English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Canón

Canón translate Turkish

3,807 parallel translation
¡ Y ni siquiera he usado el cañón láser!
Üstelik lazer topunu kullanmadım bile.
21 salvas de cañón. "Salute your shorts".
21 top atışı. "Kıssaları selamlayın."
- Quiero que nos llevemos un cañón.
- Bir batarya da bizimle birlikte gelsin.
Vi el Gran Cañón, me acosté con una mujer, vi "El Imperio Contraataca" en el cine.
Grand Canyon'ı gördüm, bir kadınla seks yaptım "The Empire Strikes Back" i sinemada seyrettim.
Bueno. Ahora sé por qué tenías ese cañón tan a la mano.
Eşyalarını güzelce paketlemenin sebebini şimdi anlıyorum.
¡ Dispara el cañón!
Silahı ateşleyin.
Simplemente mirando fijamente al cañón.
Direk namluyla karşı karşıya kalacak çocuk.
Sí, normalmente se ven cuando alguien perfora el cañón de una pistola para hacerla más difícil de identificar.
Bunu genellikle biri silahın tanınmasını zorlaştırmak için namluyu matkapladığında görürüz.
Sí, pero ese tipo de modificación seguiría dejando marcas en la bala al pasar por el cañón.
Doğru ama bu tür bir modifikasyon da matkap namlunun dibine çarptığından mermi üzerinde izler bırakırdı.
¿ En este cañón?
Bu kanyona mı?
- Bueno, borró el número de serie que está visible en el cañón, pero no sabía que había otro en el interior.
Silahın üzerinde görünür haldeki seri numarasını kazımış ama ayrıca iç sürgü kısmında da damgalı olduğunu bilmiyormuş.
Esperaba que tuvieras una cita cañón de pre-cumpleaños.
Doğum günü öncesi ateşli bir randevudasındır diye umuyordum.
Que el Cinco-0 ha allanado tu local ilegal de hackers, mientras disparabas un cañón a mi cara.
Polislerin yasa dışı korsan dükkanını bastığını mı yoksa bana top ateşiyle karşılık verdiği mi?
Cañón de Topanga.
Topanga kanyonunda.
La policía de Los Ángeles ha encontrado el cadáver de Sonny Amador en un cortafuegos del cañón de Malibú hace unas pocas horas.
LAPD, Sonny Amador'un cesedini birkaç saat önce Malibu Kanyon'unda bulmuş.
Fue causada por algún tipo de defecto en el cañón de la pistola.
Silahın namlusundaki bir çeşit sorun buna yol açmış.
Así que, me dirigí hacia el cañón y dejé la ciudad atrás.
Kanyona dogru yol alip sehri geride biraktim.
Cuando la bomba detona, este papel es expulsado a través del cañón antes de que tenga tiempo de consumirse completamente.
Bomba patladığında kağıt tam yanmadan kendini atmış.
¿ Qué le vas a contar a tu abogado, exactamente? Que el Cinco-0 ha allanado tu local ilegal de hackers, mientrás disparabas un cañón a mi cara.
Seni tutukladıktan sonra acayip bilgisayarlarından her şeyi indirip senin kesinlikle Dünya çapında bir siber korsan olduğunu öğrendiğimizi mi?
A ella le encanta el Gran Cañón, pero para mí, esto... Esto es impresionante.
Eşim Büyük Kanyon'a bayılır ama benim için bu baş döndürücü bir şey.
Entonces, Sra. Rostenkowski hizo ese viaje al Gran Cañón.
Bayan Rostenkowski, Büyük Kanyon'a geziye gitmiştiniz.
Bien, te topas con una habitación llena de armas pisas un alambre conectado a una trampa un cañón te vuela la cabeza, mueres, quedas fuera del juego.
Tamam, silahlarla dolu bir odaya girdin, tuzak ipine takıldın koca bir top suratını dağıttı ve öldün. Oyundan çıktın.
Pero... ¿ un cañón?
Top mu?
¡ Cargando bala en el cañón! ¡ Hagan lo que sea para detener el Cuarto Impacto!
Ne yaparsak yapalım, Dördüncü Darbe'yi durdurmamız gerek!
- Colt 38 con cañón corto.
- Colt 38. Gürültülü değil, tutukluk yapmaz.
Ocho hombres cabalgaron hacia cañón.
O kanyona sekiz adam girdi.
El cañón es un poco largo.
Ama namlu biraz uzun olmuş.
¡ Cañón!
Top!
Directo al cañón.
Doğrudan yanlısı kanyon.
El paso al que se dirige es un cañón profundo.
O kanyon alıyor Kısayol çoğu zaman.
Seguimos rastros de neumáticos hasta el cañón.
Şehrin yan güney kanyon kadar bazı lastik markalar izleyin.
El cañón, al sur, es muy estrecho.
. Kanyon, güney kesiminde, çok dar çünkü.
¡ Construyen un puente sobre el cañón!
Onlar Mobil kanyon üzerinde bir köprü inşa ediyoruz!
Cortez debe pasar por la calle principal para llegar al cañón.
Cortez kanyon almak için ana cadde geçmek zorunda olacaktır.
Es una foto actual del cañón en Sommerton Junction.
Bu Junction kanyon Sommerton güney canlı bir resmi vardır.
Por el cañón, bien lento.
Namludan tutarak. Yavaşça.
Los chicos Towne están bajo nosotros, en el cañón, pero no podemos bajar ahí desde aquí
Towne Kardeşler kanyonun altına doğru ilerliyor. Ama, biz buradan inemiyoruz.
Nos tomará como 15 minutos pasar el cañón.
Kanyonu geçmemiz 15 dakika sürer.
Winchester Mercurio, calibre.12, doble cañón, corto.
Winchester Mercury, 12 kalibre, çifteli, kısa.
Un cañón de plasma a 11 Km. de la costa.
Kıyıdan on kilometre açıkta... -... sığlıklarda plazma topu ateşlendi. - Gipsy...
Cañón de plasma encendido.
Plazma topu yükleniyor.
¡ Cañón de plasma, ahora!
Plazma topu, şimdi!
Cañón de plasma activado.
Plazma topu hazır.
Eres un cañón de tía, ¿ eh? No me extraña que se enamorara de ti... sin ofender, digo.
Çok güzelsin, sana aşık olmasına şaşırmadım.
También conocido como El Hacedor de Viudas, El cañón del muerto y La emboscada.
Ayrıca Dul Bırakan Yamacı, Ölü Adamın Kanyonu ve Ambush Alley olarak da bilinirdi.
Debo informarte que eso fue una bala de cañón en reversa.
Bilirsin. Bu dönerek ters atlamaydı.
La emboscada, El cañón del muerto, La locura de Scowler.
Ambush alley, Ölü Adam Kanyonu, Scowler'ın Aptallığı.
Con todo respeto, Sparky... creo que preferiría comerme una escopeta de doble cañón.
Alınma Sparky ama bir çift namluluyla vurulmayı tercih ederim.
¡ Reardon, al cañón, deprisa!
Reardon! Silah! Çabuk!
El cañón está cargado y a punto, capitán.
Silah hazır, Kaptan. Dolu ve hedefe kilitli.
Y un cañón.
Bir de silahın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]