Zeze translate Turkish
181 parallel translation
I bet it was Zezé.
Kesin Zezé'nin işidir.
Zezé, can you take me to the Zoo?
Zezé, beni hayvanat bahçesine götürür müsün?
- What circus was it, Zezé?
- Hangi sirkten, Zezé?
Zezé, how come you know so much about the Zoo?
Zezé, hayvanat bahçesiyle ilgili bu kadar çok şeyi nereden biliyorsun?
Zezé, sing "Little House" to me.
Zezé, bana "Küçük Kulübe" yi söylesene.
Listen, Zezé, everyone learns like that.
Dinle, Zezé! Herkesin böyle öğrenmesi gerekir evet.
Slow down, Zezé.
Yavaş ol, Zezé!
- Can you read, Zezé?
- Okuma biliyor musun, Zezé?
"This product can be found at any chemist's..."
"Bu ilaç bütün eczanelerde..." Zezé okuyabiliyor.
Grown-up, Zezé? !
Büyüdün mü, Zezé?
Your long face won't last, Zezé.
Bu suratsızlığın uzun sürmeyecek, Zezé.
Enough, Zezé, I already said no.
Yeter, Zezé, Olmaz dedim.
That must be your idea, Zezé.
Bu senin fikrin olmalı, Zezé.
You look handsome too, Zezé.
Sen de çok şekersin, Zezé.
Zezé, hold Luís'hand very tight, ok?
Zezé, Luís'in elini sıkı tut, tamam mı?
- Zezé... what about that buck private stuff?
- Zezé ya şu meteliksiz er hikayesi ne olacak?
I'm tired, Zezé.
Yoruldum, Zezé.
- You too, Zezé.
- Size de, Zezé.
- I'm thirsty, Zezé.
- Bay Rozemberg'in önünden geçerken bir bardak su isteriz. - Susadım, Zezé.
- Zezé, are you crying?
- Zezé, ağlıyorsun...
Don't cry, Zezé.
Ağlama, Zezé.
- Don't look, Zezé. Better not.
- Ben olsam Zezé, bakmazdım.
You're mean, Zezé.
Kötüsün Zezé.
You polishing today, Zezé?
- Bugün ayakkabı boyamaya mı çıktın, Zezé?
- How much, Zezé?
- Ne kadar, Zezé?
Thanks, Zezé.
Teşekkürler, Zezé.
What's the matter, Zezé?
Neyin var, Zezé?
- What's the matter, Zezé?
- Neyin var, Zezé?
- It's not for you, is it, Zezé?
- Sen içmeyeceksin değil mi Zezé?
- You're welcome, Zezé.
- Ne demek, Zezé.
Okay, Zezé, okay.
Tamam, Zezé, tamam.
Don't play the fool and don't forget anything, Zezé.
Uslu dur ve sana söylediğimi unutma, Zezé.
- Oh Zezé.
- Oh Zezé.
Zezé.
Zezé.
- Zezé, you must help me.
- Zezé, bana yardım et.
Way to go, Zezé!
Yürü, Zezé!
Go, Zezé, go! Yeah!
Hadi, Zezé, hadi!
Pull his hair, Zezé!
Evet saçını çek, Zezé!
- Go, Zezé!
- Hadi, Zezé!
- Bite his butt, Zezé, go on!
- Bacağını ısır, Zezé, hadi!
Beat him up, Zezé!
Hadi! Isır onu, Zezé!
Go, Zezé, don't let him get on his feet!
Hadi, Zezé, ayağa kalkmasına izin verme!
Go, Zezé!
Hadi, Zezé!
Now, Zezé!
Şimdi, Zezé!
That's it, Zezé!
İşte bu, Zezé!
Beat him up, Zezé!
Isır onu, Zezé!
- Crush his head, Zezé!
- Geçir kafasına, Zezé!
Kick his ass, Zezé!
Kıçını tekmele, Zezé!
Come here, José.
Buraya gel, Zezé.
Zezé?
Zezé?
Godofredo told me something really bad about you, Zezé.
Godofredo senin hakkında kötü bir şey anlattı Zezé.