Translate.vc / Spanish → Turkish / Brian
Brian translate Turkish
12,845 parallel translation
Brian, esa es mi hermana.
Brian, o benim kız kardeşim.
Hola, Brian.
Merhaba, Brian.
Ves... ¡ Brian!
Bak...
# BSVUV = BRIAN SOLO VIVE UNA VEZ.
_
Brian, llegó el caballo.
Ooh, Brian, the horse is here.
Vamos Brian, contesta, grandísimo...
Come on Brian, if you picked up * * * You've been trusted...
Roxie, ¿ por qué contestas el celular de Brian?
Roxie, what are you doing answering Brian's phone?
¡ Brian!
Brian!
Brian...
Brian...
Mi nombre es Brian Finch.
Benim adım Brian Finch.
Mi nombre es Brian Finch, ella es Rebecca Harris, y somos del FBI.
Benim adım Brian Finch, bu Rebecca Harris ve FBI'dan geliyoruz.
Así que, Brian, ¿ estás listo para convertirte en alguien que importe?
Önem arz eden biri olmaya hazır mısın Brian?
Y, Brian, no se juega bacará con cartas del UNO.
Bu arada Brian, Uno kartlarıyla bakara oynanmaz.
Brian, pero es un primer paso.
Brian ama bu sadece ilk adım.
- Brian...
- Brian...
Brian, ¿ podemos hablar de esto en unos diez minutos?
Brian, bu konuyu on dakika içinde tekrar konuşabilir miyiz?
Brian, lo sé.
Brian, biliyorum.
Brian no solo nos dio una pieza del arma homicida, también nos guió a un sospechoso.
Brian bize cinayet silahını vermekle kalmadı, bir şüpheli de göstermiş oldu.
Escucha, Brian...
Dinle Brian...
Yo no dije "Brian = terrible".
"Brian eşittir berbat" demedim ben.
Brian.
- Brian.
¿ Brian la puso al tanto?
Brian size anlattı mı?
yo despidiendo a Brian Finch.
Benim Brian Finch'i kovmam.
Ahora... como objeto de estudio, es invaluable.
Şimdi... Çalışma varlığı olarak Brian paha biçilemez.
Hay una sola persona en este edificio en la que Brian confía.
Brian'ın bu binada güvendiği bir kişi var.
¿ Brian?
Brian?
Podemos decirnos lo que sea, Brian, y eso nunca va a cambiar.
Birbirimize her şeyi anlatabiliriz ve bu asla değişmeyecek Brian.
Sabes que eso no salió bien, ¿ cierto, Brian?
Görüşmenin iyi gitmediğini biliyorsun, değil mi Brian? Evet.
Muchachos.
Ben Brian Finch.
Mi nombre es Brian Finch. ¿ Cómo están?
Nasıl gidiyor?
Te la ganaste, Brian.
Bunu hak ettin Brian.
Así que, ¿ qué está pasando, Brian?
Neler oluyor, Brian?
Sipiwe, te presento a mi hijo, Brian. Mi enfermera.
Sipiwe, bu benim oğlum Brian.
Y eso, Sr. O ´ Brian, es un hecho.
Ve bu Bay O'Brien, bir gerçektir.
"No puedo perder mi entrenamiento con Brian Porque Harlow comió un frasco de Play-Doh"
"Harlow bir kutu oyun hamuru yedi diye Brian'la sporumu kaçıramam."
¿ Quién es Brian, y lo que es esta clase increíble Usted está hablando?
Brian kim ve hangi harika dersten bahsediyorsunuz?
YBBBB con Brian.
Brian'la YKBBÖ.
Gracias, Brian.
Teşekkürler Brian.
Oh, hola, Caroline, y usted es Brian.
Merhaba Caroline, ve sen de Brian'sın.
Brian, espera.
Brian, bekle.
Y gracias de nuevo para convertir mí en la clase de Brian.
Ve beni Brian'ın dersine yönlendirdiğiniz için de tekrar teşekkürler.
Brian le gustas Que estamos totalmente de que no entendemos,
Brian seni sevdi ki bunu kesinlikle anlamıyoruz ama...
Brian es todo lo que tenemos.
Brian elimizdeki tek şey.
Dile a mantenerse alejados de la clase de Brian.
Ona Brian'ın dersinden uzak durmasını söyle.
Gracias, Brian.
Teşekkürler, Brian.
Eso es exactamente lo que he dicho, Brian..
Ben de aynen öyle demiştim, Brian.
Hey, Brian, gran clase.
Hey Brian, harika dersti.
Sabemos. Compramos uno para Brian.
Biliyoruz çünkü Brian'a bir tane almıştık.
Brian Finch de mi nombre, se trata de Rebecca Harris, y estamos con el FBI.
Benim adım Brian Finch, bu Rebecca Harris ve FBI'dan geliyoruz.
Así, Brian, ¿ estás listo para convertirse en alguien que importa?
Önem arz eden biri olmaya hazır mısın Brian?
Gusto en conocerte, Brian.
Tanıştığıma memnun oldum Brian.