Your's translate Turkish
386,011 parallel translation
Cam, it... it's back on your shoulder!
Cam, çantan omzunda.
Put on blinker, check mirrors, watch jerk steal your spot, regret quitting karate in 4th grade.
Dörtlüleri yak, aynaları kontrol et bir serserinin senin gireceğin yeri çalmasını izle ve karateyi 4. sınıfta bıraktığına pişman ol.
If you hadn't distracted those ninnies with your striking regularness, they would have put me in a national TV ad campaign instead of neither of us!
Göz alıcı sıradanlığınla o avanakların dikkatini dağıtmasaydın ulusal kanaldaki reklam kampanyasına beni alacaklardı ama ikimizi de almadılar!
I will gladly be... your dirty little secret.
Seve seve senin gizli sırrın olurum.
I don't know what your problem is, it sounds like the guy's crazy about you.
Derdin ne bilmiyorum, çocuk senin için çıldırıyor gibi görünüyor.
Here's your ride home!
İşte eve dönüş aracın!
Seems like you think everything's your business.
Her şeyin senin görevin olduğunu düşünüyor gibisin. Ahmak.
I'm sorry, Your Majesty, but it's time to go.
Üzgünüm Majesteleri fakat artık gitme zamanı.
What's your name?
Adın nedir?
It's your dirty work.
Sadece senin kirli işlerin.
What's pathetic is you showing up here after your last smack-down, Baron Strucker.
Asıl zavallı olan şey son hezimetinden sonra tekrar ortaya çıkman Baron Strucker. Kara Dul programını tekrar başlatmayı denediğini duymuştum ve kendi öz çırağın seni devre dışı bırakmış. Evet.
You've never known what it's like to have to fight for your freedom.
Özgürlüğün için savaşmanın ne demek olduğunu asla bilemezsin.
Widow, take half the team and concentrate your attacks on one bot at a time.
Kara Dul, takımın yarısını al ve her seferinde tek bir robota odaklanın.
It's not your fault.
Sizin hatanız değildi.
That's your plan, Black Bolt?
Planın bu mu Black Bolt?
To save your people, you're going to turn them off?
İnsanlarını kurtarmak için onları kapatacak mısın?
Letting you think you've won, studying your every move, setting up the pieces, watching you do exactly what I wanted.
Kazandığınızı düşünmenizi sağlayarak, her hareketinizi çalışıyor parçaları ayarlıyor, tam olarak yapmanızı istediğim şeyleri yaptığınızı izliyordum.
Never turn your back to Thor! ( GRUNTS )
Asla sırtını Thor'a dönme!
FALCON : Your dad's old lab?
Babanın eski laboratuvarı mı?
I mean, never mind a baby, once that's on your CV, you really are screwed.
Yani, bebeği bir kenarda bırak. Bu senin özgeçmişinde. Berbattın.
Are you sure it's not you that's clinging on to your old life?
Eski hayatına bağımlı kalmadığına emin misin?
It's not just your life.
Bu senin hayatın değil.
Aw! She's got your nose.
- Burnu seninkine benziyor.
Did it never occur to you that Lia might need YOU, not just your milk?
Lia'nın sütün dışında sana ihtiyacı olamaz mı?
'Who's your colleague?
Hangi iş arkadaşınız?
And what's your practice again?
Şirketinizin adı neydi?
Let's talk some more about what was on your mind when you left her in the car.
Artık, bebeği arabada bıraktığın zaman kafanın içinde neler döndüğünü konuşalım.
What's your point?
- Amacın ne?
It's none of your business.
Bu seni ilgilendirmez.
The reason that you're suffering so much right now is that you've never separated yourself from your child.
Şu an çok fazla acı çekmenin nedeni çocuğundan asla ayrılmamış olman.
Right, OK, that's your lot.
Pekala, haddini aşıyorsun.
- It's your baby.
- Burası senin bebeğin.
Your food's coming, sweetheart.
Yemeğin geliyor, tatlım.
Then you'd be creating a sculptural physical analog for how it feels to be plummeted back in time to a memory, in the way that you do when you suddenly smell your mother's perfume.
Böylece geçmişteki bir anıya düşüvermenin hissiyle ilgili heykelimsi fiziksel bir benzerlik yaratıyorsun. Tıpkı annenin parfümünün kokusunu duyduğunda olduğu gibi.
Okay, any time you head back to the gate, that means your flight's not taking off.
Çıkış kapısına dönmek demek uçağın kalkmayacağı anlamına gelir.
Just make your way over to gate 32.
32. çıkış kapısına doğru ilerleyin.
- Ow! - You're gonna suck it up. You're gonna pull your act together.
Durumu kabullenip kendini toparlayacaksın ve benimle 3232. çıkış kapısına geleceksin.
It's Saturday night. You're drinking wine in your bathrobe with a come-from-nowhere cat.
Cumartesi gecesinde aniden ortaya çıkan bir kediyle, bornozunu giymiş şarap içiyorsun.
So, this is why you haven't been coming home? You've been dating your mom's assistant?
Annenin asistanıyla çıktığın için mi eve gelmiyordun?
I just thought you were nervous because the light's on the right side of your face.
Işık, yüzünün yanlış tarafına vurduğu için gerginsin sanmıştım.
Oh, why is your grandmother's Depression ring so tight?
Anneannenin Buhran yüzüğü neden bu kadar dar?
Guys, you know your dad. You know your dad's dad.
Çocuklar, babanızı ve babanızın babasını tanıyorsunuz.
Do I want to see your niece's recital? Nuh-unh.
Yeğeninin resitalini izlemek istiyor muyum?
No, at your age, it's unlikable.
Hayır, senin yaşındayken nahoş olur.
Your family's embarrassed.
- Ailen rezil oldu.
Yes, but your idea of fun is often our idea of a horror show.
Evet ama senin eğlence anlayışın genelde bizim korku anlayışımız oluyor.
I remember your mother was really ticked off at me at your baptism when I kept pretending the holy water was boiling.
Hatırlıyorum da, senin vaftiz töreninde kutsal su çok sıcakmış gibi yaptığım zaman annen küplere binmişti.
You know, I was thinking tonight maybe we could bury the ashes in the back yard after we get back from your dad's.
Bu akşam babandan döndükten sonra külleri arka bahçeye gömelim diyorum.
It's almost like you want Pig Moon John to fill your hunting boot with coal.
Domuz Ayı John'un av botlarını kömürle doldurmasını ister gibisin.
You have to move fast when it's your turn, or they'll move to the next person.
Sıran geldiğinde acele etmen lazım yoksa diğer kişiye geçiyorlar.
They stick it on your car when you have unpaid parking tickets.
Ödenmemiş park cezalarınız olunca arabanıza yapıştırıyorlarmış.