You tell me where she is translate Turkish
227 parallel translation
Why won't you tell me where she is?
Neden bana onun yerini söylemiyorsunuz?
All right. Now you tell me where she is.
Nerede olduğunu sen söyle.
Would you tell me where she is, please?
Nerede olduğunu söyler misiniz lütfen?
If you assure me that she's safe and well, why can't you tell me where she is?
Madem güvende ve iyi, neden bana nerede olduğunu söylemiyorsunuz?
Could you tell me where she is?
Bana nerede olduğunu söyleyebilir misiniz?
You tell me where she is, and I'll take care of her.
Nerede olduğunu bana söyle, ben onunla ilgileneceğim.
You tell me where she is right now!
Nerede olduğunu şimdi söyleyeceksin!
No. First you tell me where she is.
Hayır, önce karımın nerede olduğunu söyle...
No! You tell me where she is!
Onun nerede olduğunu söyleyin!
You tell me where she is!
Onun nerede olduğunu söyleyin!
I'll tell her I like you If you tell me where she is.
Nerede olduğunu söylersen ona seni sevdiğimi söylerim.
So if you were stupid enough to leave a good woman behind why don't you tell me where she is so I can go get her for myself?
Şimdi sen iyi bir kadını arkada bırakacak kadar aptalsan.. .. neden bana yerini söylemiyorsun, onu kendime alabilirim bende
We are going to do this over and over until you tell me where she is or until I can't bring you back.
Bana nerede olduğunu söyleyene kadar bunu üst-üste yapacağız belki seni geri getiremem de.
You tell me where she is and then I'm taking her home.
Bana onun nerede olduğunu söyle ve ben onu evine götüreyim.
Well, pretty soon you won't be either unless you tell me where she is.
Yerini söylemezsen, çok yakında sen de olamayacaksın.
Mrs. Sycamore, will you please tell me where she is?
Lütfen nerede olduğunu söyler misiniz?
- Oh, well, I can't... I don't know how you know these things, but tell me, where is she?
- Sana... Bunları nereden bildiğini bilmiyorum ama söyle bana, nerede?
Pritchard, if you know where she is, you'd better tell me now!
Pritchard, nerede olduğunu biliyorsan, söylesen iyi- -
Give me 3.000 and I'll tell you where she is.
Bana 300.000 ver, sana onun nerede oduğunu söyleyeyim.
Now, if you know where she is, I beg you to tell me now before it's too late.
Eğer onun nerede olduğunu biliyorsanız, yalvarırım çok geç olmadan bana söyleyin.
You will tell me where she is!
- Onun nerde olduğunu söyleceksin bana!
Tell me where she is, or I'll choke you.
Nerede olduğunu söyle, yoksa seni boğarım!
Tell me where she is, or I kill you.
Bana nerde olduğunu söyle yoksa seni öldürürüm.
Tell me where she is or I'm going to kill you.
Onun nerede olduğu söyle, yoksa seni öldürürüm.
Tell me where she is, I will be grateful to you lifelong.
Nerde o kız Mehra bey ismi nedir? Bu iğliginizi ömür boyu unutmam.
You gotta tell me where she is.
Onun nerede olduğunu söyle.
Now, I need to know where she is and you need to tell me.
Şimdi onun nerede olduğunu söylemeni istiyorum.
Since wild horses couldn't get you to tell me where she is...
Madem sürüyü üstüne salmakla nerede olduğunu öğrenemedim...
Tell me where she is or you'll gonna have a mangled stump in place of that fairy face o'yours
Ya yerini söylersin ya da çocuksu yüzünde koca bir delik açıIır.
Tell me where she is, you fucking slimy piece of queerbait!
Kızın yerini söyle, siktimin sıska gey mıknatısı!
I want you to tell me where she is.
Bana O'nun nerede olduğunu söylemeni istiyorum.
You won't tell me where she is will you?
Nerde olduğunu söyleyecek misin?
- You gonna tell me where she is?
- Nerede olduğunu söyleyecek misin?
Now, you got thirty seconds to tell me where she is.
Şimdi, bana onun nerede olduğunu söylemen için otuz saniyen var.
You just tell me where she is... and never hear another word about her.
Sadece yerini söylemen yeter. Bir daha ondan haber almayacaksın.
You have to tell her where my body is so she can bury me.
Ona bedenimin nerde olduğunu söyle böylece beni gömebilir.
You're right. But could you please just tell me where she is?
Ama nerede olduğunu lütfen bana söyler misin?
But could you please just tell me where she is?
Lütfen?
If you know where she is, please tell me.
Nerede olduğunu biliyorsanız, lütfen söyleyin.
( whispers ) If you don't tell me where she is I'll kill you right here.
Eğer nerede olduğunu hemen söylemezsen seni hemen burada öldürürüm.
If you don't tell me where she is, your friend Jessica will be dead within the hour.
Eğer nerde olduğunu söylemezsen, arkadaşın Jessica 1 saat içinde ölecek.
And if you know where she is, for God's sake, tell me.
ve nerede olduğunu biliyorsanız, tanrı aşkına, bana söyleyin.
Now, you are going to tell me where she is.
Şimdi, sen bana onun nerede olduğunu söyleyeceksin.
But if you don't tell me everything you know about where the hell she is, I'm gonna become very violent with you.
Ama bana ne cehennemde olduklarına dair bildiklerini söylemezsen, sana karşı saldırgan olacağım.
Tell me where she is right now, you son of a bitch, or I swear to God I'll kill you where you sit. John...
Bana nerede olduğunu hemen söyle orospu çocuğu yoksa seni oturduğun yerde öldürürüm.
You gotta tell me where she is, where you sent her.
Bana onun nerede olduğunu söyle.
Tell me where she is and I'll make this painless for both of you, I promise.
Yerini söylersen ikiniz için de acısız olacak, söz veriyorum.
Maybe you could tell me where she is.
Belki onun yerini söylerdin.
So are you gonna just tell me where she is?
Bu yüzden bana onun nerede olduğunu söyler misin?
I'm giving you this consideration because when Sydney makes contact with you again, you're going to tell me exactly where she is.
Varsayıyorum çünkü Sydney seni aradığında bana onun nerede olduğunu söyleyeceksin.
Hey, look, you don't wanna tell me where she is, fine.
- Hokey maçına gitti.