English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Z ] / Zigzagging

Zigzagging translate Turkish

38 parallel translation
The front was stabilized and shortly afterwards... developed into a continuous line of heavily fortified trenches... zigzagging their way 500 miles... from the English Channel to the Swiss frontier.
Ön cephe durulmuştu ve kısa süre sonra... İngiliz kanalından İsveç sınırına kadar uzanan... bazı yerlerde 750 kilometre genişliğe ulaşan... düz bir hat oluşmuştu.
In exactly two hours we shall stop zigzagging and proceed at full speed in whatever direction we're headed.
Tam olarak iki saat sonra... zigzag yapmayı keseceğiz... ve tam yol hızla... gittiğimiz yöne doğru düz bir şekilde ilerleyeceğiz.
She's been zigzagging now for more than two hours.
İki saatten fazla bir süredir... sürekli zigzaglar çiziyor.
- If we stopped zigzagging...
- Zikzak çizmeyi kesersek...
Order the destroyers back to Pearl at best possible speed, zigzagging.
Muhripler zikzak manevrasıyla en hızlı şekilde Pearl'e dönsünler.
You weren't zigzagging when you took the torpedo.
Torpili aldığında zikzak yapmıyordun.
He didn't see the truck zigzagging toward him and he was hit!
Zikzak çizerek ona gelen kamyoneti görmedi ve çarpıldı!
Until it had people zigzagging for the trees, to go more fast.
Kimileri çaresizlikten ağaçların arasında yol bulmaya çalışıyordu.
You saw him zigzagging all over the course.
Bütün parkur boyunca çizdiği zigzagları gördün.
And they got that bullet zigzagging all over the place hitting Kennedy and Connally seven times.
Afedersin, görüşme tahminimden de uzun sürdü. Dur bakalım.
All that zigzagging around the bowl. What's that about?
Neden klozetin içinde zig zag yapıyor?
These murders range throughout the southwest, zigzagging all over the desert.
Katiller güneybatı çöl civarında dolaşıyor.
They delegated command forward to the men at the sharp end, training them to advance in small groups, zigzagging and crouching, equipped with fearsome new weapons : light mortars, grenades and flamethrowers.
Küçük gruplar olarak örgütlendiler zigzaglar çizme ve sürünerek ilerleme konusunda uzmanlaşmış hafif havan topları, el bombaları ve alev makinaları gibi korkunç silahlarla donatılmış küçük gruplar.
We conducted a fair election without zigzagging...
Hiçbir yöne sapmadan, adil bir seçim yaptık...
It's zigzagging!
Zik zak çiziyor!
We're zigzagging back and forth.
Arkadan dörde zikzak çiziyoruz.
But why are we zigzagging like this?
Ama niçin bu şekilde zikzak çiziyoruz?
Think about it. He's making you drive 5,000 miles on back roads, zigzagging back and forth to deliver this?
Bunu bir düşün.sana arka yoldan 6,000 km yol yaptırarak, dört kere arka arkaya zikzak çizdirerek bunu dağıttırıyor?
You zigzagging animal bearing a tray, Burak!
[DUYGUSAL BİR MÜZİK BAŞLAR] Elinde tepsi ile karşıdan karşıya geçemeyen, hayvan Burak!
We'd be in Boston by now if we weren't zigzagging all over the bloody Atlantic.
Lanet Atlantik'te zikzak çizip durmasaydık şu an Boston'a varmış olurduk.
It was zigzagging in and out.
Bir içeri bir dışarı, zigzag çizerek gidiyordu.
Well, you're gonna have to, because until Brian grows up and realizes that being in a relationship doesn't mean zigzagging between saving and betraying somebody, but that it's actually about being continually present and continually faithful, I'm not gonna take him back.
Ama artık mecbursun. Çünkü Brian olgunlaşıp birlikteliğin ne anlama geldiğini birini sevip de ona ihanet etmek arasında mekik dokumak olmadığını tam tersine sürekli sevdiğinin yanında olup ona hep sadık kalmak olduğunu anlayana kadar, onu geri almayacağım. Andrea.
After two weeks of zigzagging across the Atlantic to avoid German u-boats, nurse June Wandrey's ship finally makes port in Algeria.
Atlantik'te Alman u-botlarını önlemek için iki hafta zigzag çizdikten sonra hemşire June Wandrey'nin gemisi sonunda Cezayir limanına ulaştı.
He started zigzagging, then he dropped.
- Yalpalamaya başladı ve düştü.
I'm zigzagging all over the place.
Sürekli zikzak yapıyorum.
As I'm zigzagging through the buildings.
Binalar arasında zigzag çiziyordum.
Well, those guys'tail lights zigzagging all over the road... figured he had to be Asian, driving like that.
Bunların farları yol boyunca zikzak çiziyordu. Böyle sürüyorsa kesin Asyalıdır dedim.
A zigzagging wound pattern indicated in Sid's autopsy report.
Sid'in otopsi raporunda belirtilmiş olan zikzaklı bir yara örneği.
No, no, he wouldn't, because you saw how I was zigzagging like this and making sounds?
Hayır, hayır. Vuramazdı çünkü nasıl zik-zak çizdiğimi ve sesler çıkardığımı gördün değil mi?
And these lights zigzagging in my eyes.
Ve bu ışıklar gözümde zig zag çiziyorlar.
Damn son, can you stop zigzagging?
Hay senin, zigzag yapmayı keser misin?
Cease zigzagging until the fog clears, full speed ahead.
Sis kalkana kadar zigzag yapmayın. Tam yol ileri.
Captain McVay, what, pray tell, is your theory on zigzagging?
Albay McVay, lütfen söyler misiniz zigzag ile ilgili teoriniz nedir?
Cease zigzagging until the fog clears.
Sis kalkana kadar zigzag yapmayın.
In your opinion, if the ship had been zigzagging, would it have made a difference?
Peki sizce gemi zigzag çizmiş olsa bu bir fark yaratır mıydı?
- Where the adventure line goes zigzagging all over the place.
- Aynen. - Macera çizgisi nerenin üstünde zikzak yapıyorsa oraya.
Now they're kind of zigzagging all over the place.
Artık zikzak çizerek haritaya yaymak istiyorlar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]