You want to hear it translate Turkish
1,142 parallel translation
Do you want to hear it?
- Onu duymak ister misin?
Fine, you want to hear it?
Tamam, anlatmamı mı istiyorsun?
Do you want to hear it?
Felsefemi duymak ister misin?
Do you want to hear it?
Duymak ister misiniz?
Do you want to hear it?
Duymak ister misin?
Do you want to hear it?
Dinlemek ister misiniz?
I got a theory if you want to hear it.
Eğer duymak isterseniz bir fikrim var.
Do you want to hear it?
Dinlemek istiyor musun?
What, you want to hear it?
Ne, dinlemek mi istiyorsun?
You want to hear it?
Dinlemek ister misin?
Listen to me, whether you want to hear it or notyou weren't even born when this happened
Dinle beni, duymak istesen de istemesen de. Bu olduğunda sen daha doğmamıştın bile.
I think I know what's going on here, and I just want to hear it from you.
Galiba burada ne olup bittiğini anladım ama bir de senden duymak istedim.
She is doing the best she can to get us home, and if you don't like the way she's doing it, I really don't want to hear about it.
Bizi eve götürebilmek için, elinden gelenin en iyisini yapıyor, ve yöntemleri hoşuna gitmiyorsa, bunu senden bir daha duymak istemiyorum.
You guys want to hear it?
Dinlemek ister misiniz?
I want to hear you say it too Say it, say you want a baby too
Senden duymak istiyorum. Bana çocuk istediğini söyle.
I want to hear you say it.
Söylemeni istiyorum.
I know you don't want to hear it... ... but that's my child inside you.
Ne dersen de karnindaki cocuk benim.
Klamm doesn't want to hear about me any more. It's not your fault, dear. You've nothing to do with it.
Pepi içki salonunu hemen bırakmak istemedi.
I want to hear you say it.
Jimmy... Birlikte çalıştığımız için iyi bir fikir olacağını sanmıyorum.
I want to hear it from you.
- Senden duymak istiyorum.
Yes, but I want to hear it from you, starting... with when you grabbed the wheel.
Evet ama ben senden duymak istedim. Direksiyona geçtiğin andan başlayarak.
You know, I don't want to hear it.
Bak, bir yararı yok tamam mı?
You don't want to hear it.
Bunu duymak istemezsin.
Don't you even want to hear what it is?
Konunun ne olduğunu bilmek istemiyor musun?
Dowling had it three hands ago, and two hands ago I got the black Maria, so I don't want to hear you bitchin', okay?
Dowling üç el önce kazanmak üzereydi ve o elde sinek asını korumuştum. Bu yüzden hiç zırlamanı istemiyorum.
Okay, if you don't want to hear it.
Tamam, eğer duymak istemiyorsan söylemem.
- I want to hear you say it. - Lena...
Lena...
It won't take more than a half-hour, but I want the judge to hear from you. Let him ask questions if he wants. - Fine.
Yarım saatten daha fazla sürmeyecek, ama yargıcın senden dinlemesini istiyorum.
- I just want to hear it the way you saw it.
Sadece senin ne gördüğünü dinlemek istiyorum.
When you tell the police how this happened, I want you to tell it like this, hear?
Olanları polise anlattığında böyle anlatmanı istiyorum, duydun mu?
You want people to hear it, don't you?
İnsanların duymasını istersin, değil mi?
Now, you'll hear later from Nick about how he does it, but I just want to drive home to you guys that if you could all think about Nick and perhaps come up with ideas to follow his footsteps, Barings will become one of the most successful operations in the derivatives business.
Neler yaptığını Nick'ten de duyacaksınız tabii ki, benim belirtmeye çalıştığımı şey şu... eğer Nick hakkında biraz düşünürseniz... veya onun adımlarından gidecek fikirler üretirseniz, o zaman Barings bu sektördeki en güçlü kurum olacaktır.
I guess you want to hear... ... about how it feels to be in here.
Sanırım burada olmanın nasıl birşey olduğunu duymak istiyorsun.
I want to hear you say it happened!
Ve olduğunu senin ağzından duymak istiyorum!
I want to hear you say it.
- Söylediğini duymak istiyorum. - Pekala.
And I don't want you to hear it from them.
Onlardan duymanı istemem.
I didn't want you to hear it and then freak out.
Sonradan duyup korkmanı, kriz geçirmeni, istemedim.
- I don't want to hear it. Get here on time and commit to this class or I don't want you in here.
Buraya vaktinde gel ve kendini ada, aksi takdirde seni istemiyorum.
You want to hear it? Yeah.
Olur.
I want you to hear it.
Duymanı istiyorum.
You still want to hear it?
Yine de duymak istiyor musun?
Well, maybe you didn't want to hear it.
Belki de duymak istemedin.
- I didn't want you to hear it that way.
- Bu şekilde öğrenmeni istemezdim.
You probably don't want to hear this right now and I'm sure you don't want to hear it from me, but you have to talk to her.
Bunu muhtemelen şimdi duymak istemiyorsun. Ve eminim benden duymak istemiyorsun ama onunla konuşmalısın.
- Because, Andie, you didn't want to hear it.
Çünkü Andie, bunu duymak istemedin.
They want to hear it but they just think you're crazy.
Önce dinlemek istiyorlar ama sonra deli olduğunu düşünüyorlar.
I know what you're going to say and I don't want to hear it.
Ne söyleyeceğini biliyorum ve onu duymak istemiyorum.
That's what you want to hear, isn't it?
Duymak istediğin şey, korkuyor olduğum değil miydi?
Play it. Don't you want to hear what's next?
Sıradaki şarkıyı merak etmiyor musun?
Listen, I don't want to hear you can't find it.
Dinle, sakın bana bulamadığını söyleme.
What did you want to tell her even I would like to hear it.
Ona söylemek isteğini, bende duymak istiyorum.