English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Ü ] / Üstü

Üstü translate Turkish

7,280 parallel translation
And when we arrived, we found your father working on the tarmac, covered in grease and dirt, up to his elbows in one of his prototype engines.
Gittiğimizde babanı pistte çalışırken bulduk. Prototip makinelerinden birinin içinde üstü başı kir ve yağ içindeydi.
Bridge, I need all power to the HVAC system!
Köprü üstü tüm gücü Isıtma, Havalandırma ve İklimlendirme sistemine vermeliyiz.
Bridge!
Köprü üstü!
Hey, guys, I found this on his laptop.
Bakın beyler, diz üstü bilgisayarında ne buldum?
Every thing's out of the way.
Hiçbir yer yolumuzun üstü değil.
Mills, we can lower you in upside down, get the victims handcuffed to some webbing,
Mills. Seni baş üstü aşağıya sarkıtabiliriz. Mağdurları kayışa kelepçeleyeceksin.
He's giving you the move... the rarely seen double overhead shacka!
Sana hareket çekecek çok ender görülen kafa üstü duble Iülü!
What are you doing, young lady, at the same time every afternoon?
Ne yapıyorsun, genç kadın? Her akşam üstü, aynı zamanda.
But when I had a chance to help her, I let her down.
Ama yardım etme sırası bana geldiğinde onu yüz üstü bıraktım.
I'm supernaturally rewiring 3 years of your memories.
3 yıllık hafızanı doğa üstü bir şekilde yeniden şekillendireceğim.
I have supersensitive hearing, practically supernatural.
Duyma yeteneğim çok gelişmiştir. Doğa üstü bir şey diyebilirim.
Do you believe in the supernatural, Ivy?
- Doğa üstü şeylere inanır mısın Ivy?
Perfect, we can just skip straight to making out on your desk.
Harika, şimdi masanın üzerindekileri kaydırıp, masa üstü seks yapalım.
We are taking a new photo for above our mantel.
Şöminemizin üstü için yeni bir fotoğraf çekiyoruz.
What do you mean? We have a friend who needs us right now, and we can't let him down.
- Ne demek istiyorsun, şu an bize ihtiyacı olan... arkadaşlarımız var ve biz de onları yüz üstü bırakmayacağız.
Gordon, some unis brought in a perp. Claims to know you.
Devriyedekiler birine suç üstü yapmış, seni tanıdığını iddia ediyor kendisi.
This is about Nick valuing himself enough to aim for the top.
Nick'in en üstü hedefleyecek kadar kendine değer vermesiyle ilgili.
All right. By a show of hands, who knows the supernatural origin of tonight's homecoming party?
Pekâlâ, bu geceki yuvaya dönüş partisinin doğa üstü kökenini bilen elini kaldırsın.
Lie back down.
Sırt üstü uzan.
Turn around.
Diz üstü çök.
Su turned her back on the Earth Kingdom.
Su, onları Toprak Krallığı'nda yüz üstü bırakmıştı. Sen de gitmiştin.
What's the rush, occult studies emergency?
Bu acelen ne? Doğa üstü bilimler acil durumu mu?
Uh... it's a sandwich.
Altı üstü sandviç.
Hmm, because of his NCIS cover, a lot of Sam's records have been redacted.
Onun NCIS görevinden dolayı Sam'in birçok kaydının üstü çizildi.
Majority of SEAL missions are covert.
Çoğu SEAL görevlerinin üstü kapatıldı.
This place is pretty much an open-air drug market after hours.
Bu bölge gece olunca üstü açık uyuşturucu pazarına dönüşür.
It was a photo studio where most of uptown aristocracy would come downtown and get their photos taken.
Fotoğraf stüdyosu olmuş. Şehrin kalbur üstü aristokratları buraya gelip fotoğraf çektirirmiş.
It's just a fish.
Altı üstü bir balık.
It's pretty pathetic getting all worked up over a freaking pacemaker.
O kadar uğraşıp da altı üstü kıçı kırık bir kalp pili almak acınası bir durum.
It's only a flesh wound.
Altı üstü bir yara.
A timer pops, the top opens, setting off an explosion.
Zamanlayıcı tetiklediğinde üstü açılıp bir patlama oluşturuyor.
I was supernaturally programmed to take out my sister, remember, but this whole us versus them thing is gonna drive you crazy, and it's gonna get you killed.
Doğa üstü şekilde kendi kardeşimi öldürmeye programlanmıştım hatırladın mı? Ama bu "biz ya da onlar" düşüncesi seni deli edecek ve ölümüne sebep olacak.
It's just a flat egg.
Yağda yumurta ya altı üstü.
Maybe he's trying to make up for letting you down.
Belki de seni yüz üstü bıraktığı için bunu telafi etmeye çalışıyordur.
How can I let her down?
- Onu nasıl yüz üstü bırakabilirim?
She dodged it! What was that superhuman reaction time?
Az önceki insan üstü refleksler de neydi öyle?
He won't listen. Let him fall flat on his face.
- Dinlemeyecek, izin ver de yüz üstü düşsün.
- Six and up!
- 6 ve üstü!
Right smack on his head.
Şap diye, kafa üstü.
Now I feel awful about all the times I said, "were you dropped on your head as a baby?"
Şimdi "bebekken kafa üstü mü düşürmüşler seni?" dediğim tüm zamanlar hakkında kendimi berbat hissediyorum.
The goddess would not wish us to abandon them.
Tanrıça onları yüz üstü bırakmamızı istemez.
You're thinking it's an adrenal tumor?
Böbrek üstü bezi tümörü mü sence?
Well, there's no reason if it's an adrenal tumor.
Böbrek üstü bezi tümörü yoksa MR çektirmeye gerek yok.
He did just buy me a meal... Wondering why I'm misunderstanding the situation.
Altı üstü bir yemek ısmarladı diye abarttım.
it's a rotten town but it can't corrupt its soil.
bu berbat bir şehir toprağın üstü kanla kaplı.
The dealer's going to deal two cards face down.
Dağıtıcı iskambil karlarından iki tanesini yüz üstü yatıracak.
- Face down, ass up!
- Yüz üstü yat!
With outstanding solar cells.
Güneş panelleri olağan üstü.
- Lots of overdubbing.
Bolca üstü üste kayıt var.
Satellite radio, leather seats, sunroof.
Uydulu radyo, deri koltuklar, üstü açılıyor.
[Coughing] The floor above collapsed.
Zeminin üstü çöktü.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]