You shouldn't be in here translate Turkish
168 parallel translation
But, Jerry, you shouldn't be in here.
Jerry, burada olmaman gerekir.
I must emphasize that if you want supper parties, officers and delights... you shouldn't be here with me but in other occupation.
Yemek partileri, subaylarla gezip tozmak ve eğlence istiyorsanız yeriniz benim yanım değildir. Kendinize başka bir meslek seçersiniz.
You shouldn't be here in the dark like this, sir.
burada karanlıkta kalmışsınız, efendim.
You shouldn't all be in here.
Hepiniz burada durmayın.
Son, you shouldn't be in here, you know.
Evlat, senin burada olmaman lazım.
- Sir, you shouldn't be in here.
- Burada olmamalısınız.
If you hadn't done so, Marcus, we shouldn't b-be here in this absurd position!
Sen adam öldürmeseydin Marcus bizler bu saçmasapan durumda olmazdık!
Now, you might say she shouldn't be here in the first place, but she lodged a complaint, so what can I do about it?
Bizim ülkemizde olmamalıydı aslında ama şikâyetçi olmuş işte. Ben ne yapabilirim?
You're the one who shouldn't be in here!
Burada kalmaması gereken sensin!
You shouldn't be in here, Andrew.
- Burada olmaman gerekir Andrew.
You shouldn't be eating in here.
Burada yemek yememelisiniz.
You shouldn't even be in here.
Hele sizin buraya hiç gelmemeniz lazım.
- You shouldn't be in here.
- Buraya girmemelisiniz.
If you don't believe in what we're doing here you shouldn't be a part of it.
Burada yaptığımız şeye inanmıyorsan bu işe katılmasan daha iyi olacak.
You shouldn't even be wearing them here in 1955.
1955'te bile giymemen gerekir.
You shouldn't be in here.
Burada olmaman gerekirdi.
But I wanted him to know that even without his patronage... we'd still be the talk of the town here in Beijing. You shouldn't exert yourself like that.
Ama onun patronluğu olmadan da, hâlâ Pekin'de kasabanın konusu olduğumuzu bilmesini istedim.
- You shouldn't be in here, babycakes.
- Burada olmamalısınız bebek mamaları.
- You shouldn't be in here.
Burada olmamalısın.
- Thanks, Lydia. It says here to be safe you shouldn't have unprotected sex until after the follow-up in six months.
Diyor ki güvenlik için 6 ay boyunca korunmasız seks yapmamalıymışsın.
Peter, you shouldn't be in here.
Peter, burada olmamalısın.
You shouldn't be in here.
Burada olmaman gerek.
You really shouldn't be in here.
- Burada olmamanız gerekirdi.
- In fact, you shouldn't even be here at all.
- Grr! - Aslında burada bile olmamalısın.
You shouldn't be comin'in here.
Buraya gelmeyi bırakmalısın.
How come every time you come in here you gotta be askin'me questons that I shouldn't be answering?
Nasıl her zaman cevap vermemem gereken sorular buluyorsunuz?
Winton, you shouldn't be fighting with him out here in public.
Winton, burada milletin içinde onunla kavga etmemelisin.
You shouldn't be in a place like this, but I can't leave you here.
Böyle bir yerde olmamalısın ama seni burada da bırakamam.
You shouldn't be in here.
Burada olmamalısın.
You shouldn't be in here!
Burada olmamalısın.
You shouldn't be in here.
Burada olmamalıydın.
I mean, everybody else is on lunch break and you're stuck here fielding random questions from people who shouldn't even be asking them in the first place...
Demek herkes yemeğe çıkmış ve sen burada sıkışmışsın burada olmaması gereken kişilerden gelen sorularla çevrilmişsin...
- You shouldn't be in here. - Why not?
- Burada olmaman gerek
- You shouldn't be in here.
- Burada olmaman gerekir.
Governor Wallace, you and I shouldn't be sittin here, thinkin about 1965, we aught to be thinkin about 1995, when you and I will be long in our graves.
VALİ WALLACE SEN VE BEN BURDA OTURMAMALIYIZ 1965'I DÜŞÜNEREK BİZ 1995'İ DÜŞÜNMELİYİZ
You shouldn't be in here.
Burda olmamalısın.
You shouldn't be sitting out here in the cold like that.
Allah aşkına saat gecenin 2'si. Soğukta böyle oturmamalısın.
Someone like you shouldn't be stuck in a field here right now.
Senin gibi burada tarlada çakılıp kalmamalı.
You shouldn't be in here.
Burada olmamalısın
You really shouldn't be in here, sir.
Burada olmamanız gerekir bayım.
If I didn't ever see you before... and I don't think I did, then I don't think you should be here... in this hallucination... because in my experience, the mind, which is where hallucinations come from... shouldn't be able to make up anything that wasn't there to start with... that didn't enter it from experience from the real world.
Seni daha önce hiç görmediysem ki gördüğümü sanmıyorum, o zaman burada olmaman gerekirdi bence bu halüsinasyonun içinde... .. çünkü tecrübelerime bağlı olan, halüsinasyonların doğduğu akıl başta var olmayan bir şeyi uyduramamalıydı gerçek dünyadaki tecrübelerden kaynaklanmayan bir şeyi.
You shouldn't be out here alone. Get in here.
- Yalnız dolaşmamalısın.
You shouldn't be in here, Xath.
Buraya girmemelisin Xath.
You all ask me, you all ugly ass niggas shouldn't be in here fucking around... with all these guns and shit, you know what I'm talking about?
Bana sorarsanız sizin bu silahlarla falan burada olmamanız gerekir.
You shouldn't be here, in a place like this.
Böyle bir yerde kalamazsın. Birlikte buradan çıkalım.
Unless you're fully prepared to be in a situation oflife or death, you shouldn't be up here.
Bir ölüm kalım durumuna tam olarak hazır değilseniz buraya gelmemeniz gerekir.
You shouldn't be in here.
İçeri girmemeniz daha iyi olur.
You shouldn't be in here, son.
Burada olmamalısın evlat.
You shouldn't be in here.
Burada olmaman gerekiyor.
You shouldn't be out here in this rain.
Bu yağmurda dışarıda olmamalısın.
Shouldn't you have a warrant or something to be in here?
Buraya girmeniz için mahkeme izni falan gerekmiyor mu?