You won't be disappointed translate Turkish
154 parallel translation
I hope you won't be disappointed.
Umarım hayal kırıklığına uğramazsınız.
I am disappointed in you and this won't be easy to forget.
Beni çok kırdın ve bunu uzun süre unutmayacağım.
I promise you won't be disappointed.
Seni hayal kırıklığına uğratmayacağıma söz veriyorum.
I don't know quite what you expected... but I hope that you won't be too disappointed.
Beklentilerinizi tam olarak bilmiyorum. Umarım büyük bir hayal kırıklığı yaşamazsınız.
I hope you won't be disappointed.
Umarım hayal kırıklığına uğramassın.
You won't be disappointed
Hayal kırıklığına uğratmam.
You won't be disappointed.
Hayal kırıklığına uğramayacaksınız.
You won't be disappointed, Charlie Brown.
Pişman olmayacaksın, Charlie Brown.
You won't be disappointed in the guest list.
Misafir listesi sizi hayal kırıklığına uğratmayacak.
I trust you won't be disappointed.
Hayal kırıklığına uğramayacağınıza eminim.
I'm sure you won't be disappointed and have to cancel that flight.
Eminim ki tatmin olacaksın ve bu görev iptal edilmeyecek.
A lot of people will be disappointed in you. It won't be the first time.
Pek çok insan senden hoşnutsuz olacak.
You won't be disappointed, I promise.
Hayal kırıklığına uğramayacaksınız, söz veriyorum.
You won't be disappointed.
Hayal kırıklığına uğramayacaksın.
Mom disappointed that you won't be sleeping with her anymore?
Annen bir daha onunla yatmayacağın için üzülüyor mu?
- You won't be disappointed.
- Sizi hayal kırıklığına uğratmayacağım.
- You won't be disappointed.
- Memnun kalacaksınız.
Don't count on it, you won't be disappointed.
Bence fazla umut bağlama, böylece hayal kırıklığı da yaşamazsın.
- You won't be disappointed.
- Hayal kırıklığına uğramayacaksın.
Always guess the cliche, and you won't be disappointed.
Her zaman klişeyi tahmin et, asla hayal kırıklığına uğramazsın.
- Yes, and you won't be disappointed.
- Evet. Çok beğeneceksin.
Well, keep bringing these and you won't be disappointed!
Bunlardan getirdikçe bayılmaya devam edeceksin.
If I could have five minutes of your time to show them to you you won't be disappointed.
Sizden sadece beş dakikanızı istiyorum. Pişman olmayacaksınız.
You won't be disappointed
Hayal kırıklığına uğramayacaksın.
You won't be disappointed.
Hüsrana uğramayacaksınız.
Have a look at it yourself. You won't be disappointed.
Oldukça Şaşıracaksın.
I promise you won't be disappointed.
Hayal kırıklığına uğratmıyacağıma söz veriyorum.
We evaluated your play last year. While this is strictly an academic offer we won't be disappointed if you choose to play.
Geçen yılki oyununu... değerlendirdik ve bu kesinlikle akademik bir teklif olmakla birlikte... oynayacak olursan seviniriz.
- You won't be disappointed.
- Pişman olmazsınız.
You won't be disappointed in our performance.
İcraatımızı görünce hayal kırıklığına uğramayacaksın, eminim.
You won't be disappointed in her.
Seni hayal kırıklığına uğratmayacak.
We're disappointed that we won't be seeing you.
Seni göremedigimiz için düş kırıklığına uğradık.
You won't be disappointed.
Pişman olmayacaksın.
You won't be disappointed.
Hayal kırıklığına uğramazsın.
You won't be disappointed.
pişman olmayacaksınız.
Bruno : YOU WON'T BE DISAPPOINTED, SHAD!
Pişman olmayacaksın, Shad.
You won't be disappointed.
Hayalkırıklığına uğramazsınız.
I hope you won't be disappointed.
Umarım hayal kırıklığına uğramazsın.
Don't worry, you won't be disappointed
Merak etme, hayal kırıklığına uğramayacaksın.
I don't do that... but you won't be disappointed.
Öyle yapmıyorum. Ama hayal kırıklığına uğramayacaksın.
You won't be disappointed, it's inspected regularly.
Hayal kırıklığına uğramayacaksınız, düzenli olarak denetlenir.
If you let her in, you won't be disappointed.
Onu kabul ederseniz pişman olmazsınız.
If I like what you write. We can meet. I promise you won't be disappointed.
Yazdıklarını beğenirsem buluşuruz ve söz veriyorum pişman olmazsın.
You'll soon see what you get, you won't be disappointed.
Yakında ne alacağınızı göreceksiniz, pişman olmayacaksınız.
I tell you my friend you won't be disappointed.
Arkadaşlarıma hayal kırıklığına uğramayacağını söyleyeceğim.
You won't be disappointed, I promise.
Pişman olmazsınız, söz veriyorum.
And you won't be disappointed in me.
Ve siz hayal kırıklığına uğramayacaksınız.
I promise you, you won't be disappointed.
Söz veriyorum, hayal kırıklığına uğramayacaksınız.
- You won't be disappointed!
- Hayal kırıklığına uğramayacaksınız!
At least that, so later on, if something happens, you won't be so disappointed with the music because, I mean, nothing is 100 % sure.
En azından, ilerde bir şey olursa, müzik yüzünden hayal kırıklığına uğramazsın. Bilirsin, hiçbir şey % 100 kesin değildir.
Okay, daddy. I promise you won't be disappointed.
Tamam baba.Söz veriyorum, sizi hayal kırıklığına uğratmayacağım.
you won't be alone 42
you won't get away with it 31
you won't believe it 101
you won't regret it 135
you won't get it 34
you won't understand 27
you won't see me again 20
you won't say anything 21
you won't die 48
you won't do it 38
you won't get away with it 31
you won't believe it 101
you won't regret it 135
you won't get it 34
you won't understand 27
you won't see me again 20
you won't say anything 21
you won't die 48
you won't do it 38