Translate.vc / Spanish → Turkish / Baku
Baku translate Turkish
99 parallel translation
Otra en Londres, hipotecando el petróleo de Baku.
Londra'da Bakü'deki petrol alanlarını ipotekliyorlar.
Baku, ¿ oíste lo que dijo?
Baku, ne dediğini duydun mu?
- ¿ Dónde estarás, Baku?
- Sen nerede olacaksın Baku?
- ¡ Baku, él trata de inculparnos!
- Baku, suçu bize yükleyecek!
En Baku, en Rusia... existe un templo dedicado al Dios del fuego, y hay una llama siempre encendida que emana de las entrañas de la tierra.
Rusya'da, Bakü'de, hâlâ Ateş Tanrısı için bir tapınak var. İçinde yer çatlaklarından çıkan sönmeyen bir alev var.
Estuve en Baku
Ben Bakü'deydim.
Data ya debió regresar. Iban a observar el pueblo Ba'ku durante una semana.
Data, Baku köyündeki çalışmalara bir haftalığına gözlemci olarak katılmıştı.
Estaba en un traje de aislamiento recogiendo datos sobre los Ba'ku.
Baku'da fizyometrik bilgiler topluyordum.
¿ Por qué duplicaron este poblado excepto para engañar a los Ba'ku? - ¿ Engañarnos?
Baku'yu bir oyuna getirme amacının dışında neden köyün aynısını kopya etsinler ki?
¿ Por qué la Federación o los Son'a quieren trasladar a los Ba'ku?
Neden Federasyon Baku'yu taşımak istesin ki?
Es muy fácil no ver el sufrimiento de un pueblo que no conoces.
Baku'yu fark etmelerini sağlayın. Onların çektiklerini görmezlikten gelmek o kadar kolay olmayacak.
El Consejo me pidió que le informara que el traslado de los Ba'ku será suspendido mientras llevan a cabo una investigación.
Federasyon Meclisi Baku'nun naklini durdurdu. En üst düzeydekiler durumu tekrar gözden geçirecekler.
Noah, tomas un vuelo a Baku a las 6.
Noah, Bakü uçağın saat 6'da kalkıyor.
No vas a Baku, ¿ verdad?
Aslında Bakü'ye gitmiyorsun değil mi?
He sido contactado por un informador de Baku.
Bakü'deki bir muhbirimiz aradı.
Gira y baja por Abu Baku, donde estuvimos hoy.
Pekala limuzin genelde..... dönüp bugün yürüdüğümüz Abu Bakü'den aşağı iner.
Bakú, mira lo que te encontré.
Baku, bak sana ne getirdim.
¡ Bakú!
Baku!
¡ Ahí vienen, Bakú!
Geliyorlar, Baku.
Bakú.
Baku. Uyan.
- Bakú, escóndete.
- Baku, saklan.
No, Bakú, te quedarás aquí.
Hayır Baku, sen burada kalıyorsun.
¿ Bakú?
Baku?
Bakú.
Baku.
¡ Bakú!
Baku.
Yo soy Bakú.
Adım Baku.
Bakú, Tudu.
Baku, Tudu.
Bakú, llegó D'Leh.
Baku, D'Leh burada.
Bakú, ven aquí.
Baku, buraya.
Teníamos el plan de atacar las plantas petrolíferas de Bakú, desde Siria
Bakü ve Suriye arasındaki petrol havzalarına saldırı planımız mevcuttu.
¿ Cuánto tiempo llevas sin ir a tu casa en Bakú?
Eğer o kadar alçakgönüllüysen, bunları neden takıyorsun peki?
Ya ni en Bakú hacen obras similares.
Ne güzel bir işçilik!
Este es Tofik Rustamov, mi jefe inmediato superior, un célebre petrolero de Bakú.
Tevfik Rustamov, amirim,
Ahora podrás representar a los obreros estadounidenses... en el próximo congreso en Bakú, para impulsar la revolución entre los pueblos de Oriente Medio.
Ortadoğu'daki insanları devrime teşvik etmek için Bakü'de düzenlenecek kongrede Amerikalı işçileri temsil edeceksiniz.
Todos los trenes a Bakú cancelados por ataques... de contrarrevolucionarios.
Karşı devrimcilerin saldırıları yüzünden Bakü'ye tüm trenler iptal edildi.
Tiene que haber algún tren a Bakú.
Bakü'ye gitmenin bir yolu olmalı.
Todos los trenes a Bakú cancelados... por ataques de contrarrevolucionarios.
Karşı devrimcilerin saldırıları yüzünden Bakü'ye tüm trenler iptal edildi.
Tiene que haber algo en Bakú.
Bakü'ye gitmenin bir yolu olmalı.
Y destruirá a los Ba'ku...
Ve de Baku'yu yok etmek demektir.
Le he dicho a Ia señorita King que permanezca en su oficina de Bakú.
Bayan King'e Bakü'deki ofiste kalmasını söyledim.
BAKÚ
BAKÜ
elektra King llama desde Bakú por videoIínea.
Elektra King Baküden arıyor.
Pero Enver siguió sus propios planes, y eso incluía enviar su recién formado Ejército del Islam a capturar la ciudad de Bakú, rica en petróleo.
Ama Enver'in kendi gündemi vardı ve bu gündem yeni bir İslam ordusu kurup petrol zengini Bakü'yü ele geçirmeyi içeriyordu.
Gran Bretaña y Alemania también tenían la vista puesta en Bakú.
Bakü, İngiltere ve Almanya'nın da ilgi alanındaydı.
A no ser que el avance turco sobre Bakú se detenga de inmediato y las tropas se retiren a sus posiciones originales, tendré que proponer a Su Majestad el Kaiser que reclame a todos los oficiales alemanes en el Alto Mando Turco.
Eğer Bakü'deki Türk ilerleyişi hemen durdurulmazsa Ve taburlar ilk hatlarına çekilmezlerse Majesteleri Kayzere, Türk yüksek komutasındaki Alman subayları geri çağırmanızı önermem gerekecek.
Mientras reñían, Gran Bretaña entró en Bakú adelantándoseles.
Onlar çekişirken, ilk olarak İngiltere Bakü'ye sessizce girdi.
Al principio la gente de Bakú utilizaba técnicas rudimentarias para sacar petróleo. Al final del siglo XIX se consecionó a occidentales y aumentó la producción.
İnsanlar Bakü'de petrol üretmek için basit çukurlar kazıyorlardı, asıl petrol üretimi, 1800'lü yılların sonunda batılı şirketlere ruhsat verilmesiyle tam anlamıyla tavan yapmıştır.
Hacia 1900, el 95 % del petróleo ruso llegaba de Bakú.
1900'de, Rus petrolünün % 95'i Bakü'den sağlanıyordu.
Bakú se convirtió en un centro industrial y una de las ciudades más ricas del mundo.
Bakü o zamanların büyük bir endüstri merkezine ve Dünya'nın en varlıklı şehirlerinden birisine dönüşmüştür.
Bakú, Azerbaiyán en la actualidad
Bakü, Azerbaycan - Bugün
La 2a.GM, fue la guerra de las máquinas, el continuo suministro de Bakú aseguró la victoria de Rusia sobre Alemania.
Makinelerin savaşı olan 2. Dünya Savaşı esnasında, Bakü'den yapılan sürekli yakıt ikmâli Rusların Almanlar karşısındaki zaferini garantilemiştir.