Translate.vc / Spanish → Turkish / Buses
Buses translate Turkish
147 parallel translation
Aún hay buses que van allí
Oraya giden otobüsler var
He colocado 12 buses de policía antidisturbios cerca.
İsyana karşı 12 otobusluk polis timi kurdum.
- ¿ A qué horan salen los buses?
- Saat kaçta var?
- Dále un descanso a la parada de buses.
Seni otobüs durağına kadar bırakayım mı?
Egg Shen, chofer de buses.
Egg Shen. Otobüs şoförüyüm!
Chofer de buses.
Otobüs şoförü.
Estaba en el ultimo semáforo antes de la parada de buses.
Olabilir. Olabilir mi? O da güzel.
Como liberal, si se saliese con la suya, conduciría taxis y buses, como nosotros.
Eğer geldiğin yerde kalsaydın, bir liberal olarak sen de bizimle otobüslere, taksilere biniyor olurdun.
Al, ¿ crees que debimos... haber ido a buscar a Yvette a la estación de buses?
Al, sence Yvette'i otobüs terminalinden alsa mıydık?
No. Odio las estaciones de buses.
Otobüs terminallerinden nefret ederim.
Y aquí está la dirección. Y en caso que necesites a alguien caritativo que te traiga, aquí tienes un horario de buses.
İşte adres ve dönüşte bir yakınının seni alması....... gerekirse diye de işte otobüs tarifesi.
Yo juego con ajedresistas en el parque y tu comienzas a discutir con buses.
Ben parkta dama oynarim, ve sen otobüslerle tartismaya baslarsin.
¡ Óiganme! ¡ Los buses no van a ningún lado!
Otobüsler hiçbir yere gitmiyor!
Había una chica esperando en la parada de buses.
Otobüs durağında bekleyen bir kız vardı. Ama otobüse binmedi.
En cuanto a nosotros concierne, no hay buses especiales.
Bize koltuk gerekmez. Git buradan.. Gel bir yere otur.
Vi a esta hermosa chica en la parada de buses, ok?
Otobüs durağında bekleyen, çok çekici bir kız gördüm, tamam mı?
Pero me di cuenta que no tomaba ninguno de los buses.
Sonra fark ettim ki, hiçbir otobüse binmiyor.
Los buses son para viajantes, no para ti.
Otobüsler ev ile iş yeri arasında her gün gidip gelen kişiler içindir, senin için değil.
Podemos coger los buses programados.
Biz de hareket saati belli otobüslere bineriz.
Y estaba en una motocicleta haciendo un salto loco sobre 60 buses escolares o algo ridículo, ya sabes,
motosiklet kullanıyordu ve akıl almaz bir atlayış yapacaktı 60 tane okul otobüsünün veya onun gibi bir şeyin üzerinden.
Están enviando a sus hijos a terapia en buses como si la necesitaran.
Çocuklarını tıka basa dolu bir otobüs ile terapiye gönderiyorlar. İhtiyaçları olduğu gibi
Se me confundió el horario de los buses. Y era- - Era demasiado tarde.
Ben otobüs saatlerini karıştırmışım ve randevu saati geçti.
He cogido dos buses y un taxi para llegar aquí, pero...
Buraya gelmek için iki otobüs ve bir taksiye bindim ama...
Bloquearon Belfast Road, y hay diez buses paralizados...
Tamam mı çocuklar, her şey hazır mı? Tamam, kalemlerinizin ucunu sivriltin.
Hay diez buses detenidos en la frontera.
Bana sadece... bir dakikacık ver Declan. Onları nasıl içeri sokacaksın?
La parada de buses.
Otobüs durağından
Coloca uno de esos, eh, buses turísticos con carteles en la calle.
Caddeye bir tur otobüsü koy.
" En una noche ventosa de Noviembre cuando las calles de New York estaban cubiertas de hielo y ni siquiera los buses funcionaban...
"Kasım'daki rüzgârlı bir gecede, " New York şehrinin sokakları hala buzla kaplıyken, " hatta otobüsler bile hareket etmezken,
De aquí a 4 horas nos estamos yendo con el resto de esos buses.
Bir kaç saat içinde biz de ayrılıyoruz.
He pasado mi vida entera de pie, en el tren y los buses y ahora aun de muerto tendré que seguir parado.
Bütün hayatımı ayakta geçirdim. Öldüğümde de aynısı olacak.
Él es dueño de una compañía de buses y se llevaba bien con mi madre, desde hacia más de un mes.
Bjarne'nin sevdiğim iki yönü vardı : Otobüs şirketinin olması ve anneme bir aydan daha fazla katlanabilen tek insan olması.
Tú no luces terriblemente fuerte, pero, ya sabes, en los buses, durante las giras, los tipos ejercitan sus músculos con pesas, antes de subir al escenario.
Sen pek güçlü değilsin ama, bilirsin, turnede, sahneye çıkmadan önce ağırlık çalışırlar ki kasları göze çarpsın.
Las mujeres que parrandean con las bandas, no son arrastradas a sus habitaciones, camarines, buses o lo que sea. Ellas quieren estar ahí.
Gruplara takılan kızları zorla yatağa atan, sahne arkasında, otobüste saldıran yok.
Bueno, jugar a esquivar buses y taxis lo es.
Otobüs ve taksilerle yarışmak bu hale getiriyor.
Nos van a recoger a las 11 en la estación de buses.
Saat 11'de bizi otobüs durağından alacaklar.
Tenia que tomar 2 buses a la escuela todos los días
Hergün okula gitmek için iki otobüse binmem gerekiyordu.
Pónganlo en las rondas de la policía cierren aeropuertos, estaciones de trenes y buses.
Elinden geleni yap. Havaalanına... otobüs ve tren garına devriye gönder.
Uh, michael, esta es la estacion de buses.
Michael, burası otobüs durağı.
Dije que te iba a dar un paseo, y despues en voz baja dije, "a la estacion de buses."
Seni bırakırım dedim, sonra içimden "otobüs durağına" dedim.
Mira, no puedo dejar que salgas de aquí como cuando entraste, no si no quiero acabar de conductor de buses calvo y con tatuajes.
Anla, buraya geldiğin gibi gitmene izin veremem. Tabii, okul servisinin kel ve dövmeli şoförü olmak istemiyorsam.
Transporte son coches, buses, aviones
Ulaştırmanın arabaları, otobüsleri, kamyonları...
Si mi esposa pregunta estan aqui por un Reunion de buses.
Eğer karım sorarsa, Boz Skaggs konseri için geldiniz.
¡ Los buses escolares no tienen cinturones de seguridad!
Okul otobüsünde emniyet kemeri yok.
Hay buses esperando para transportarlos.
Dışarıda sizi götürmek için bekleyen otobüslerimiz var.
Bien, por favor muévanse hacia los buses de forma ordenada.
İşte böyle, lütfen otobüslere doğru düzenli bir biçimde yürümeye başlayın.
Aquí en el centro del aula educativa y la cocina son de lo más moderno 2 mini buses para llevar a la gente de la vieja capilla
Burada ki merkezde, eğitimsel bir alanda modern bir mutfak var ve insanların ulaşımlarını sağlamaları için tam iki tane minübüsümüz var.
Este caballero aquí no quiso vendernos los mini-buses al costo.
- Bu beyefendi bize geliş fiyatına kamyonet satmak istemedi.
y me dijo más acerca del puesto y aparentemente estaré siguiendo la campaña con otros reporteros los aviones, los buses, todo el asunto.
O da detayları anlattı. Kampanya süresince diğer gazetecilerle birlikte seyahat edeceğim. Uçak, otobüs, her ne olursa.
- Suban a los buses.
Otobüslere binebilirsiniz.
al día siguiente se encontró en un tranvía por detrás, ya sabe, cerca de los buses
O Helmsley merkezini geçtikten sonra, bu şeyin onu kaptığını hissetti ve -'Fransız beni affet - yukarı çıkış deliğine gitti. Ertesi gün kendini bagajda buldu. arkada, hani, otobüslerin yanında olan.
- Estos buses son lo peor.
- Neden bu kadar durak var?