Translate.vc / Spanish → Turkish / Boutique
Boutique translate Turkish
257 parallel translation
Es la diferencia entre una tienda de ropa y una boutique.
Mağaza ile butik arasındaki fark gibi.
La boutique donde trabajaba.
Sonra da çalıştığı mağazaya gidersin.
Ahora, la boutique de Grace Hewitt, calle 57 oeste.
Bir dahaki durağın giyim mağazası, Halloran. 57. Batı sokağında, Grace Hewitt'teki.
"LA BOUTIQUE FANTASTIQUE"
BÜYÜK OYUNCAKÇI DÜKKANI
- Buenas noches. Vicky estuvo maravillosa en "Boutique". Como una pastorcilla de Dresde.
Vicky gösteride harikaydı, küçük bir Dresden çoban kızı.
Le costará hasta llegar a la boutique.
Ve mağazayı da 3 saat olarak hesaba katarız, sakin ol.
Anoche, tuve un sueño, y ahora cuando salgo de la boutique, ¿ a quién me encuentro?
Dün gece bir rüya gördüm ve şimdi tam nalburdan çıkarken, kim geçti dersiniz?
¡ Puedo comprar un ático en la calle Manzoni y poner una boutique!
Mantzoni sokağında bir çatı katı satın alıp bir de butik açabilirim!
Entra en la boutique con paso majestuoso y...
Çevresine bakarak mağazaya girer...
- Una boutique de Fringes.
- Bir giyim mağazası.
Quiero que vayas enseguida a la boutique de Lucille.
Hemen Lucille'in butiğine git.
¡ Una pequeña boutique en Nueva York!
New York'ta küçük bir mağazan olsaydı.
Habrá que dar una señal para la boutique.
Şapka mağazasıında biraz depozitoya ihtiyacın olabilir.
Sugiero que lo ingreses todo en mi banco,... pero quédate 1. 000 dólares en efectivo,... por si encontrásemos una boutique.
Güzel. Sana bankamda paranı bir defada yatırmanı öneririm. Ama senin için güzel bir dükkan bulmamız durumunda... bin dolar nakit saklasan daha iyi olur.
Se desnudó en una boutique, para probarse un vestido.
Bir butikte elbise denemek için soyundunuz.
Tenemos más canciones dentro de un minuto, pero primero, a 10 minutos para la hora, estamos transmitiendo desde KRML, en Carmel Rancho Shopping Center, tierra de piratas, la boutique del hombre.
Bir dakika sonra başka güzel parçalar dinleyeceğiz... ama öncelikle, saat başına on dakika kala, KRML'deki yayınımız... Carmel Çiftlik Alışveriş Merkezi'nin... maceracıların, gerçek erkeklerin mağazasının reklamıyla sürecek.
Trabajo en una boutique en la calle Kings.
King's Road'da bir butikte çalışıyorum.
- "¿ Sabe si está en la boutique?"
- Butikte mi?
Obsequio de la boutique de chatarras.
Sana Coley'nin aleminden bir hediye.
Vamos a la boutique de Philip.
Philip'in mağazasına gideceğiz.
Restaurante con servicio de entrega, bazar y alimentos fríos.. Boutique, farmacia, lavandería todo, para servirlo...
Tam teşekküllü paket servis hizmetiyle ; restoranlar, tuhafiye, şarküteri, butik, eczane, kuru temizleme, hepsi size hizmet için buradalar.
Y su boutique va estupéndamente
Üstelik butik mağazası çok iyi iş yapıyor.
Su boutique.
Butiği mi?
- ¿ Conoce usted esa nueva boutique? - Sí, tiene cosas preciosas.
Sen bu butiği bilirsin...
Señora, tendrán que marcharse de la boutique inmediatamente ó me vere obligada a llamar a los guardias de seguridad.
Bayan bu mağazayı hemen terk etmelisiniz... yoksa güvenliği aramak zorunda kalacağım.
Marianne Egerman abrirá una boutique y quiere que la ayudemos.
Marianne Egerman bir butik açmış ve bizi yanına çağırıyor.
Esos idiotas van a Neiman Marcus, pero encontré una boutique increíble, Henri's. ¿ A que es genial?
Bilirsin, bu pisliklerin hepsi Neiman Marcus'a gidiyor, ama ben Henri diye inanılmaz bir butik buldum. Harika şeyler ha? Evet.
"Por Aquí A La Boutique de Video" ¿ puedes hacer algo con éstos?
Bu gizli bir operasyon olmalı.
Se trata de Emily Phillips y corre una boutique de la ciudad.
Bu, Emily Philips, çarşıda küçük bir butiği var.
Boutique Estilo.
Style Butik'te.
Está en mi jurisdicción, que va desde la Boutique Estilo a Aromas Personales.
Style Butik'le koku reyonu arasında benim sorumluluk bölgemdesin.
Iba a decorar el escaparate de la boutique de Neil.
Neil Khyatt'nın butiği için şu pencere planını hazırlamak için, ama...
Si llama Paul, dile que esta noche trabajaré en la boutique.
Eğer Paul ararsa, ona geç saate kadar butikte çalışacağımı söyle.
Hasta que encontré la boutique mas bonita... que jamás haya visto.
Ve sonunda hayatımda görebileceğim en harika butiği buldum.
Y estaba siempre haciéndoles ensaladitas en la Slice-O-Matic y comprándoles pequeñísimos sweaters en una boutique para mascotas en Rego Park.
Onlara rondoyla minik salatalar yapardı ve Rego Park'taki hayvan mağazasından minicik kazaklar alırdı.
Avalé personalmente el capital de la boutique matrimonial de Ivonne.
Yvonne'un düğünü için kuaför hazırlıklarına bizzat ben hisse senedi imzaladım.
Verá, trabajo en la boutique Shalini en el Pavilion.
Pavilion'daki Shalini's butikte çalışıyorum. Ara sıra oraya gelirdi.
Esa boutique tiene un montón de cosas nuevas.
- Butiğe bir sürü yeni kıyafet gelmiş.
Otro día iremos a la boutique juntas. Vale.
- Seninle başka bir gün gideriz butiğe.
Esto no es una boutique.
Burası bir butik değil.
Va a poner el dinero para que abra una boutique.
Sermayeyi o sağlıyor. Kadın orada butik açıyor.
Puede ser la mejor boutique en La Cienega, Jim.
La Cineage'deki en iyi butik olur, Jim.
Quiere comprarme la librería para poner una boutique,
Kitabevini, butik yapmak için alacakmış.
No olviden la boutique panafricana en la tienda de Ruth-Anne.
Bu arada Ruth-Anne'de Pan-Afrikan butiği var unutmayın.
Mi Boutique de Supervivencia.
Burası benim standım. Hayatta Kalma Butiği.
Siento que mi Boutique de Supervivencia refleja mi personalidad y mi filosofía basada en las 3 "P", que son protección, prestigio y presentación.
Bir şey çok önemli. Hayatta Kalma Butiğinde benim felsefem her şeyin 3 S kuralına uymasıdır. Yani savunma, saygınlık ve sevimlilik.
Devolví todo a la boutique.
Hepsini geri götürdüm.
"Giselle", "La bella durmiente", "Las sílfides"...
Coppelia, Kuğu Gölü, Gisèle, Uyuyan Prenses, Les Sylphides, La Boutique...
¡ En cuanto a Gianni, creo que tienes razón! ¡ Así que es mejor la boutique, o quizá las antigüedades!
Canni konusunda da haklısın.
La boutique de Stella.
Butik Stella.
Anda a caballo y tiene una boutique. - ¿ Carol cuánto?
- Carol ne?