English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Abre

Abre translate Turkish

19,519 parallel translation
¡ Abre la puerta!
Aç kapıyı!
- Álalo y abre la puerta.
- Onu çekip kapıyı açmaya zorla.
... un tipo que empieza el día en la corte sacando media docena de expedientes de una canasta se reúne con sus clientes un rato antes de ir ante el juez, acepta el primer acuerdo va a comprarse un café, abre el siguiente expediente y así seis veces al día, todos los días.
Adam sabah adliyeye gelir, yarım düzine dosyayı rastgele seçer, her müvekkiliyle en fazla yarım saat görüşüp, hakim karşısına çıkar. Hakimin teklif ettiği ilk şeyi hemen kabul eder.. Daha sonra Starbucks'a gidip sütlü kahvesiyle geri gelir, sıradaki dosyayı açar ve bire bir aynı şeyleri tekrarlar, altı defa daha.
Manny, abre el auto.
Manny, kapıyı aç. Arabayı aç.
- Sí, abre el resto.
- Anladık, hepsini açın.
Harry, abre todas las cajas.
Harry, hepsini aç.
- Es la correcta. - Entonces, abre la puerta.
- Tamam o halde, aç kapıyı.
Abre la maldita puerta, Dexter.
Tamam, aç şu lanet kapıyı, Dexter.
- ¿ Qué pasa? - No abre.
- Açılmıyor.
Solo se abre de dentro.
Sadece içeriden açılabiliyor.
Abre tu posición.
Duruşunu genişlet.
¡ Anna, abre la puerta!
Anna, kapıya bak!
Bien, abre su boca.
Tamam, aç şunun ağızını.
Abre la puerta.
Şurda, kapıyı aç.
Ve a la camioneta. Abre la caja grande, y tráeme la caja de herramientas para madera.
Kamyonete git, büyük kutunun kilidini aç ve bana tahta alet kutumu getir.
¿ Quieres jugar con ayuda? ¡ Abre los ojos!
Gerçekten ona karşı çıkmayı istiyor musun?
¡ Abre los ojos, maldita sea!
Aç gözlerini!
¡ Abre la caja fuerte!
Kasayı aç!
- Me duele. - Abre la puerta, cariño.
- Acıyor.
¡ Abre tus ojos, Bishop!
, Bishop Gözlerini aç!
¡ Dorsa, abre la puerta!
Dorsa, kapıyı aç!
Guapo, encantador, talentoso chico negro de las calles que se abre todo el camino hasta la cima, entonces es empujado de su pedestal y arrojado a la cárcel, al igual qué pasa con los hombres negros.
Güzel görünen, yakışıklı, yetenekli bir siyahi çocuk en dipten yukarıya doğru çıkıyor ve sonra geriye hapise yollanıyor, diğer siyahiler gibi.
Abre tu mano. ¿ Qué?
- Avucunu aç.
Entonces, abre tus ojos.
- Gözlerini aç o hâlde.
Abre los ojos.
Aç gözlerini.
Abre los ojos. Agua.
- Aç gözlerini.
Abre su boca.
Ağzını aç.
Abre los ojos.
Gözlerini aç.
¡ Abre los ojos o te cortaré los putos párpados!
Gözlerini aç yoksa göz kapaklarını kesip koparırım!
Resulta que la puerta se abre empujando, no tirando.
Anlaşılan kapıyı açmak için itmek gerekiyormuş çekmek değil.
Abre bien los oídos y lo sabrás.
- Kulak deliğini arkadan iğnele, anlarsın.
¿ Crees que eres un héroe de guerra? ¡ Abre tus piernas!
Savaş kahramanı oldugunu mu sanıyorsun sen?
¡ Abre tus piernas!
Aç bacaklarını'Aç'
La torre abre esta noche, y no vi tu nombre en la lista.
- Hayır, kulenin açılışı bu akşam ve listede adını görmedim.
Abre el camino!
- Yol verin, yol verin!
Abre la boca.
Aç ağzını
Abre la cámara, no la galería de fotos.
- Bruce, kamera aplikasyonunu açacaksın.
Lo sé. Entonces sabes quien es mi familia. Abre la habitación.
O hâlde ailemin kim olduğunu da biliyorsundur.
Abre la habitación.
Odayı aç... odayı aç.
Abre la habitación.
Odayı aç.
¡ Kelly! ¡ Abre!
Kelly, aç şunu!
¡ Abre la puerta!
Hadi!
Abre la puta boca y gira la cabeza hacia mí.
Ağzını aç. Kafanı bana doğru çevir.
- Abre la boca.
- Ağzını aç.
¡ Abre la puerta!
Kapıyı açın!
Esta reunión del Consejo Bancario del Estado de Nuevo México Se abre la sesión.
New Mexico Eyalet Bankacılık Kurulu oturumu açılmıştır.
- Abre, Nacho.
- Aç şunu, Nacho.
- Abre el portón.
- Kapıyı açın, evdeyiz.
Abre la puerta!
Kapıyı tutun!
¡ Abre la puerta!
Kapıyı aç!
- Abre la habitación.
- Odayı aç.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]