Your're translate Turkish
78,127 parallel translation
- Excuse me? - You're not gonna give me your real settlement offer right now?
Kafandaki asıl anlaşmayı şimdi bana teklif etmeyecek misin?
So, what, you're willing to put people's lives in danger than risk hurting your reputation?
Ne yani, ününü incitmeyi göze almaktansa insanların hayatını tehlikeye atmayı mı yeğliyorsun?
And if you're looking for my personal opinion, he has more integrity in his little finger than you have in your whole body.
Şahsi düşüncemi isterseniz de sizin dürüstlüğünüz onun bir parmağındaki etmez.
I stopped being your secretary, you started having panic attacks, and I'm not saying that's gonna happen again, but you just got a look on your face, and I wanna make sure you're okay with all of this.
Tekrar olacağından değil ama yüzünde garip bir ifade var. Bununla bir sorunun olmadığından emin olmak istiyorum.
Your honor, they're claiming that my client entered into a policy in bad faith.
Sayın yargıç müvekkilimin kötü niyetle sözleşme yaptığını iddia ediyorlar.
We're leaving it. You're required to present this to your client.
- Teklifi müvekkiline götürmekle yükümlüsün.
You're scared of watering down your place in it.
Kendi yerini kaybetmekten korkuyorsun.
Because in order to make someone name partner, you need my vote or Jessica's vote, and if you think she is going to ditch her oldest client to bring in someone she doesn't even know, you're out of your goddamn mind.
Çünkü birini isim ortağı yapmak için benim ya da Jessica'nın oyuna ihtiyacın var ve tanımadığı biri için en eski müvekkilini bırakacağını düşünüyorsan kafayı yemişsin.
I was on a plane. Yeah, well, I'm in your old office wondering why you even gave it to me if you're not gonna let me make simple personnel decisions.
- Peki, ben ise eski ofisinde oturup basit kişisel seçimler yapmama bile izin vermeyeceksen bu davayı neden bana verdiğini merak ediyorum.
Mike, if you let this asshole bully you, you're gonna be backing down for the rest of your life.
Mike, eğer bu şerefsizin sana zorbalık etmesine izin verirsen geri kalan hayatında hep geri adım atacaksın.
You're pissed I'm dumping your client for a better one.
Daha iyi bir müvekkil için seninkini bıraktığım için kızgınsın.
It means you want to live here and keep your name on my wall because you're not ready to let go of my firm.
- Burada yaşamak ve hem de ismin duvarımda olsun istiyorsun çünkü şirketimi bırakmaya hazır değilsin.
And you're scared of losing your friend.
Sen de arkadaşını kaybetmekten korkuyorsun.
- Keep your money, Mr. Ross. You're gonna need it.
- Paran sende kalsın, Bay Ross. ihtiyacın olacak.
Now, you're gonna have to put your stuff in a tube because that's the closest we're gonna get to...
Şimdi, malzemelerini bir tübe koyman gerekecek çünkü bu bizim en yakında alacağımız şey...
You never give anyone your playbook, no matter how much you're rooting for them to win.
Kazanmalarını ne kadar istersen iste kimseyle taktiklerini paylaşmazsın sen.
So, you're saying that you won most of the time, but it made you sad to beat your fellow students in this... college game?
Yani oyunların çoğunu kazandığını söylüyorsun. Ama arkadaşlarına karşı kazandığın için mutsuz mu hissediyordun, bu oyunda?
And right now, I finish my work... you get back from your work, we're both tired and cranky, and...
Şu anda ise işimi bitiriyorum, sen işten dönüyorsun, ikimiz de yorgun ve aksi oluyoruz.
So, re-tin your iron's tip, okay, every several applications.
Havyanızı her uygulamada yeniden kalaylayın.
So remember that next time you're dragging your asses around campus feeling sorry for yourself.
Bir daha kampüste kendinize acıyarak yürürken bunu hatırlayın.
But we're gonna find you and your family a new home.
Ama sana ve ailene yeni bir ev bulacağız.
We know what a traumatic experience this has been for you, and we know that you're eager to get back to your family and friends.
Bunun sizin için ne kadar travmatik... bir deneyim olduğunu ve şimdi de... aileniz ve dostlarına dönmeye çalıştığınızı biliyoruz.
We're going to find your daughter.
Kızınızı bulacağız.
"We're going to find your daughter"?
"Kızınızı bulacağız?"
Whether you're stuck on another world, whether or not you have your powers, you never give in.
Başka bir dünyada mahsur kalsanda, güçlerin olsada olmasada, asla pes etmezsin.
You're weak. Just like your old Captain.
Eski kaptanın gibi zayıfsın.
We're gonna save your grandfather, and, you know, the fabric of reality.
Dedeni ve gerçekliğin dokusunu kurtaracağız.
I know you're afraid because you think that I'm one of your captors, but that's a lie.
Seni tutsak edenlerden biri olduğumu sandığın için korkuyorsun ama yalan bu.
They're not just my friends, they're your friends, too.
Sadece benim arkadaşım değiller, onlar seninde arkadaşın.
You're flustered, confused, your heart is racing?
Heyecanlı mısın? Kafan mı karışık? Kalbin deli gibi atıyor mu?
Oh, hey. J'onn. We're ready to send your message to Mars whenever you are.
Bu arada J'onn, istediğin zaman Mars'a mesaj göndermeye hazırız.
You're wasting your ammo.
Mermilerinizi boşa harcıyorsunuz.
I think you're going to have to explain your catastrophic lack of judgment to your family.
Sanırım bu feci muhakeme gücünü ailene açıklaman gerekecek.
You out-tricked the most cunning intergalactic trickster, and you did it your way, without violence, which I never should have doubted because you're...
Bütün galaksilerdeki en kurnaz hilebazı oyuna getirdin. Hem de bunu şiddete başvurmadan, kendi yönteminle yaptın. Senden asla şüphe duymamalıydım.
Look, I realize that you're in your honeymoon phase, but really, Kara, I mean, you don't have to take every stance that he takes.
Bak, balayı aşamasında olduğunun farkındayım, ama Kara gerçekten, aldığı her tutumu seninde alman gerekmez.
You're as naive as your daughter.
Kızın kadar safsın.
You're in a league of your own, Danvers.
Kendi başına bir ligsin, Danvers.
Because we're hoping you'll come to your senses.
Çünkü hatanı anlamanı umuyoruz.
Remember, we're your parents.
Unutma, biz senin aileniz.
We're not going to your secret planet.
Senin gizli gezegenine gitmiyoruz.
Do you have any idea what it's like to have your mother tell you you're garbage every single night?
Her gece annenin sana bir pislik olduğunu söylemesinin ne demek olduğu hakkında bir fikrin var mı?
And the second we get back here with Alex, you're going to prison with your dad.
Ve ikincisi, Alex'lee beraber döndüğümüzde, babanla beraber hapse gideceksin.
The way your hand touches her hand when you're walking down the street.
Sokakta yürürken elinin eline değişi.
Now, I can imagine that you're feeling afraid, and feeling like your world is spinning out of control.
Hepinizin korktuğunu ve dünyanız çığırından çıkmış gibi geldiğini biliyorum.
You're out of your fucking mind.
Bu şarkının anlamını biliyor musun? Ne? Aklını kaçırmış olmalısın.
But as you're putting your head on your pillow tonight, I want you to think about what you're really trading on in order to live here, work there, be who you are.
Bu gece başını yastığa koyduğunda burada yaşamak, orada çalışmak ve kendin olmak için neleri alıp sattığını iyice düşünmeni istiyorum.
You're gonna have a shitload of FBI at your disposal, and this is how I suggest you deploy them.
Elinin altında bolca FBI olacak. Onları şöyle kullanmanı tavsiye ederim.
None of your business. I shouldn't have told your mom that we're trying to have a baby.
Annene bebek denediğimizi söylememeliydim.
I don't suppose you're gonna tell me who your suspect is.
Bana sanırım şüphelinin kim olduğunu söylemeyeceksin.
If you're, McLeod, you go home, you kiss your wife, you have a beer.
McLeod isen evine gider, karını öper, biranı içersin.
You're good at your job, Noelle.
İşinde iyisin, Noelle.