Zip translate Turkish
2,194 parallel translation
He wanted to run the whole zip code.
Bütün alanı idare etmek istiyordu.
Will you zip it for a second?
Neden illa... Bir saniye ağzına fermuar çeker misin?
Best zip up.
Fermuarı kapasan iyi olur.
A zip gun made out of tampon, cardboard and rubber bands. Pow.
Tampon, karton ve lastikten ev yapımı silah.
I can't find the zip!
Fermuarı bulamıyorum!
Mom, you zip all over the city.
- Anne, sen şehirde fink atıyorsun.
The zip ties are unnecessary.
Kelepçeler gereksiz. - Rutin uygulama.
Zip it, Meredith.
- Kapa çeneni, Meredith. - Hayır.
Right, okay, I'll have a Mr. Whip-o Bar, a Kooky Nut Pop, some Jim'n M's, uh, a Zip Zap, a Choco Buddy, uh, a Sixty-Four - Thousand-Dollar Bar, a Notafinger and a Dawkin's Peanut Butter Disc.
Peki, tamam, bir Mr. Whip-o Bar bir Kooky Nut Pop birkaç Jim'n M's bir Zip Zap bir Choco Buddy bir Sixty-Four - Thousand-Dollar Bar bir Notafinger ve bir Dawkin's Peanut Butter Disc alıyorum.
Yeah, okay, zip it if you know what's good for you.
Anladık. Yararınıza olsun istiyorsanız susun artık!
Zip it, Hazel.
Kapa çeneni, yaratılanların en güzeli!
Zip Up my coat, Mom.
Ceketimi ilikler misin anne.
Zip up and dive in.
Hazırlan ve suya dal.
Woof, mate. Zip down!
Fermuarımı indirdi.
Mina! Give me a hand, zip it for me...
Min Ah, fermuarımı çekebilir misin?
Lemur population : zip, zero, nada!
Lemur popülasyonu, yok, sıfır, bitik.
Here's the plan : we give them zip.
İşte planımız. Onlara hiç bir şey vermeyeceğiz.
One, zip.
Ha, gayret.
Snot-nosed kids, zip.
sümüklü çocuklar, zip.
Zip me up, will you?
Fermuarımı çeker misin?
Zip him up.
Herifi bağla.
Will you zip me up, please?
Fermuarı çekebilir misin?
Then zip-zang, Griffin gets the girl, stays at the zoo, everybody wins.
O kadar. Griffin kızı alır, hayvanat bahçesinde kalır. Herkes kazanır.
Hey, zip it. Zip your shit.
Kes şunu.
Yeah, my belly button is in a different zip code than the rest of me.
Evet biliyorum, göbek deliğim vücudumun geri kalanından farklı bir semtte ikamet ediyor.
Zip it, Miss Monaco!
- Kes sesini Monaco Prensesi!
Can you zip me?
fermuarımı kapatırmısın?
It means zip.
Önemsiz bir şey.
I'll get him faster with the zip line.
Kablo mekanizmasıyla onu yakalayabilirim.
No more dangling from zip lines or high-speed chases. My family needs me now.
Artık kablo mekanizması ve yüksek hızlı takipler yok.
Can you zip me?
Fermuarımı çeker misin?
What's your zip code?
Posta kodunuz kaç?
Listen, we get it, zip!
Tamam, anladık, kes!
It's not like I want to go and see Zip.
Gidip Zip'i görmek istediğimi düşünüyor olabilirsin ama yanılıyorsun.
"Zip"?
"Zip"?
That's the guy's name, Zip?
Çocuğun ismi Zip mi?
I was at the Zip Bar and Grill, actually.
Zip Bar'daydım aslında.
Zip, I came here with the intent, and only the intent, of getting my camera back.
Zip, buraya iyi niyetle geldim, sadece iyi niyetle, fotoğraf makinamı almak için.
Zip, if I apologize to you when you have a gun pointed at my throat, then I don't think it really counts.
Zip, boğazıma bir silah dayamışken özür dilersem, o zaman bu özür dilememin bir anlamı yok ki.
In fact, the odds of a chipmunk getting hurt on a zip-line are one out of six.
Bir sincabın hava hattında yaralanma olasılığı altıda birdir.
You know, just a zip-line accident.
Sana ne oldu? Şey, hava hattı kazası.
Right, but it still doesn't explain how a ghost ended up at a college in another zip code.
Haklısın ama bu hala hayaletin üniversiteden nasıl başka bir kasabaya geldiğini açıklamıyor.
Way out of their zip code.
Posta kodlarının epey uzağındalar.
You're gonna find exactly the same thing the feds found... nada, zip, zilch.
Federaller'in bulduklarının aynısını bulacaksınız. Hiç, vızıltı, sıfır.
Zip.
Hiçbir şey.
I zip it open, saw the drugs.
Fermuarı açtım, hapları gördüm.
Now I'm gonna zip.
Sustum.
- Zip.
- Zip.
Jenna, just zip it.
- Jenna, kes artık.
Zip it.
Geç şu zırvaları.
- What do we even know about them? Uh, just a bunch of guesses... and a blurry picture on the side of a Greek vase. - Zip.
- Peki onlar hakkında ne biliyoruz?