English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Bacón

Bacón translate Turkish

50 parallel translation
Ya ha salido el sol e iba a cocinar huevos con bacón.
Şafak söküyor, ben de gidip yumurta ve pastırma pişirecektim.
El desayuno del alcaide, huevos, bacón y mermelada, llega a su hora
# Müdürün kahvaltısı hazırmış # # Hem de jambon, yumurta ve reçel varmış #
Me comería unos 6 ó 7 huevos y tal vez una ración de bacón y, ¿ estás haciendo unas crepes?
Şu tavuğun yumurtalarından altı veya yedi tanesini atıştırabilirim ve biraz da jambon, börek mi yapıyorsun?
Esto le da derecho a una ración básica por semana de 2 onzas de mantequilla, media libra de margarina, dos onzas de té, un cuarto de libra de azúcar, dos huevos, media pinta de leche cuando haya disponible, un cuarto de libra de carne, dos piezas de pan, una libra de patatas cuando haya disponibles y dos onzas de bacón.
Bununla, 60gr tereyağı, 500gr margarin, 60gr çay, 250gr şeker... iki yumurta, varsa 250 ml süt,... 250gr et, iki somun ekmek... varsa 1kg patates... ve 60gr jambon'dan oluşan... haftalık temel istihkakınızı alabilirsiniz.
Bien, bacón lo hizo.
Tamam, koca ağız, bu kadar yeter!
- Pídeme bacón y una almohada.
Evet, bana iki dilim domuz pastırması ile bir yastık.
Carne enlatada, bacón con budín de guisantes, arenque.
Konserve et, jambonlu bezelye püresi, papalina.
Matt Gibson toma el bacón en Su propios terrenos.
Matt Gibson topu kendi kale bölgesinde aldı.
Consomé de bacón hervido.
- Domuz eti konsomesi.
Básicamente es el agua que suelta el bacón.
- Temel olarak domuz eti suyu.
Hay sandwiches variados, Huevos y bacón, huevos y jamón, hígado -
Karışık sandviçler, pastırmalı yumurta, jambonlu yumurta, ciğer -
Hay huevos y bacón, Huevos y jamón, hígado y bacón, filete.
Pastırmalı yumurta var, jambonlu yumurta, jambonlu ciğer, biftek.
Huevos y bacón para mi.
Bana da pastırmalı yumurta.
Sam, huevos y jamón, Huevos y bacón.
Sam, jambonlu yumurta, pastırmalı yumurta.
Ha de seguir una dieta especial de bacón con huevos. Para mí nunca lo hizo.
Özel beslenmeye ihtiyaç duyuyormuş., Ona sabahları yumurta ve domuz pastırması yapıyor.
No hay jamón. Entonces cose tiras de bacón juntas. Porque esta mujer va a tener jamón.
- Öyleyse birkaç domuz pastırmasını birbirine ekle, çünkü bu kadın domuz eti yiyecek.
Mira el bacón.
Balkona bir bak.
Oh, sheesh. Búsquense un bacón, ustedes dos, huh?
Bir balkon bulun kendinize, tamam mı?
O sea, que huevos y bacón.
Yani bu sefer, yumurta ve salam yiyordum.
Bueno, de repente yo siento que me apetece hacer bacón.
Aniden ben de pastırma yapma havasına girdim.
Ojalá lo hubiera sabido antes de servir el bacón bueno.
Keşke en iyi pastırmamızı ikram etmeden önce bunu bilseydim.
Sandwich, uno sin bacón.
Pastırma-marul-domates, P'siz PMD, D'siz PMD,..
Este año los están envolviéndo en bacón.
Bu yıl onları domuz pastırmasının içine bohçalıyorlar.
Exacto. ¿ Qué hay más aterrador que un churro envuelto en bacón?
Kesinlikle. Domuz pastırmasına bohçalanmış bir Churro'dan daha korkutucu ne olabilir?
Dunno. ¿ Cómo llamas TU a un pájaro con huevo y bacón en su cara?
Bilmem. Peki sen ne dersin?
Minipizzas, higos enrollados con bacón, cerdo cubierto.
Mini pizzaları, pastırmalı incirleri sosisli rulo börekleri.
- A Grant le encantaba el bacón.
- Grant pastırmaya bayılırdı.
No puedes ponerte triste cada vez que piensas en bacón, Porque el bacon vas a tener que verlo muy a menudo.
Aklına her pastırma geldiğinde hüzünlenemezsin, çünkü pastırma senin aklına çok gelir.
Tío, lo siento. Pero he pedido bacón crujiente, y esto...
Dostum, üzgünüm ama ben, çıtır et istemiştim.
Ahora mismo vuelvo con su bacón... Señor.
Birazdan etinizle birlikte dönerim, efendim.
- No, no quiero el bacón ahora.
Hayır, bu pastırmayı istemiyorum.
Eso sería un poco más convincente si no tuvieses la boca llena de hamburguesa de queso con bacón.
Ağzından domuz etli burger taşıyor olmasa inanabilirdim.
El Rit Zien localiza el dolor y va hacia él, es como bacón para ellos.
Rit Zien için acı bir sinyal gibiydi.
Mason Verger es un cerdo y merece ser el bacón de alguien.
Mason Verger bir domuz ve birilerinin pastırması olmayı hak ediyor.
He pedido el bacón crujiente.
Ekstra çitir domuz eti istemistim.
Podemos dejárselo al carnicero de "Comida por Menos", a ver si lo trocean para hacer algo de bacón.
Kasabin birine ya da ucuzcu marketin birine birakip pastirma yapacaklar mi diye bakalim.
¿ Hay bacón para desayunar?
- Kahvaltida pastirma mi var?
Viene con salchicha o bacón, maíz... maíz, y tostada a elegir, y cuesta 4,99.
Içinde sosis ya da pastirma, tahil... Tahil var ve isterseniz kizarmis ekmek alabilirsiniz. Hepsi 4,99 dolar.
Huevos, bacón, café.
Yumurta, pastırma, kahve.
Dos bocadillos... con extra de bacón, patatas fritas, con un lado de patatas fritas, y un batido de chocolate.
İki kulüp sandviç... ekstra pastırma ve patates, yanında patates kızartması ve çikolatalı milkshake.
Si te sientes con ánimos, hay bacón y huevos.
Kendini oynak hissedersen de, burada domuz pastırması ve yumurta var.
Me gustaría reflexionar un poco más sobre esto con un huevo revuelto, bacón, medio pomelo y un café solo muy cargado.
Omlet, pastırma, yarım greyfurt ve koyu bir kahveyle bunun üzerine daha çok kafa yormayı isterim.
Es bacón y lechuga...
Böyle beykınlı, marullu...
Es bacón.
Pastırma.
Es bacón de verdad.
Bu gerçek domuz pastırması.
Vale, tres pedidos de patatas con chile y bacón.
Tamam, üç tane pastırmalı acılı patates.
- Tortilla, bacón separado.
- Jack peynirli omlet, yanına pastırma.
¿ Cómo llamas a un pájaro con huevo y bacón en su cara?
Yüzünde pastırmalı yumurta olan bir kuşa ne dersin?
Tengo la salchicha, la carne en lata, el bacón.
Sosis, soslu jambon, domuz pastırması var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]