Translate.vc / Spanish → Turkish / Ali
Ali translate Turkish
5,510 parallel translation
Bueno, si Holbrook está ayudando a Ali, quiero saber cuándo empezó.
Holbrook, Ali'ye yardım ediyorsa ne zamandır böyle öğrenmek isterim.
Prometí a Ali que no lo contaría porque pensaba que estaba protegiendo a todos.
Ali'ye söylemem diye söz vermiştim çünkü sizi koruduğumu sanıyordum.
Parece que Ali hizo un amigo.
Ali için yapmıştır kesin. Ali arkadaş edinmiş.
Creemos que Ali abandonó la fiesta.
- Galiba Ali partiden çıktı.
Ali tenía un club de fans.
Ali'nin hayran kulübü varmış. "Seni görmek için sabırsızlanıyorum." Aman Tanrım.
Oh, Dios mío. Ali conocía a Bethany.
Ali, Bethany'i tanıyormuş.
¿ Ali?
Ali?
No lo sé, Ali. ¿ Quieres?
Bilmiyorum Ali. İstiyor musun?
No tengo personal esta noche, Ali.
Bu akşam personel eksiğim var zaten Ali.
¿ Quién pensaría que ese idiota estaría dando vueltas y Muhammad Ali ni siquiera puede hablar?
O salak elini kolunu sallayarak gezebiliyorken Muhammed Ali konuşamıyor bile.
Su nombre es Ali Hassan.
Onun adı Ali Hassan.
Vive y aprende. Has sido muy descuidado, Ali.
Çok dikkatsizsin Ali.
Sé lo que debes estar pensando, Ali.
Aklından geçeni biliyorum, Ali.
Piensa con cuidado, Ali, porque, contigo de testigo, ese futuro parecerá muy brillante si no nos dices lo que queremos saber.
Bu yüzden dikkatli düşün Ali, çünkü benim tarafımda olduğunda geleceğin gerçekten daha parlak olabilir. Elbette öncelikle istediğimizi verdiğin takdirde yaşanacak olan gelecek.
No recuerdo que el Viejo McDonald tuviese un arma en esa canción.
O şarkıda Ali Baba'nın bir silahı olduğunu hatırlamıyorum.
Soy el pueblo de Ali Oudaoud.
Ali Oudaoud köyündenim.
Los Caballeros Durmientes Generalmente, los jefes suelen abordarse con 49 personas. Siete grupos de siete, ¿ sabían?
Uyuyan Şovalyeler Çeviri ve Düzenlleme Ali Yonca değil mi?
Es Muhammad Ali.
Muhammed Ali.
Era el Alí vs. Foreman del mundo financiero.
Bu finans dünyasının Ali ile Foreman müsabakasıydı.
Usted estará en el Salón de la Fama... con George Patton... Neil Armstrong... y Muhammad Ali.
George Patton, Neil Armstrong ve Muhammed Ali ile birlikte adınızı onur listesine yazdırdınız.
Ali, Frazier.
Ali ve Frazier.
Ali fue rápido y ágil.
Ali hızlı ve kıvraktı.
Tengo trabajo que hacer y cualquier cosa que me impida hacer ese trabajo es perjudicial, así que por favor...
Yapmam gereken isler var, ve hic bir sey beni bu isleri yapmaktan ali koyamaz zararli, yani lutfen...
- Ali.
- Ali.
Ali, hazme un favor, y te daré dinero.
Ali, bana bir iyilik yaparsan sana para veririm.
- Bien, hecho, Ali.
- Bravo Ali, bravo bravo.
- Pero él te hizo daño, Ali.
Ama seni rencide etti.
ha sido fijada con Razia Abid Ali por una compensación de 5.000 monedas.
Razia Abid Ali'yi 5000 rupi başlık parasıyla kabul ediyor musun?
Ali, ¿ qué haces? Vamos.
Ali, ne yapıyorsun?
Ali, ¿ qué es esto?
Ali, bu ne?
Ali, te lo dije. Nada de regalos. - Sí, pero...
- Kahretsin, söylemiştim tatlım, hediye yok.
¡ Ali!
Ali!
¡ Ali!
Ali?
- No hay nadie. - ¡ Ali!
- İçeride kimse yok.
- Y una mierda. ¿ Quién es Ali?
- Palavra. Ali kim?
- ¿ Qué? Ali. Mi gata.
Ali benim kedim.
No seas estúpido. ¿ Quién es Ali y dónde está?
İyisi mi doğruyu söyle, Ali nerede?
Vamos, Ali.
- Gidelim Ali.
No va a funcionar, Ali. ¡ Vamos!
- Çalışmayacak Ali, hadi!
Lo siento, Ali.
Üzgünüm tatlım.
Nos dirigía Ali, un genio gruñón.
Başımızda huysuz dahi Ali vardı.
Si veo a "Ali Babá", los llamaré.
Kötü adamı görürsem, sizi ararım.
¿ Si ves a Ali Babá?
Kötü adamı görürsen?
Los llamaré si veo a Ali Babá.
Görürsem sizi arayacağım.
¡ Hola, Ali!
- Merhaba Ali!
Y Ali la ayudó a salir del país.
Ali ülke dışına kaçmasına yardım etti.
Y lo hizo por Ali.
- Bir parmağı var bence.
Chicas, vosotras seguid a Ali.
- Siz Ali'yi takip edin.
¿ Abandonas tu propia fiesta, Ali?
- Kendi partini mi ekiyorsun, Ali?
Vámonos ya.
Ali, hadi gidelim.
¡ Oye!
- Ali?