Translate.vc / Spanish → Turkish / Ama
Ama translate Turkish
1,280,888 parallel translation
Estoy bien de hecho. Gracias de cualquier manera.
Ben böyle iyiyim ama yine de sağ olun.
- Lo siento mucho. Voy a...
- Çok ama çok üzgünüm.
¿ No lo dije?
Söylemen gerekirdi dedim ama söylemedin.
- Pero lo siento.
- Ama özür dilerim.
- Son tan blancos.
Çok beyazlar ama.
- Esa es mi hija, esa es mi hija. ¿ Estás interesado?
- O benim çocuğum ama, anlıyor musun?
Salí a tomar aire fresco anoche y me topé con ella y... Y no recuerdo casi nada, pero ahora el pensar en un cigarrillo, me pone...
Dün gece biraz hava almaya çıkmıştım onunla karşılaştık, sonrasını neredeyse hiç hatırlamıyorum ama sigaranın düşüncesi bile midemi bulandırıyor şimdi.
Pues no puedo mover las caderas tan bien como solía.
- Kalçamı eskisi gibi hareket ettiremiyorum artık ama.
Logan, odio tener que llevarte, pero los Wincott preguntaron por ti.
Logan, seni alıp kaçırmış gibi olmak istemiyorum ama tatlım Wincott ailesi seni soruyordu.
Me agarró con la guardia baja. Pero está bien, porque...
Beni zayıf anımda yakaladı ama sıkıntı yok.
No sé si lo sabes. A la gente blanca le gusta tener esclavos sexuales y la mierda.
Olmadı, bunu biliyor musun bilmem ama beyazlar insanları seks kölesi falan yapmaya bayılıyorlar.
Ellos fueron allí pensando que les chuparían el pito y que tal vez jugarían con sus bolas y mierda. No. No pudieron jugar ni una mierda, porque su cabeza no estaba pegada ya a sus cuerpos.
Bir-iki sik yalarım, taşaklarıyla falan oynarım diye geliyorlardı ama bir şeyle oynayamadılar, çünkü kafaları vücutlarından ayrıldı.
Todavía les chuparon el pito, pero sin la cabeza.
Yine yaladılar o siki ama kafaları olmadan.
Demasiados nombres para recordar, pero hola.
Hatırlayamayacağım kadar çok isim geçti ama merhabalar.
Sí, ¿ pero al azar atacar a la gente?
- Rastgele birilerine saldırması ama?
Digo, esto sonará raro, pero... Cuando me atacó... Sentí que lo conocía.
Bu kulağa garip gelecek ama bana saldırdığında onu tanıyormuşum gibi hissettim.
Había tiempo, había tiempo. Había tiempo.
Zaman vardı ama, zaman vardı.
Había tiempo, pero nadie la buscó.
Ama kimse yoktu onu arayan.
Pero espera, espera, espera.
Valla o! Ama dur biraz, dur!
Te lo digo en el auto, pero tenemos que irnos ahora. ¿ Está bien?
- Arabada anlatırım ama hemen gitmeliyiz. - Uyar mı sana?
Sólo es cuestión de encontrarlas.
Bulmam biraz sürecek ama.
Sí, señora, pero esto no es un problema de la TSA.
Evet efendim ama bu ulaştırmayla ilgili değil.
Y empiezo a juntar las piezas y esto es lo que deduzco. Probablemente secuestran a la gente negra, les lavan el cerebro y los hacen esclavos... O esclavos sexuales, no sólo esclavos ordinarios, sino esclavos sexuales o una mierda así.
Parçaları birleştirmeye başladım, şöyle bir şey çıktı ortaya muhtemelen siyahları kaçırıp beyinlerini yıkıyorlar köle yapıyorlar, seks kölesi ama normal köle mantığı değil seks kölesi falan yapıyorlar.
Podrás ver y oír lo que tu cuerpo hace, pero tu existencia será como pasajero.
Vücudunun neler yaptığını hâlâ görebilecek ve duyabileceksin ama varlığın bir yolcu mahiyetinde olacak.
Te dije que no fueras a esa casa.
Sana o eve gitme demiştim ama.
Formamos un equipo que consiguió curar a los animales, pero a un coste terrible.
Ekibimiz hayvanları iyileştirmeyi başardı, Ama bunun bir bedeli oldu.
El Melvatox-B permite a sus cerebros operar a la misma frecuencia que la de los híbridos, pero asustarlos inundará sus cerebros con corticotrofina.
Melvatox--B işe yarıyor Beyinleri Melezlerle aynı frekansta, Ama onları korkutmak beyinlerine hasar verir
Pero si podemos meternos bajo el capó, no se sabe qué podemos aprender sobre Abigail.
Ama bunu çözebilirsek, Abigail hakkında bilgi edinebiliriz.
No, no me tocó, pero... tiene a Abendegos.
Hayır, bana dokunmadı ama, Abendegos'u aldı
Pero estoy bien.
Ama iyiyim
Tengo que extraer un poco de sangre.
ama biraz kan almam lazım.
Y aquí está el tema... nadie la ha visto. Como la serpiente fantasma.
ama önemli olan onu kimsenin görmemesi hayalet yılanı gibi.
He estado cerca. En realidad, no la he visto.
Yaklaştım ama onu göremedim.
El profesor los llamaba "juegos de adivinanzas". Eran más como pruebas.
Öğretmen "tahmin oyunları" dedi ama daha çok testlere benziyordu.
Veo la pezuña del lobo entrando en la zona, pero no a dónde va.
yerde kurt ayak izleri görüyorum, Ama burada değiller.
Digamos que tu serpiente existe, pero nadie puede encontrarla porque nadie puede verla.
Diyelim ki yılanınız var, Ama kimse onu bulamaz Çünkü kimse göremiyor.
Sí, pero si puede hacer todo eso, ¿ cómo vamos a encontrarla?
Evet, olabilir ama bunları nasıl bulacağız?
El tipo de sangre de tu bebé es extremadamente rara. Ya he llamado a muchos bancos de sangre, pero podría llevar semanas encontrar alguno que coincida.
Bebeğin kan Türü oldukça nadir çok sayıda kan bankası aradım ama uygun kan bulmak haftalar sürebilir.
Nos conocimos hace tres meses en Colorado, pero no sé dónde vive ahora.
Yaklaşık üç ay önce Coloradodaydı, Ama şimdi nerede yaşadığını bilmiyorum.
Nadie quiere decirlo, pero... ¿ qué hay del tanque?
Kimse söylemek istemiyor ama... tank var
Puede que no cure al bebé, pero evitará que el HDF empeore mientras trabajamos en una solución más permanente.
hoş Olmayabilir ama Bebeği iyileştirir, HDF kötüleşiyor ancak bu engelleyecektir.
Somos la única familia que nos queda, pero estas personas también son tu familia.
ailemizden sadece ikimiz kaldık. Ama bu insanlar da bizim ailemiz.
Pero... ¿ de qué más eres responsable?
ama başka neler var
Sé que lo que estoy a punto de decir sonará imposible, pero hace tres meses estuviste con Clem en Colorado y está embarazada.
Neyle karşılaşacağımı biliyorum imkansız gibi gelecek, ama Clem'le birlikteydin Üç ay önce Colorado'da ve o hamile.
Está bien, mira, sé que es probable que no quieras saber de ella y lo entiendo, pero por si sirve de algo...
Pekala, bak, Muhtemelen ondan haber almak istemiyorsun bunu anlayabilirim ama...
Y si me dices que una chica está embarazada, entonces, o sea, eso es increíble. Pero podría prometerte que no es por mí.
eğer bana bir kızın hamile olduğunu söylüyorsan bu muhteşem bir şey ama sana söz verebilirim Benim yüzümden değil.
Formamos un equipo que consiguió curar a los animales, pero a un coste terrible.
Takımımız hayvanları iyileştirmeyi başardı... ama bunun çok büyük bir bedeli oldu.
UU., pero han empezado a aparecer nuevas razas, así que intentamos volver a juntar a nuestro equipo.
Ama yeni türler ortaya çıkmaya başladı... biz de takımımızı yeniden kurduk.
Por favor.
Lütfen ama.
Sí, sí, sí.
- Öyle, evet ama şehirde bile hiç çıkasım gelmedi.
Pero, a mí no me hables de eso.
Ama beni onlarla bir tutma lütfen.