English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You really shouldn't be here

You really shouldn't be here translate Turkish

78 parallel translation
Terry, you really shouldn't be here.
Terry, gerçekten buraya gelmemelisin.
You really shouldn't be here, you know.
Sen gerçekten burada olmamalıydın, biliyorsun.
You really shouldn't be here because it might be viewed by some as unethical.
Burada olmaman gerekir çünkü bu durum bazılarınca etik görülmeyebilir.
You really shouldn't be up here.
Burada olmamalısın.
Now, you know and I know that you really shouldn't be here.
Şimdi, sizde biliyorsunuz bende biliyorum, burada olmamanız gerekli.
You know, you really shouldn't be here.
Biliyorsun, gerçekten burada olmamalısın.
You're not even Catholic, so you really shouldn't be here.
Maggie. Maggie. - Sen Katolik bile değilsin.
You really shouldn't be in here.
- Burada olmamanız gerekirdi.
You really shouldn't be here.
Gerçekten, buraya gelmemeliydin.
- You really shouldn't be here.
- Gerçekten burada olmamalısın.
- You really shouldn't be back here.
- Buraya girmemeniz gerekiyor.
You know, you really shouldn't be here.
Biliyorsunuz, burada olmamalısınız.
You really shouldn't be in here, sir.
Burada olmamanız gerekir bayım.
You really shouldn't be here, man.
- Buraya gelmemen gerekirdi dostum.
You really shouldn't be here.
Burada olmamalısınız.
But, I mean, if you really hate your mother that much... then you shouldn't be here, you shouldn't walk her down the aisle... and you shouldn't go to her wedding.
Annenden bu kadar nefret ediyorsan, burada olmamalısın. Onu mihraba yürütmemelisin. Düğününe gelmemelisin.
Look, you really shouldn't be here.
Bak, burada olmamalısın.
You know, um, a girl like you really shouldn't be alone out here.
Biliyor musun, senin gibi bir kız, tek başına buralarda olmamalı.
You really... You shouldn't be here.
Burada olmaman gerekir.
I mean, you shouldn't really be out here by yourself.
Burada tek başına olmamalısın.
But you really shouldn't be in here right now, all right?
- Tamam. Ama şu an burada olmamalısın tamam mı?
Well, if you're really over getting attacked by that psycho, then there's no reason you shouldn't be at school. Unless you'd rather hang out here, not feeling sorry for yourself.
Gerçekten de o psikopatın sana saldırması konusunu aştıysan... okulda olmaman için hiçbir neden yok... tabi orada öylece oturup kendin için üzülmeyi tercih etmeyeceksen.
You guys really shouldn't be in here you know.
- Sizin gerçekten burada olmamanız gerekiyordu.
Look, you really shouldn't be here.
Burada olmamanız gerekir.
You really shouldn't be here during restaurant hours. lt's not safe.
Restoranın çalışma saatlerinde burada olmamalısın. Güvenli değil.
Yes, of course, but you really shouldn't be here.
Evet, tabii ki, ama senin gerçekten burada olmaman lazım.
You really shouldn't be here.
Gerçekten burada olmamalısın.
I really shouldn't be here telling you this but if what happened to you happened to me, I'd want to know.
Bunu söylemek için buraya gelmek istemezdim ama sizin başınıza gelen şey benim başıma gelse ben bilmek isterdim.
Okay, now we have to do this very quickly, because you shouldn't really be in here.
Bunu çok çabuk halletmemiz lazım, burada olmaman lazım.
I really shouldn't be telling you this, but you look so pathetic sitting here all night.
Bunu sana söylememeliyim ama. Bütün gece burda otururken çok acınası görünüyorsun.
Senator... you really shouldn't be here, mrs.
Senatör... Gerçekten burada olmamalısınız Bayan Dubois.
You really shouldn't be here.
Gerçekten burada olmamalıydın.
And you really shouldn't be smoking in here.
Ayrıca burada sigara içmemelisin.
You know, you really shouldn't be out here alone.
Burada tek başına dolaşmamalısın.
You know, I shouldn't even really be sitting up here.
Burada oturması gereken kişi ben değilim.
You really shouldn't be here, Rhys. Oh, I shouldn't?
- Aslında burada olmamalıydın Rhys.
Now, you really shouldn't be here, you know.
Şimdi, burada olmamanız gerektiğini biliyorsunuz.
You really shouldn't be here right now.
Yani, öylece ortaya çıkar. Bak ne diyeceğim?
You two really shouldn't be over here very long.
Siz ikiniz burada fazla kalmamalısınız.
You know, you really shouldn't be here, Sean.
Burada olmaman gerekiyor, Sean.
You really shouldn't be here.
Gelmemeliydin.
Okay, you know what? You totally shouldn't be, because she is, like, way over you and I'm here and I'm doing this yoga pose which is really hard.
Biliyor musun, kesinlikle düşünmemelisin çünkü seni unutmuş gibi ve ben burada çok zor olan bir yoga pozisyonu yapıyorum.
Yeah, you know what? Maybe we shouldn't be playing with him because we're not really supposed to be up here in the first place.
Onunla oynamasak sanki daha iyi, ne de olsa burada olmamamız gerekiyor.
You really shouldn't be here.
Burada olmamalısın.
Paula Ann, you really shouldn't be down here.
- Oh, sağol.
You really-you shouldn't be here right now.
Senin burda - Şuan gerçekten burda olmaman lazım.
You really shouldn't be here.
Burada olmaman gerek.
Look, you really shouldn't be here.
Burada olmamalısın.
But, uh, you know, honestly, I really shouldn't be here right now.
Ama dürüst olmak gerekirse şu an burada olmamam gerekiyor.
But you- - you guys really shouldn't be here.
Ama sizlerin burada olmaması gerek.
You shouldn't really be in here.
Burada bile olmamalıydın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]