You think you know me translate Turkish
3,044 parallel translation
So what, JSOC gave you the download on Christine, and now you think you know me?
Ne yani, JOSC sana Christine hakkında indirdiklerini verdi diye beni tanıdığını filan mı düşünüyorsun?
You know, I didn't think I was nervous, yet I find myself flooded with relief. Me, too.
Gerilmediğimi sanıyordum ama hala kendimi içecekle rahatlatıyorum.
What do you think is going on? I don't know, I'm just trying to give you an opportunity to lie to me, Joe, just trying to be polite.
- Bilmiyorum, sadece bana yalan söyleyebilme fırsatı tanıdım kibar olmak adına.
Sarah, I know that you think you're in love with me right now, but I promise you, you're going to find someone better.
Sarah, şimdilik bana aşık olduğunu düşündüğünü biliyorum. Ama sana söz veriyorum, benden çok daha iyisini bulacaksın.
No, Governor makes me think of Steve's dad, you know, just what he must have gone through.
- Hayır, vali. ... bana Steve'in babasını hatırlatıyor. Öylece öldü.
Yeah, you always think you're being so discreet, but trust me, people know.
Kendini ağzı sıkı biri sanırsın fakat inan bana, karşındakiler anlar.
"Hello, you don't know me," and they go, "o we think we do."
"Merhaba, beni tanımıyorsunuz ama..." diyor, oradakiler "Sanırım tanıyoruz." diyorlar.
You know, when you go into a camp with 800 dying children, some of whom are actually dropping down and dying in front of me, they think you're coming with some form of salvation.
Kampa ölmek üzere olan 800 çocukla girdiğinizde bazıları gerçekten düşüyor ve önümde ölüyordu sanki onları kurtarmaya gelmişsiniz gibi düşünüyorlardı.
I guess when I dreamt about the man that I loved proposing to me, I think I might have thought I would feel something that I'd never felt before, but you know, it's just the house and I-I don't know...
Yani hep hayalini kurduğumda aşık olduğum adam bana evlenme teklif ettiği zaman daha önce hiç hissetmediğim şeyleri hissedeceğimi düşünürdüm, bilirsin.
Not directly. I know he thought she was a threat, but... And you don't think you should've told me that?
Biliyorum ki onun bir tehdit olduğunu düşündü, fakat... ve sen bunu bana söylemeyi düşünmüyordun?
Let me know what you think.
- Yemek hakkındaki düşüncelerinizi söyleyin.
How much fear and victims do you think pirates cause in the world? Don't tell me you don't know.
Korsanların tüm dünyaya ne tür bir korku saldıklarını ne canlar aldıklarını bilmiyor musunuz sanki?
You know, from now on maybe you shouldn't think of me at all.
Şu dakikadan sonra belki de beni artık hiç düşünmemelisin.
You know, from now on, maybe you shouldn't think of me at all.
Şu dakikadan sonra belki de beni artık hiç düşünmemelisin.
What makes you think that someone like me would know?
Bilmiyorum! Hem benim gibi biri nereden bilsin ki bunları?
I know you think that job wasn't right for me anyway.
O işin bana uygun olmadığını düşündüğünü biliyorum.
You know, call me crazy, but me and that guy aren't that different if you think about it.
Bana kafayı yemişsin de, ama bu olay hakkında düşünürsen, benimle o farklı değiliz.
I think you know that about me, too.
Beni bu kadar olsun tanımışsınızdır.
Whoever it is you think I am, whatever it is you think you know about me, you have no idea what I'm capable of or how far I will go.
Benim her kim olduğumu sanıyorsan benim hakkımda her ne bildiğini sanıyorsan neler yapabileceğime ya da ne kadar ileriye gidebileceğime dair en ufak bir fikrin bile yok.
I know what you must think of me.
Benim hakkımda ne düşündüğünü biliyorum.
I know what you and Dudley think of me.
Sen ve Dudley'nin benim hakkımda ne düşündüğünüzü biliyorum.
I think I know how you can prove it to me.
Sanırım ispatlamanın bir yolunu buldum.
Things up there must be worse than they look for you to be calling me or... I don't know what to think.
Beni aradığına göre dışarıda işler göründüğünden daha da kötüye gidiyor olmalı.
you think you want to know, but trust me, you don't really want to know.
Bilmek istediğini sanarsın ama güven bana Gerçekten bilmek istemezsin.
Well, it's a testament to how little you know me if you think this is something I would enjoy.
Böyle bir şeyden keyif alacağımı düşünmen beni ne kadar az tanıdığını gösteriyor.
But then when I rely stop to think about that, I have no idea what that means to me, to be a wife. You know?
Ama gerçekten şöyle bir düşününce, benim için hiçbir anlam ifade etmediğini gördüm bir eş olmanın, anlatabiliyor muyum?
I know you can't conceive of me actually helping a member of my own family, and you're gonna continue to punish me for the derelicts of my paternal duties till I'm 6 feet under, but I think you're being a little bit harsh.
Kendi ailemden birine yardım edeceğimi düşünemiyorsun, biliyorum. Ebeveyn görevlerimi ihmal ettiğim için beni ölene kadar cezalandırmaya devam ededeksin... - Ama çok acımasız davranıyorsun.
I don't know, but why do I think that you won't hesitate to tell me?
Bilmiyorum ama neden bana söylemekten hiç çekinmeyeceğini düşünüyorum acaba?
Mandy, I know you think I must relish this moment, but it gives me no pleasure wasting my time to prove you wasted yours.
Mandy, bu andan keyif almak zorunda olduğumu düşündüğünü biliyorum,... ama zamanını boşa harcadığını ispatlamakla zamanımı boşa harcamak bana keyif vermiyor.
You think you know me?
Beni tanıdığını mı sanıyorsun?
You think I don't know what they say about me?
Benim hakkımda ne söylediklerini bilmiyor muyum sanıyorsunuz?
He's half-chow, they told me the other half is pug, but you know what I really think the other half is?
Yarı çin köpeğiymiş, diğer yarısı da buldok dediler ama bence aslında diğer yarısı neydi, biliyor musun? İnsan.
I'm just saying, if I didn't know any better, I'd think you were trying to lure me into bed even though
Eğer bilmeseydim beni yatağa atmak için ayartmaya çalışıyorsun derdim.
You don't know as much about me as you think.
Benim hakkımda düşündüğün kadar şey bilmiyorsun.
- You know, I'm starting to think nobody wants to be with me.
- Biliyor musunuz kimsenin beni istemediğini düşünmeye başladım.
You know, I think you like me more than you let on.
Biliyor musun, sanırım beni gösterdiğinden daha çok seviyorsun. Hayır mı?
I don't know, maybe go to Naomi's party, grab some coffee. You think a latte is going to keep me happy?
Sence bir latte beni mutlu eder mi?
I think your room is a bit further down the hall. I think you should tell me what you know.
Senin odan koridorun sonunda.
I know you're an intelligent person, and sometimes I just... I just get mixed up, you know, And I think that you're like me.
Zeki bir insan olduğunu biliyorum ve bazen kafam karışıyor ve benim gibi olduğunu düşünüyorum.
If you'll allow me, I think I know what it is.
Eğer izin verirseniz, sanırım ne olduğunu biliyorum.
I know you think I'm dumb, and you can hit on Cece and make fun of me all day long, but I'm not going anywhere, all right?
Aptal olduğumu düşünüyorsun Cece'ye asılmana ve benimle dalga geçmene bir şey demiyorum ama bir yere gideceğim yok.
He blames me for a lot of things, and I don't know how you're gonna take this, but I think he may have had something to do with my mother's death.
Bir sürü şey için beni suçluyor ve bunu nasıl karşılarsın bilmiyorum ama bence annemin ölümüyle onun bir ilgisi olabilir.
Yeah, well, you know, I think he's maybe trying to protect me a little too much.
Bence beni biraz fazla korumaya çalışıyor.
I... I just think you wanting to see him, it just, um... it surprised me, you know?
Onu görmek istemen beni biraz şaşırttı, biliyor musun?
You only think you know everything about me.
Hakkımdaki her şeyi bildiğini san sen.
I think you must know how hard it was for me to come here, to turn to you, of all people.
- Benim için buraya gelmenin o kadar insan arasında senden medet ummanın ne kadar zor olduğunu anlıyorsundur.
Um, I-I think you already know about me and Ryan.
Aa, zaten Ryan ve beni bildiğini düşünüyorum.
And I know you have this guy who calls you from college, but he's not here now, and I am, and I like you, and I think you should go out with me.
Üniversiteden sevgilin aradı biliyorum ama şimdi burada değil ve ben senden hoşlanıyorum ve sanırım benimle çıkmalısın.
You know, after Angela's mother died, I think it took me a year to smile again.
- Angela'nın annesi öldükten sonra tekrar gülebilmek bir yılımı almıştı.
Yes, I... Yes, I know with everything that's going on, you would think they need me, but they don't.
Zor günler geçiriyoruz ama bana ihtiyaçları yok.
You think I don't know that? You said you were gonna help me.
- Yardım edeceğim demiştin.