You want to know something translate Turkish
1,154 parallel translation
You want to know something?
Bir şey bilmek ister misin?
You want to know something about her?
Onunla ilgili bir şey bilmek ister misin? - Birkaç yıl akıl hastanesinde yatmış. - Hayır, cidden istemem.
And do you want to know something?
Ve ayrıca biliyor musun?
If you want to know something, ask me.
Bir şey bilmek istiyorsanız, bana sorun.
Do you want to know something?
Bir şey bilmek ister misin?
I don't think nothing like that. So you want to know something about me, or not?
Benimle ilgili bir şeyler bilmek ister misin?
It was the hand job. You want to know something else?
Eline verdiğim içindi.
Do you want to know something about my past that nobody else knows?
Hiç kimsenin bilmediği geçmişimi öğrenmek ister misin?
You want to know something?
Bir şey söyleyeyim mi sana?
And you as well, if you want to know something.
Senin de bilmek istediğin şeyler varsa sor.
And you want to know something?
Ve sana bir şey söyleyeyim mi?
You want to know something ironic?
Komik birşey duymak ister misin?
I want you to know something.
Bir şey bilmeni istiyorum.
I want you to know something, Linus.
Bir şeyi bilmeni istiyorum, Linus.
We know something you don't want Marge to know.
Marge'ın bilmesini istemediğin bir şey biliyoruz.
Dad, I know we don't do a lot together... but helping you gain 61 pounds is something I want to be a part of.
Baba, biliyorum çok fazla birlikte olamadık ama 30 kilo daha almana yardım etmek istiyorum.
I want you to know something.
Bir şeyi bilmeni istiyorum.
And how many people do you know who would actually want to do something like this?
Bu işi yapmak isteyecek başka birini nereden bulacaksın?
Now, I saw some rough stuff on your priors, but nothing in the nature of a homicide. I know you don't want to be an accessory to something like that.
Geçmişte bazı zorluklar yaşadığınızı biliyorum ama adam öldürmezsiniz ve böyle bir şeye yardımcı olmak istemeyeceğinizi biliyorum.
You want to know something?
- Duarto.
Listen, you know... if you want to have lunch or something... we can talk about Louie and, you know, just kind of shoot the breeze.
Dinle, bilirsin... Eğer yemek falan yemek istersen... Loui hakkında konuşabiliriz ve bu ciddiyeti biraz azaltabiliriz.
Oh, well, if there's something wrong, you know, they might want me to leave it.
Bilmem ki. Belli mi olur?
I don't know whether I'd better not wait until then for something I want to say to you.
Söylemek... istediğim şey için o zamana kadar beklemeli miyim bilmiyorum.
There is something I want you to know.
Bilmeni istediğim bir şey var.
And I want you to know something, Mrs. Factor.
Bir şeyi de bilmenizi istiyorum, Bayan Factor.
There's something I didn't want to tell you at first, but when I heard what you asked Lorien... - You have a right to know. - To know what?
Başlarda sana söylemek istemiyordum ama Lorien'e sorduğun şeyi duyunca bilmeye hakkın olduğunu düşündüm.
There's something I want you to know.
Bilmeni istediğim bir şey var.
You know, Cinque, I realize this isn't something you necessarily want to think about, but has it occurred to you that I'm all you've got?
Cinque, bu konuyu düşünmek istemediğini biliyorum ama tek şansının ben olduğumu hiç fark ettin mi?
You know, when you buy a tape or something or an album you put it on, and the songs, the bands put them in some fucking order like they want you to listen to it in that order.
Bayılıyorum. Bilirsiniz, bir kaset veya bir albüm aldığınızda, şarkılar belirli bir sıraya konur, siz de o sırada dinlersiniz. Bundan nefret ediyorum.
You know... I want to tell you something.
Size bir şey söylemek istiyorum.
You want to make this into something that I don't know about?
Benim anlamayacağım bir şeye mi çevirmek istiyorsun bu olayı?
And see something that you don't want to be seeing. - You know?
Görmek istemediğin birşey görmek istemezsin.
There's something I want you to know something I've wanted to tell you for 200 years.
Bilmen gereken ve... 200 yıl boyunca sana söylemek istedim. bir şey var
There's something I know you're going to want to see for yourself.
Kendinizin görmek isteyeceğini bildiğim bir şey var.
If you got something better, I want to know.
Daha iyi bir düşüncen varsa, bilmek istiyorum.
You said I might learn something I didn't want to know.
Bana bilmek istemeyeceğim şeyler öğrenebileceğimi söylemiştin.
You know, a man who comes in, he automatically makes an assumption that she is either sitting there waiting to be propositioned and, you know, if she doesn't want it, then there must be something wrong with her
Bir adam gelir ve otomatikman bir yargıya varır. Kadın ya teklif edilmeyi bekliyordur ve kabul etmiyorsa da o zaman aklından zoru vardır Öyle ya aklı başında hangi kadın kendi başına oturmaktan hoşlanır?
There's something I want you to know
Bilmeni istediğim bir şey var.
Obviously you want me to say something in particular. I don't know what it is, but you want me to agree with you or say that you're right or something. But I wouldn't take it.
Açıkçası, sanki bana bir şeyler söylemeye çalışıyor gibisin, ne olduğunu bilmiyorum ama seninle aynı fikirde olmamı istiyorsun ya da senin haklı olduğunu söylememi, ama ne olduğunu anlayamadım.
Now, I know it's your job to protect that money, son. But before you try anything tricky, there's something I want you to see.
Görevinin o parayı korumak olduğunu biliyorum, ama bir numara yapmaya kalkışmadan önce, bir şeyi görmeni istiyorum.
John, the last thing you want is to be in love with someone you can't have. That is something I know.
John en son ihtiyacın olan şey elde edemeyeceğin birine âşık olmaktır.
I want you to know something :
Bir şeyi bilmeni istiyorum :
You know, I want to ask you something.
Biliyorsun ki, sana bir şey sormak istiyorum.
I just want to bring him something, you know?
Ona bir şeyler getirmek istiyorum.
But I want you to know, I want you to know something, this is sincere, I want you to know when it comes to believing in God
Ancak şunu bilmenizi isterim bir şeyi bilmenizi isterim bu samimi, bilmenizi isterim ki...
Look, you should know something. She doesn't want to go back to the ICU.
Şunu bilmenizi istiyorum ki, tekrar Yoğun Bakım'a girmek istemiyor.
I know that... but if something's going on that you want to talk about... I won't say anything if you don't want me to.
Biliyorum ama eğer konuşmak istediğin bir şey varsa sen istemediğin sürece kimseye bir şey söylemem.
So do you want to, you know, go get a cup of coffee or something?
Ne yapmak istersin kahve filan içmek ister misin?
I just want to know it meant something to you.
— Senin için ne demekti bilmek istiyorum.
Something very bad is gonna happen here today, and I want you to know that I'm not gonna let it happen.
Bugün burada kötü bir şey olacak ve bunun olmasına izin vermeyeceğimi bilmelisin.
You know, I can't believe this, but I actually want to ask you something.
Buna inanamıyorum, ama size bir şey sormak istiyorum.