English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Z ] / Z'e

Z'e translate Turkish

11,312 parallel translation
I've been telling Lindy here that sharks don't really bother you unless you're bleeding.
Lindy'e diyordum ki ; köpek balıkları kanaman olmadığı müddetçe rahatsız etmez.
Then our time is ticking to infiltrate the lab and get the card to the market, where I'll hand it off to the Eye, so we can all get the hell home.
Zaman işleyecek ; laboratuara sızacağız kartı pazara ulaştıracağız, ben Göz'e teslim edeceğim ve hepimiz eve döneceğiz.
We go on the Internet and we find someone local.
İnternet'e girip yerli birini bulacağız.
Dad says we should take 75 to 95. It's more direct.
Babam 95'e gitmek için 75'i kullanmamızı söyledi, daha kısaymış.
It's impossible for me to lead him to Perry.
Onu Perry'e götürmem imkansız.
So if you can go ahead and just re-email me those numbers.
Bana bilgileri tekrar e-postayla yollar mısınız?
Right now... we're north of the last inhabited house in the UK.
Şimdi de İngiltere'nin Kuzey'de yaşanabilen son alanındayız. Tren istasyonuna en yakın olan yeri. Norveç'e 300 kilometre.
Mr. Haldeman, Mr. Kissinger and Mr. Zeigler. From 11 : 40 to 12 : 05, you have a meeting in the Grand Hall to receive diplomatic credentials from the Ambassadors of the Dominican Republic and Zambia.
Oval Ofis 21 Aralık 1970 11.40'tan 12.05'e Dominik Cumhuriyeti ve Zambiya Büyükelçi'leriyle Büyük Salon'da toplantınız var.
From 12 : 05 to 1 : 05, you have your open hour, at the end of which we thought would be a good time to have your meeting with Mr. Presley.
12.05'ten 1.05'e boş saatinizin sonu Bay Presley'yle toplantınız için iyi bir zaman olur diye düşündük.
I miss our talks, Jerry. Me too, E.
- Konuşmalarımızı özlüyorum Jerry.
Your email? Of course, I got your emails.
e-postalarınızı aldınız.
I tell Albert about the girl.
Albert'e kızı anlatırım.
This is our email confirmation.
E-posta onayımız burada.
When I sell the blakejob, we'll buy Kent a new one.
Blake Job'ı sattığımda, Kent'e yeni bir tane alırız.
We will go to Amherst, via Boston, and stay for a short while with Aunt Elizabeth.
Boston üzerinden Amherst'e gideceğiz ve Elizabeth halanda bir süre kalacağız.
You do anything to Kelly, I'm gonna be really upset!
biz de o zaman Kelly'i serbest bırakırız. Eğer Kelly'e bir şey olacak olursa gerçekten darmadağın olurum!
Maybe we should get there ahead, get up to Olney.
Olney'e varmak için belki de erken yola çıkmalıyız.
You wanna drive 80 miles back to Olney and look for more fingerprints that we ain't gonna find?
Olney'e 130 km sürüp bulamayacağımız parmak izlerini araştırmak mı istersin?
"who exhibits symptoms, please notify the CDC " or your local authorities via the web site listed below, or contact the CDC hotline. "
Belirtileri gösteren biriyle karşılaşırsanız lütfen Hastalık Kontrol'e ya da aşağıdaki internet sitesinden yerel kurumlara ve Hastalık Kontrol yardım hattını arayarak bildiriniz. "
We will discharge him outside the garrison, before we leave for Jerusalem.
Kudüs'e gitmeden önce onu garnizonun dışında bırakacağız.
What about the emails, screwing with our clients?
E-postalarımız müşterilerimize veda etmek ne oldu?
Who posted an ad on craigslist... Looking for dates for their sister's wedding... In oahu, Hawaii.
Craigslist'e verdikleri ilanla... kız kardeşlerinin Hawaii'deki düğününe götürecek... kız arıyorlar.
So... we're all sinners bound for damnation?
Hepimiz de Cehennem'e mahkum günahkarlarız demek?
- Let's do it for Eleanor Roosevelt.
- Eleanor Roosevelt'e de yapmalıyız.
So close to Graceland, yet so far.
Graceland'e çok yakınız ama evden çok uzağız.
You sold Mr. Otterton that Pawpsicle, right?
Bu Buzpati'yi Bay Samurgil'e siz sattınız, değil mi?
- Schwinn went to China.
- Schwinn'i Çin'e taşıdınız.
It all began when Papa went to Paris to hear the greatest archaeologists of the age.
Her şey, babamın Paris'e, çağımızın en büyük arkeologları dinlemeye gitmesiyle başladı.
I'm the one who flew to Cambridge and asked for your help.
Cambridge'e gelip yardımınızı isteyen bendim.
If you realized the full extent of ridiculous manhood a young girl without fortune must endure, you'd be more generous to Sir James.
Serveti olmayan genç bir kızın katlanmak zorunda kalacağı, erkek saçmalıklarını tam olarak anlasaydınız Sir James'e karşı daha cömert olurdunuz.
We have to remind Frřken Jensen. ( author of cookbooks )
Frrken Jensen'e hatırlatmalıyız.
Josephine needs to get paid.
Josephine'e ödeme yapmamız lazım.
By the way, I got your email, Dr. Michaelakis.
E-postanızı aldım, Dr. Michaelakis.
Take a look, vet it however you'd like, and tell Hannes we'll be taking bids on Monday.
Bakın, dilediğiniz gibi teftiş edin ve Hannes'e Pazartesi teklifleri alacağımızı iletin.
So, what do you two do?
E, ne iş yaparsınız?
Maybe if you give me your email address or, you know, your phone number.
Belki bana e-posta adresini verirsen Ya da, bilirsiniz, telefon numaranız.
Just email me when you need.
İhtiyacınız olduğunda bana e-posta gönderin.
It says here that you and your wife Katharina fostered Cody for 15 months before he was gaven to Peter and Doris Clemens.
Burada Peter ve Doris Clemens'e verilmeden önce senin ve eşin Katharina'nın 15 ay ona baktığınız yazıyor.
La Guardia Tower, Cactus 1549, trying to make 1-3.
LaGuardia Kule, Cactus 1549, 1-3'e inmeye çalışacağız.
From there we take an armored-vehicle escort down Fleet Street to the cathedral.
Oradan zırhlı araç eşliğinde Sweet Street'ten Katedral'e gideceğiz.
In the streets, there is outrage against the Soviet invasion of Afghanistan in a brotherhood of our kind.
Afganistan'ı işgal eden Sovyetler'e tepkiler büyüyor, halk sokaklara döküldü. ... ırkımızın kardeşliğiyle.
We need to ditch this car and get into my email.
Bu arabadan kurtulup e-postalara bakmamız lazım.
You are familiar with Teresépolis?
Siz Teresópolis'e aşina mısınız?
Considering your last trip to Capitol Hill. I wouldn't think you would be particularly comfortable in this company.
Capitol Hill'e son yolculuğunuzu düşünürsek burada bu kadar rahat olacağınız aklıma gelmezdi.
We go over there in three weeks to Berlin, we get some payback in their house. Am I right?
3 haftaya Berlin'e gidip kendi evlerinde öcümüzü olacağız, haklı mıyım?
and it's for every Christian Brother and every bully you ever knew.
Tanıdığınız tüm Hristiyan Kardeş'e ve zorbaya gelsin.
They took Indians, they took black people from Africa, they put'em in the Caribbean, and 200 years later, Rihanna happened.
Kızılderilileri aldılar, siyah insanları Afrika'dan aldılar, Onları Karayipler'e koydular, Ve 200 yıl sonra, Rihanna oldu.
D, C, E, Z, K.
D, C, E, Z, K.
R, E, V, O, Z.
R, E, V, O, Z.
He went to Madrid with his girlfriend. He won't be back for 3 days.
Hafta sonu için... kız arkadaşıyla Madrid'e gitti, 3 gün dönmez.
A reckoning will come. We need the North to face it. The entire North.
Bunun hesabı sorulacak ve yüzleşmek için Kuzey'e ihtiyacımız var, bütün Kuzey'e.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]