English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Arab

Arab translate Turkish

139 parallel translation
La Cabeza del Sarraceno, en Pilgrim Court.
Adı Arabın Başı. Pilgrim Meydanı'nda.
Llévale esta nota a Much.
Bu notu Arabın Başı'na götürüp Much'a ver.
¿ Dónde está ese árabe?
Arab nerede?
No me molesta que lo hagas, árabe, pero debes hacerlo en tu tiempo propio.
Bunu yapman benim için farketmez, Arab... fakat bunu burdan çıkınca yaparsın.
Mira lo que ha hecho el loco árabe.
Çılgın Arab'ın yaptığını bak.
Bien, árabe. Vamos.
Tamam, Arab.
- Árabe.
- Arabım.
- Saquen al moro de aquí.
- Pis Arabı çıkar.
¡ Y el coronel Lawrence era árabe!
Aynı Albay Lawrence gibi O da Arabım demişti!
- Que el auto está descompuesto, que nuestros hijos son los más feos del parque.
- Arabımızın döküldüğünü evlatlarımızın parktaki en çirkin çocuklar olduğunu söyleyenler.
Es un truco que aprendí de los moros infieles :
Kafir arabın birinden öğrendim bu numarayı.
Me temo que soy un árabe de lo más árabe.
Korkarım, ciddi derecede Arabım.
Que aprendan de España, La celebración de la pureza de la religión Quemando, a miles, Árabes y hebreos.
İspanya'yı kullanıp, binlerce Arabı ve Yahudi'yi yakarak, dinin saflığını mı muhafaza edecesiniz?
Recuerdo un árabe que decía, pronunciando cada sílaba,
Bir Arabın konuşmasını hatırlıyorum. Her heceyi vurgulayarak şöyle diyordu :
La policía francesa hirió de gravedad al árabe que asesinó a cuatro hombres.
Fransız polisi dört kişiyi öldüren Arabı vurarak ölümcül şekilde yaraladı.
- El rifle es el alma del árabe.
- Tüfek Arabın ruhundadır.
Como árabes obedecemos a nuestros padres, los hijos no son maestros.
Biz Arabız. Atalarımıza itaat ederiz, çocuklarımız bize akıl veremez.
- ARAB
ARAB.
¿ Quien te crees que eres? , ¿ el Capitán Arab?
Kim olduğunu sanıyorsun, Kaptan Arab mı?
¡ Es mi nuevo corvette!
Yeni arabım!
No más rojos, no más árabes, no más crisis del petróleo.
Ne komünisti, ne Arabı, ne de petrol krizi kalır.
Hemos unido nuestras cabezas... y vamos a robar al árabe durante la carrera.
Kafamızı bir araya getirdik, Arabı yarış esnasında bir punduna getirip soyacağız.
Quiere que interceptemos al árabe y que después lo secuestremos.
Arabı bir punduna getirip soymak, sonra da kaçırmak istiyor.
Golpeo la parte trasera de su carro, aprieto el botón y, listo, nos enganchamos al parachoques.
Arabın otosunun arkasına vuruyorum bir düğmeye basınca, presto. Bu şeyler tampona yapışıyor.
Golpeando a un magrebí así...
Bir arabı böylesine dövmek...
Oigan ¿ por qué está toda esa gente junto a mi auto?
Hey bu adamlar neden arabım etrafına toplanıyorlar?
Está estratégicamente situados en el maletero de mi coche.
Arabımın bagajına kolayca yerleştiririz.
Incriminas al pobre árabe para que él la pague.
Demek bu zavallı Arabı buraya yerleştirdin.
Pero cuando me enteré de lo del árabe, te hubiera matado.
Arabı duyduğumda seni öldürebilirdim.
¿ Vamos a ir a tocarle las narices al arabe pronto?
Yakında o Arab'a bir ayar çekmeye gider miyiz?
- ¿ Vas a dejar que un moraco manosee a tu chica?
- Sevgilini düzmesi için Arab'a izin mi verdin?
Hablaría con un chico de la calle con gusto, si él quisiera hablar conmigo.
Arab sokağındakiler ile zevkle konuşabilirim. Eğer onlar da isterlerse.
¿ Pero es que tienes la más mínima idea de lo que has hecho?
Ne yaptığının farkında mısın sen? Benim arabımın içine sıçtın!
Trae al árabe.
Arabı da getirin.
Un día eres tan rico como un árabe.
Bir gün, bir Arab Şeyhi kadar zenginsin,
Acabamos de recibir su auto esta mañana.
Bu sabah arabınız bize geldi.
Lo sorprendimos abriendo nuestro auto.
Onu arabımıza girerken yakaladık.
¿ Estás violando mis derechos porque un negrucho... llamado Sobremesa o Sobras o cómo se llame... mencionó a un tipo llamado Hollywood Jack?
Overkill mi, Oreo mu adı her neyse uyuşturucu satan geri zekalı arabın teki Hollywood Jack diye birinden bahsetti diye benim vatandaşlık haklarım ihlal mi ediliyor?
¿ No sabías que el árabe era Eddie Nash?
Arab'ın Eddie Nash olduğunu bilmiyor muydun?
Al venir de Londres sacaron del avión a dos árabes para una inspección de seguridad.
Londra'ya son gittiğimde iki Arabı güvenlik kontrolü için sıradan çıkardılar.
¿ Crees que pararían a dos árabes en medio de Highland Park?
Sence Highland Park'tan geçerken iki Arabı kenara çekerler mi?
Tequila, para ser más precisos, mi amigo árabe.
Tekila, demek istedi, Arab dostum..., daha açık bir ifadeyle...
Somos árabes, como ellos.
Biz de onlar gibi Arabız.
Pero el problema es degradante para un árabe cuando ve otra capital árabe arrasada.
Asıl problem, bir Arabın, başka bir Arap başkentinin altüst edilişini seyretmesi gerçekten onur kırıcı.
Soy un chico normal, moreno, de pelo rizado.
Ben sadece bir Arabım, kara ve kıvırcık.
Digo, sólo dejaste que ese maldito árabe me torturara. Te paraste allí y observaste.
Demek istediğim sadece kahrolası arabın bana işkence yapmasına izin verdin ve dikilip izledin.
Digo, si eres una minoría, o aún peor un inmigrante de un país árabe los derechos civiles no se te aplican.
Eğer azınlıksan, ya da daha fenası bir Arab ülkesinden göçmensen sivil hakların yoktur.
Ahab el árabe, ¿ no?
Arab Ahab, ha?
ARAB.
B de şurada...
- No, no, no.
Arab geceleri olmalı.
- ¿ Lo conoces de verdad?
Arab'ın kim olduğunu biliyor musun ki sen?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]