You two know each other translate Turkish
765 parallel translation
You two know each other? - How do you do?
Sizler tanışmış mıydınız?
You two know each other, of course. Of course.
- Elbette birbirinizi tanıyorsunuz.
- I think you two know each other.
- Sanırım birbirinizi tanıyorsunuz.
You two know each other.
İkiniz tanışıyordunuz.
- You two know each other?
- Birbirinizi tanıyor musunuz?
You two know each other?
Siz tanışıyor musunuz?
- Oh, you two know each other?
- Siz ikiniz birbirinizi tanıyor musunuz?
You two know each other, don't you?
Siz ikiniz tanışıyorsunuz, değil mi?
- You two know each other, don't you?
- İkiniz tanışmıştınız, değil mi?
I dare say, you two know each other.
Sanırım, siz ikiniz birbirinizi tanıyorsunuz.
You two know each other? Uh-huh.
Siz birbirinizi tanıyor musunuz?
- You two know each other long?
- Uzun zamandır mı tanışıyorsunuz?
Don't you two know each other?
Siz ikiniz birbirinizi tanıyor muydunuz?
You two know each other.
Siz tanışıyorsunuz.
Do you two know each other?
Tanışıyor musunuz?
- You two know each other.
- Birbirinizi tanıyorsunuz.
So you two know each other from Edo?
Omatsu, ikiniz Edo'da mı tanıştınız?
- You two know each other?
- Tanışıyor musunuz?
Oh, you two know each other, don't you?
Ooo, siz birbirinizle tanışıyorsunuz değil mi?
Er, you two know each other?
Eee, siz daha önceden tanışıyor musunuz?
You two know each other?
Birbirinizi tanıyor musunuz?
So, how long did you two know each other before you got married?
Siz ikiniz evlenmeden ne kadar önce tanışmıştınız?
How do you two know each other?
Siz ikiniz nereden tanışıyorsunuz?
You two know each other?
İkiniz tanışıyor musunuz?
- You two know each other?
Tanışıyor musunuz?
- How do you two know each other?
Siz nereden tanışıyorsunuz? - Biz...
So you two know each other, huh?
Demek birbirinizi tanıyorsunuz, öyle mi?
Well, how do you two know each other?
- Siz ikiniz nereden tanışıyorsunuz?
You two know each other?
Siz tanışıyor muydunuz?
You two know each other?
Siz İkiniz Daha Önce Tanışıyormuydunuz?
- You two know each other.
- Siz birbirinizi tanıyorsunuz.
Go on, you two know each other.
Devam et, birbirinizi tanıyorsunuz.
Do you two know each other?
Siz birbirinizi tanıyor musunuz?
I believe you two know each other.
Sanırım birbirinize tanıyorsunuz.
- Do you two know each other?
- Birbirinizi tanıyor musunuz?
- Oh, you two know each other?
- Siz ikiniz tanışıyor musunuz?
I didn't know that you two were fond of each other.
Birbirinizi beğendiğinizi bilmiyordum.
What a fool I've been, expecting trouble for days... when anybody with half a mind would know you two love each other.
Ne kadar da aptalmışım! Kim olsa birbirinizi... çok sevdiğinizi görebilirken, günlerce kötü bir şeyler olmasını bekledim!
You two don't seem to know each other.
- Birbirinizi tanımıyor gibisiniz.
I didn't know you two knew each other.
Tanıştığınızı bilmiyordum.
Here you are. Did you two get to know each other?
Buyurun.Şimdi birbirlerinizi daha iyi tanıdınız mı?
I'm sure you all know the story of the two Englishmen cast away on a desert island who never spoke to each other, because they hadn't been introduced.
Eminim hepiniz öyküyü biliyorsunuz iki İngiliz ıssız bir adaya brakılmışlar tanıştırılmadıkları için, birbirleriyle hiç konuşmamışlar.
Yeah, speaking of crowds... you know, you two kids really belong to each other.
Kalabalıktan söz açılmışken siz gerçekten birbirinize aitsiniz.
So, whew, you know, you think of what, think of what two groups are doing even to each other, you know?
Artık bu iki grubun neler yaptığını siz düşünün. Özellikle de birbirlerine.
There's two styles of graffiti that are trying to, you know, co-exist with each other.
Graffiti yapmayı deniyor isen iki stil vardır, bilirsin, her biri ile bir arada.
I believe you two already know each other.
İnanıyorum ki, siz ikiniz birbirinizi zaten tanıyorsunuz.
I broke it up because, whether you two know it or not, you need each other.
Onu parçaladım çünkü, ikiniz onu bilseniz de bilmeseniz de, birbirinize ihtiyacınız var.
Yeah, we bumped into each other a couple of times... before, uh, Dick here became big-time. You two know each other?
- Siz tanışıyor musunuz?
Do you know what the odds are against two strangers seeing each other twice in a city of eight million human beings?
2 yabancının 8 milyonluk bir şehirde... 2. kez karşılaşmasının ihtimalinin kaç olduğunu biliyor musun?
Well, that's fine Two months we know each other, you're already so bored you fall asleep before I get here
İşte bu çok güzel... biribirimizi tanıyalı daha iki ay oldu ve sen şimdiden sıkıldın.
You two get to know all about each other, but, Lisa, make it quick.
İkiniz birbirinizi tanımaya başlayın, ama Lisa, biraz hızlı olsun.