English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Afrika

Afrika translate Turkish

7,217 parallel translation
Hasta hace unos 220 millones de años, Nueva Inglaterra y el norte de África eran vecinos.
Yaklaşık 220 milyon yıl öncesine kadar New England ve Kuzey Afrika kapı komşusuydu.
¿ Y por qué podrías encontrar el mismo úncio patrón en las capas de rocas tanto de Brasil como de Sudáfrica?
Neden aynı eşsiz benzerliği Brezilya ve Güney Afrika'nın kayaçlarında da bulabiliyoruz?
En África, el exuberante follaje del bosque verde dio paso a un paisaje más escaso.
Afrika'daki gür yeşil orman örtüsü, yerini daha seyrek bir araziye bıraktı.
África se hace más fría y seca.
Afrika daha soğuk ve kuru bir yer haline gelir.
Un hombre que se hizo famoso por su oposición a nuestra... última guerra, contra los Boers en Sudáfrica.
Güney Afrika'da Boerler'e karşı son savaşımıza karşı çıkarak isim yapmış bir adam.
Puso su granito de arena en Sudáfrica, deje que los jóvenes asuman la carga esta vez.
Güney Afrika konusunda üzerinize düşeni yaptınız bırakalım da bu kez gençler bu yükü sırtlasınlar.
Se extendió en Oriente Medio, Asia, África y más allá.
Ortadoğu'ya, Asya'ya, Afrika'ya ve daha öteye yayıldı.
Aún así, no me quejé, porque intentaba apoyarle, pero después dijo que quería quedarse en África otro año más.
Yine de yakınmıyordum, ona destek olmaya çalışıyorudm. Ama sonra Afrika'da bir sene daha kalmak istediğini söyledi.
Te marchaste a África sin decírmelo.
Bana söylemeden Afrika'ya gittin.
La última vez fue a China, esta vez, ¿ quizás a África?
Geçen sefer Çin'di. Bu defa Afrika'ya git?
No parecía estar en Nápoles. Parecía estar en África.
Napoli'de olmak gibi değil ki, sanki Afrika'daymışsın gibi.
Vivían en África... cuando una gran tormenta arrastró una balsa de árboles enredados hacia el mar... y convirtió a una familia de lémures diminutos... en unos de los más grandes exploradores en la historia de la vida sobre la Tierra.
Kopan büyük bir fırtına birbirine dolaşık çalı çırpıyı denize dökerek küçük bir lemur ailesini Dünya yaşamının en büyük maceracılarından biri yapana kadar, Afrika'da yaşıyorlardı.
Sus ancestros se extinguieron en África.
Atalarının nesli Afrika'da tükendi.
¡ Si me toca un pais africano quiero Libia!
Afrika ülkelerinden biri olacaksam,... öyleyse Libya'yım!
Un mercenario sudafricano llamado Steven Carter.
Güney Afrika paralı askeri Steven Carter.
Sí, Black Beach es la peor cárcel de África.
- Evet, Afrika'daki en kötü hapishane.
¿ Te acuerdas de Steven Carter, el mercenario sudafricano?
Steven Carter'ı hatırladın mı, şu Güney Afrika paralı askeri?
De acuerdo con el folclore de la región, esas piedras fueron traídas de África por una raza de gigantes celtas.
Yerel efsanelere göre bu taşlar buraya Kelt devlerinin bir kuşağı tarafından Afrika'dan taşınmış.
No sabía que los celtas viajaran tanto para África.
Keltlerin Afrika'ya pek çok yolculuk yaptığını bilmiyordum.
¡ África!
Afrika.
¿ Que los curas católicos de África pueden casarse porque la castidad es muy dura para ellos?
Bekaret yemini zor geldiğinden Afrika'daki rahiplerin evlenmeye izinli oldukları doğru mu?
O... simplemente ha vuelto de África, tía Kathy.
Ya da Afrika'dan yeni döndü, Kathy Teyze.
Pero si volviese atrás en el tiempo, iría a África.
Ben zamanda yolculuk yapacak olsaydım, Afrika'ya giderdim.
Incluyendo representantes con sede en África, Ar Ahim Energy.
Afrika tabanlı Ar Ahim Enerji şirketi temsilcileri de dahilmiş.
Paul Blankenship no cogió este bicho mientras vagaba por el África subtropical.
Paul Blankenship bu hastalığa, Afrika'nın astropikal yerlerini gezerken yakalanmadı.
Un roedor nativo del este de África.
- Doğu Afrika'ya has bir kemirgen.
Se llaman Dik-Diks y van dando saltos por África, repartiendo alegría a todos los demás animales.
Birbilerine vurup "dik, dik" yapıyorlar ve diğer tüm hayvanlara neşe katarak Afrika'nın her yerinde hoplayıp zıplıyorlar.
Si imaginamos lo mismo sucedió en la sabana africana, la orientación a la gacela pero recogiendo cada león, jirafa, ostriche y el elefante nadie lo permitiría.
Biz hayal iseniz Bu aynı uygulama oluyor Afrika savana, ceylan hedefleyen Ama süreç içinde karıştırıyordu her aslan Zürafa, deve kuşu ve fil Kimse bunun için stand istiyorum.
Cuando dejamos Norfolk, el virus estaba en fase dos, limitado a pequeños grupos de Asia y África.
Norfolk'tan ayrılırken virüs ikinci evresindeydi. Sadece Asya ve Afrika'nın bazı küçük bölgelerinde görülüyordu.
Es la agente que O'Neill ha hecho venir de África.
O'Neill'in Afrika'dan çağırdığı memur.
En 1999, este avión me llevó a competir... en Ciudad del Cabo, Sudáfrica.
1999'da bu uçak benim Güney Afrika'daki Cape Town'da yarışmamı sağladı.
Poniendo algo de dream pop africano.
- Afrika dream pop çalıyorum.
Cuando era adolescente, hablaba solo y lloraba antes de dormir por lo horrible que es la vida en África.
Ergenlik dönemimde bir kere, kendi kendime Afrika'da işlerin çok zor olduğunu düşünüp ağlayarak uykuya dalmıştım.
"Una complicada" era una canción de rap que se le hizo un tratamiento de blanqueamiento por parte de chicos blancos, y luego teníamos los niños afroamericanos cantando otra canción como un rap.
"Thicky Trick" beyaz çocuklarca Amerikalı beyazlara verilen bir rap şarkısıydı. ... başka bir şarkıyı rap şeklinde söyleyen Afrika-Amerikalı çocuklarımız vardı.
Tentamos a un coronel de la inteligencia rusa en África, pero no se ha acercado nadie.
Afrika'daki bir GRU Albayını öne sürdük ama kimse ona yanaşmadı.
Seguí el linaje de mi madre hasta África.
Annemin ta Afrika'ya dayanan sülalesini araştırmıştım.
No fuimos nunca a África.
Hiç Afrika'ya gitmedik.
Una joven gacela de Thomson bebe, ajena a que se aproxima un Crocodylus suchus de cuatro metros y medio o crocodilo del desierto africano.
Gelişmemiş bir Thomson ceylanı su içiyor. 4 metre boyundaki timsahtan veya Afrika çöl timsahından habersiz.
Negación, ira, comentarios de internet, adopción de un gato, danza africana, devolución del gato al centro de adopción, ver todos los episodios de Murphy Brown e importarme todo menos que un pedo.
İnkâr, öfke, internette yorum yazmak, kedi evlat edinmek, Afrika dansı öğrenmek kediyi evlat edindiğin yere geri götürmek Murphy Brown'ın bütün bölümlerini izlemek ve kafaya takmamak.
En África, las tardes de lluvia...
Afrika'da, yağmurlu akşamlarda...
Bueno, en África, las tardes de lluvia algunos insectos de vida efímera, caen en nuestros platos.
Afrika'da, yağmurlu akşamlarda mayıs sineği denen sinekler etrafta uçuşup, tabaklarımıza düşer.
Parece que ustedes en verdad necesitan empezar a pensar en su futuro.
- Hindistan, Afrika. - İkisinde de ishal olursun. Gelecekte ne yapacağınızı düşünmeye başlamanız gerek gibi.
Traje este yo misma de mis viajes por África Occidental.
Bunu, Batı Afrika'da yaptığım seyahatler sırasında aldım.
- Les aseguro que la película que le di a la Sra. Fortescue solo tenía tomas del cielo africano... -... y niños negritos sonriendo.
Sizi temin ederim Bayan Fortescue'ya verdiğim filmde yalnızca yağmursuz Afrika semaları ve gülümseyen zenci çocuklar vardı.
La realeza en Inglaterra, los africanos ricos, todos asesinaron a su propia gente.
İngiltere'nin Asilzadeleri, Afrika'nın zenginleri, hepsi, kendi halklarının katilleri.
Huyen de la última manifestación de un conflicto africano que parece no tener fin.
Afrika'nın bitmeyen çatışmalarının son örneğinden kaçıyorlar.
Para mí, no es solo otra empresa cuestionable en África...
Benim için bu, Afrika'daki tartışmalı şirketlerden herhangi biri değil.
¿ Realmente creen que me involucraría en los encuentros de fútbol cuando hay gente muriéndose en África?
Afrika'da ölen bir sürü insan varken futbol oyunlarınla mı uğraştığımı düşünüyorsunuz?
¿ Vas a hacer algo con la gente que está muriéndose en África?
Afrika'da ölen insanlarla ilgili bir şeyler yapacak mısın peki?
ÁFRICA ES CONVERTIDA EN COLONIAS REGIDAS POR NACIONES EUROPEAS.
1885, AFRİKA, AVRUPALI DEVLETLERİN YÖNETTİĞİ KOLONİLERE BÖLÜNDÜ.
HOSPITAL HEAL AFRICA, GOMA FRONTERA SUR DE VIRUNGA
AFRİKA'YI İYİLEŞTİR HASTANESİ, GOMA, VİRUNGA GÜNEY SINIRI

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]