğini göremediğin içindir.
I mean, just to go with you, to see what your real work is like.
Yani, sizinle gelip sizi iş üstünde izlemek güzel olurdu.
To see a big penis like that - what are you gonna do? She's a little girl.
O küçük bir kız.
You wanna see what the insideof a jail cell looks like?
Hapishanenin nasıl bir yer olduğunu görmek ister misiniz?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]