Translate.vc / Spanish → Turkish / Bran
Bran translate Turkish
202 parallel translation
Twinkles, Cocoa Bears, Bran 16...
Twinkles, Cocoa Bears, Bran 16...
Bran 16, All Green, Cocoa Bears, Twinkles.
Hepsinden. Bran 16, All Green, Cocoa Bears, Twinkles.
Quizá por eso mucha gente... hace jogging y come cantidad de All-Bran.
Bu yüzden bir dolu insan yürüyüş yapıp kepekli buğday gevreği yiyor.
El Óachtice, el Bran, el Poenari, el Hunyad, el Orava.
Cachtice, Bran, Poenari, Hunyad, Orava.
- Debemos ir a Bran.
- Bran'a gitmeliyiz. - Evet.
Pero los soldados cuentan... que nuestro hermano Mihail está conspirando, que el tío Dan está en Bran con un ejército alemán.
Ama askerlerden aralarında konuşurken duydum. Diyorlar ki ; kardeşim Mihail bazı dolaplar çeviriyormuş. Dan amca ise İngiliz ve Alman ordusuyla Bran'a gelmiş.
Grant es caliente como el infierno.
- Bran cehennem kadar sıcak.
All Bran.
Buğday kepeği.
Creo que va a costar más que un tazón de all-bran.
Bence bunun için bir kase tahıldan fazlası lazım.
Hal, ¿ cereal con pasas ó avena? Avena.
Hal, Raisin Bran mi istersin yoksa yulaf ezmesi mi?
No, no... avena.
Dur biraz Raisin Bran. Hayır, yulaf ezmesi.
No, el cereal es crujiente y con pasas.
Ama Raisin Bran çok gevrek. Sonra içinde kuru üzüm var.
Definitivamente cereal con pasas.
O yüzden kesinlikle Raisin Bran yiyeceğim.
Come cereal con pasas.
- Raisin Bran yiyorsun.
No llego a los cereales.
Bran Flakes'e ulaşamıyorum.
- Sí. - ¿ Cómo has estado?
- Nasılsın Bran?
¿ Crees que haya cereales "Raisin Bran" en Portugal?
Sence Portekiz'de kuru üzümlü kepek yiyorlar mı? Evet.
Sí, pero en Portugal lo llaman "Raisin Bran".
Ama Portekiz'de ona "Raisin Bran" diyorlar.
- Ã € branse en seis'cí... bran uno.
- Altıyı ayır, biri kapat.
¿ Tienes cereal con pasas?
Raisin Bran var mı?
- Bran, nos movemos.
- Bran, ilerliyoruz.
Parece un asesino serial el cual es un tipo de cereal del que me gustaría mantenerme alejado, como "All Bran".
Seri katile benziyor, bu da buram buram kan kokuyor demektir. "Buram".
Pero veo que hay Bran Flakes...
Anlıyorum, ama bunlar kepek gevreği...
Céline es mi compañera de All-Bran. Mi fuente de la regularidad en el caos.
Céline, Güney Asyalı kankam karmaşa ortamında düzen kaynağımdır.
Bran muffin.
Kepekli muffin.
Pero quiero las pasas agregadas de la caja de Raisin Bran.
Ama kuru üzümleri Raisin Bran kutusundan eklemeni istiyorum.
Sirve un tazón de FiberCon, abre una caja de Raisin Bran y saca 20 ó 30 pasas de ella.
Bir kutu FiberCon üzerine açtığın kutunun içinden 20 ya da 30 kuru üzüm alıp koy.
No son pasas de Raisin Bran.
- Bunlar kepekli kuru üzüm değil.
- Se quedaron sin Raisin Bran.
- Kepekli kuru üzüm kalmamış.
- ¿ Brandon?
- Bran?
Bran Lee Ben, el de la nacional.
Benton Uluslararası Şirketi'ndeki tek Brad G. Benton?
Al fin y al cabo pensaba que los cereales que me gustaban eran demasiado caros.
Bu kadar şeyden sonra, düşündüm ki Three Oat Bran gevreği... Çok pahalı.
Me acuerdo estar sentada con una tasa de café y un bol de all-bran de kellogg's.
Gözümün önünden gitmez. Elimi sabahlığımdan içeri soktum ve bir yumru hissettim.
Estos son "Raisin Bran"... -... no "Raisin Bran Crunch".
Bu üzümlü gevrek, meyveli gevrek değil.
comiendo puñados de Raisin Bran para mantenerme despierta.
Uyanık kalmak için avuç avuç kuru üzümlü gevrek yiyordum.
Sí. Bebe, Bran. - ¡ Traga!
Hadi Bran, fondip!
Hey, Bran.
Merhaba Bran.
Vamos, Bran. Vamos.
Hadi Bran, gidiyoruz.
Sigue practicando, Bran.
Çalışmaya devam et Bran.
No pienses mucho, Bran.
Çok fazla düşünme Bran.
¡ Rápido, Bran!
Koş Bran!
Dile a Bran que él también viene.
Bran'e söyle, o da geliyor.
- Lo siento, Bran.
- Üzgünüm Bran.
¿ Morirá Bran?
Bran ölecek mi?
He venido a despedirme de Bran.
Bran'e veda etmeye geldim.
Dejé las cosas muy claras en Bran, hijo.
- Bran'daki işi ben hallettim evlat.
- ¿ Hay cereales de fibra?
Uğursuz bir şeyler yaşanacağını hissediyor. - Raisin Bran bitmiş.
Llámame a casa, Bran.
Evden ara Bran.
Bran.
- Bran.
Vamos, Bran.
Gel Bran.
- Vamos, Bran. - Cathelat!
- Hadi oğlum, hadi Bran.