Translate.vc / Spanish → Turkish / Bugatti
Bugatti translate Turkish
56 parallel translation
Como decía el viejo Bugatti :
Yasli Bugatti ne derdi :
¡ El Bugatti 37 A!
Bugatti 37 A!
- Adiós al Bugatti.
- Elveda Bugatti.
Sabes, Bugatti tenia sus zapatos en orden... como guantes, con la separación del dedo grande.
Bilirsin, Bugatti ayakkabılarını da özel siparişle yaptırır..... tıpkı eldivenleri gibi. Parmakları normalden büyük.
El Sr. Bugatti fue un artista... como un pintor o un músico.
Bay Bugatti bir sanatçıydı... Tıpkı bir ressam ya da müzisyen gibi.
Un Bugatti.
Bugatti.
- Bugatti.
- Bugatti.
- Es mejor que una Bugatti.
- Bugatti'den daha iyidir.
Ya lo creo, nunca había visto a un coche volar de este modo.
- Daha önce böyle uçabilen bir Bugatti görmemiştim.
Pero es un Bugatti con cuatro ruedas sobre el piso y $ 4 millones en el banco.
Fakat o, bankada 4 milyon doları olan... altın yumurtlayan bir tavuk.
- ¿ Detective Bugatti?
Dedektif Bugatti'yi arıyordum. Evet o benim. Ajan Travis.
Bugatti, de Homicidios.
Bugatti, cinayet masası.
Y se largaron al volante de mi Bugatti Sexarosa.
Bugatti Sexarossa'm ile kaçıp gittiler.
Por ahi llega labouchere Bugatti...
Ve işte Labouchere'in Bugatti'si geliyor.
No sé por qué quieres un Bugatti si tienes un Maserati justo aquí.
"İNGİLİZCESİ BİLE ÇEVRİLMEMİŞ" "İNGİLİZCESİ BİLE ÇEVRİLMEMİŞ"
¿ Como qué? ¿ Se rompió el portavasos de tu Bugatti?
Ne gibi, Bugattindeki bardak tutacağı mı kırıldı?
Ferrari, Bugatti y Maserati.
Ferrari, Bugattis ve Maserati.
Un Bugatti de los años treinta.
30'lardan kalma bir Bugatti.
Una nueva Bugatti.
Yeni bir Bugatti.
Bueno, todavía no boo-gatti porque no has sacado al pony del charco.
Bugatti'yi alamayacaksın çünkü ikramiye havuzuna katılmadın.
Manny se reportó enfermo, dice que tiene herpes, así que le llevaré el Bugatti al Sr. Endicott.
Manny hasta olduğunu bildirdi, "Gece Yanığı" varmış, yani Bugatti'yi, Bay Endicott'a ben teslim ediyorum.
Dijo que Mann dejó el estudio a las 12 : 45 en su Bugatti Veyron.
Stüdyoyu saat 12.45'de Bugatti Veyron'u ile terk etmiş.
El localizador del Bugatti de Mann no envía señal.
Mann'ın Bugatti'sindeki yer belirleyici sinyal yollamıyor.
¿ Una celebridad en un Bugatti Veyron?
Sokaktaki adam neyimize yetmiyor ki? Yani...
Primero, ¿ el Bugatti? ¡ Santo cielo!
İlk olarak, Bugatti...
Y por modificar supercoches que le robarán el dinero del almuerzo a un Bugatti Veyron.
Süper arabaları modifiye etmek için Bugatti Veyron'un öğle yemeği parasını çalacaktır.
Gracias a coches como el Bugatti Veyron, resucitar el estatus de coche más rápido del mundo del SL es bastante inútil.
Bugatti Veyron gibi arabalara teşekkürler, Dünyadaki en hızlı araba olarak SL statüsünde bir aracı yeniden diriltmek oldukça anlamsız.
En 1 : 16,2, y nada aparte del Ariel Atom con motor V8 pudo ir tan rápido Ni siquiera un Bugatti Veyron Super Sport
V8 motorlu Ariel Atom da... bunu o kadar hızlı yapamaz, Bugatti Veyron Super Sport bile.
Tiene mejor relación peso / potencia que un Bugatti Veyron
Bugatti Veyron dan daha iyi agırlık - güç oranı var.
Ya sabes, Lamborghinis, Bugattis.
Lamborghini, Bugatti falan.
No comprará un Bugatti.
Altına Bugatti falan çekmeyecektir.
Bugatti Veyron.
" Bugatti Veyron.
Es territorio del Bugatti Veyron, ¡ y lo sabes!
Bu, Bugatti Veyron'a ait bir şey biliyorsun!
No es nada. Invirtámoslos en Veyrons, Bugatti.
Veyronları koyalım, Bugatti.
Tiene uno más fuertemente El poder para oprimir proporción Que un Bugatti Veyron...
Bugatti Veyron'dan daha fazla... güç ağırlık oranına sahip.
Esto es un Bugatti.
Bugatti bu.
Y, tú sabes, VW fabrica Bugattis.
VW yapıyor Bugatti'leri.
Y de paso, ese Bugatti tiene 10 radiadores, mi auto no tiene ninguno.
Bu arada Bugatti'de 10 radyatör var, benim arabamda ise hiç yok.
En la primera fila está el inglés Paul en un Bugatti Veyron y Dino Brewster en su Lamborghini Elemento.
Birinci sırada : İngiliz Paul, Bugatti Veyron ile yarışıyor. Ve Dino Brewster, Lamborghini Elemenia ile.
Estoy escuchando que el Bugatti fue eliminado de la carrera.
Polis telsizinden duyduğuma göre Bugatti yarış dışı bırakılmış.
¿ Sabes lo injusto que es... que tengas cuatro Bugatti cuando medio país se muere de hambre?
Ülkenin yarısı açlıktan kırılırken.. .. senin dört tane Bugattinin olması ne kadar adaletsizce biliyor musun peki?
La única diferencia es que LeBron gana cien mil dólares y conduce un Bugatti. Yo gano veinte mil dólares y cojo el autobús.
Tek fark LeBron'un 100 milyon kazanıp Bugatti sürmesi ve benim 20 bin kazanıp otobüse binmem.
No me importa si es un Bugatti coche fúnebre, sigue siendo un coche fúnebre.
Cenaze arabası Bugatti olsa bile fark etmez, o hala cenaze arabasıdır..
Eres un camión con motor Bugatti.
Mack'te Bugatti motoru var.
Ese es el Bugatti Chiron.
Bu, Bugatti Chiron.
Silla trono de Carlo Bugatti.
Carlo Bugatti marka koltuk.
Contra un Bugatti Veyron? "
Bugatti Veyron'a karşı mı? "
- ¿ Cómo? - Gerald Lowen.
Gerald Lowen, Bugatti'yle yarışıyor.
Vamos.
Bugatti Veyron'da bir ünlü mü?
El Bugatti de Mann sigue en el estacionamiento.
Ben de gördüm. Selam. Sonuç...
No nos dejarán tocarlo sin una orden de registro.
Mann'in Bugatti'si hâlâ garajda. Arama izni olmadan dokunmamıza izin vermeyeceklermiş.