Translate.vc / Spanish → Turkish / Aviòn
Aviòn translate Turkish
19 parallel translation
He perdido el aviòn por este poquito.
Uçağı şu kadarcıkla kaçırdım.
Consígame un automóvil, un aviòn, una moto, un burro o lo que sea, pero consígalo.
Otomobil bul, uçak bul, motosiklet bul, eşek bul, yeter ki bir şey bul.
Sr. Fennan, sabemos que es una tontería, pero cuando el ministro de asuntos exteriores recibe una carta así, es como si el aeropuerto de Londres recibiera una llamada anónima... diciendo que hay una bomba en el aviòn del primer ministro... y que alguien tiene que buscarla.
Bay Fennan, saçma olduğunu biliyoruz ama... Dışişleri Bakanına böyle bir mektup gelmesi... kimliğini açıklamayan bir şahsın Londra Havaalanı'nı arayıp... Başbakanın uçağında bomba olduğunu ihbar etmesine benzer.
No vayas en aviòn si hay niebla.
Hava sisliyse uçağa binme.
Dios no envía a Hyer a estudiar a Yale para después dejar que muera en un aviòn.
Eğer Tanrı varsa, niye Hyer gibi bir herifi Yale'den mezun etmek için vakit kaybediyor sonrada ölmesi için bir uçağa bindiriyor.
Genial, tenemos al Sargento York en el aviòn. ¡ Te odio, Lucas!
Mükemmel, uçağa bir canavar almışız. Senden nefret ediyorum Lucas!
Mi encantadora Linda, Packman es el valiente que nos ha sustituido volando en un aviòn con los motores a punto de juerga.
Tatlım, Linda, o bizim yerimize göreve giden cesur ve kahraman bir adam bizim motorlardan biri bugün tatile girdi de.
Nunca vi a un aviòn soltar tantos pedazos.
Hiç öyle parça parça olan bir uçak görmemiştim.
No usaremos un aviòn de transporte.
Uçuş için fikrim farklı. Nakliye uçağı kullanmayacağız.
De hecho, no vamos a usar ni un aviòn británico.
Aslına bakarsan İngiliz uçağı bile kullanmayacağız.
- Paul iba en un aviòn americano.
Paul bir Amerikan uçağı ile gitti. 8.Filodan bir uçak.
Yo estaba en un aviòn cuando pasò.
Ben o sıra uçaktaydım.
¿ Podré sentarme junto a ti en el aviòn?
Uçakta yanında oturabilir miyim?
Sube al aviòn, Sheriff.
Hemen uçağa bin, Sherrif.
Había golpeado a alguien en el aviòn desde el Reino Unido y los de Aduanas le habían detenido por pegar a esa persona.
İngiltere'den gelirken uçakta birini dövmüş gümrükte de dayak attı diye bunu tutuklamışlar.
Randy Rhoads, de 25 años, guitarrista de Ozzy Osbourne, ha muerto esta mañana en un accidente de aviación, junto a Andrew Aycock, el piloto del aviòn, y Rachel Youngblood, la peluquera del grupo.
25 yaşındaki Ozzy Osbourne'un gitaristi Randy Rhoads, pilot Andrew Aycock ve grubun kuaförü Rachel Youngblood isimli iki kişiyle birlikte bu sabah geçirdiği uçak kazasında hayatını kaybetti.
Ozzy Osbourne estaba en la furgoneta cuando una de las alas del aviòn la golpeó, pero creemos que Ozzy ha salido ileso.
Anladığımız kadarıyla Ozzy Osbourne, uçağın kanatlarından birinin çarpmasından turne otobüsünde olduğu için yara almadan kurtuldu.
Pero las noticias del Oeste dicen que era un aviòn de pasajeros, no un para espíonaje
Ama Batı haber kanallarına göre, bu bir casus uçağı değil yolcu uçağıydı.
Tal vez fue un aviòn de pasajeros utilizado para el espionaje.
Belki de bu casusluk görevi için tercih edilen bir yolcu uçağı olamaz mı?