Translate.vc / Spanish → Turkish / Cao
Cao translate Turkish
360 parallel translation
Los MCD, los BBD, los LSMFT, los AAD, los CAO y los SMFIDIOT.
LCT'ler, BBD'ler, LSMFT'ler, IRT ve CIO ve SMFR ve IUT'miz. Ne topçusu?
Bobby estuvo en Cao Ben.
Bobby Cao Ben'deydi.
- ¿ Qué es Cao Ben?
- Cao Ben ne?
Muchas mujeres y niños y ancianos murieron en Cao Ben.
Bir çok kadın ve çocuk ve yaşlı insan öldü Cao Ben'de.
Más suave, tía Cao.
Daha yumuşak, Cao Teyze.
Si puede, consiga a la Tía Cao.
Eğer gücünüz yetiyorsa, Cao teyzeyi buraya getirin.
Tía Cao, alguien ha dicho que no podría tenerte a mi servicio.
Cao teyze, birisi senin bana hizmet edemeyeceğini söylemişti.
Decorados Cao Jiuping
Yapım Yönetmeni : Cao Jiuping.
El Gobierno llama al Coronel Bin Le Cao como testigo.
İddia makamı Albay Bin Lee Kao'yu tanık olarak çağırıyor.
¿ Quién es el Coronel Bin Le Cao?
Albay Bin Lee Kao da kim?
- Mi nombre es Bin Le Cao.
- Adım Bin Lee Kao.
Coronel Cao, ¿ habría disparado en la cabeza a un operador de radio cautivo si pensara que eso salvaría la vida de sus hombres?
Albay Kao, tutsak bir Amerikan telsizcisini, adamlarınızın hayatını kurtaracağınıza inansaydınız acaba tereddüt etmeden vurur muydunuz?
Han oído el triste testimonio del Coronel Cao que presenció el barbarismo del Coronel Childers
Albay Childers'in barbarlığına bizzat şahit olan Albay Kao'nun üzücü ifadesini dinlediniz.
¿ Es consciente de que tras el testimonio del Coronel Cao podríamos haberle acusado por lo de Ca Lu?
Farkındasınızdır, Albay Kao'nun ifadeleriyle onu Kalu olayı için mahkum edebilirdik.
Te la puedo traer con Cola-Cao. O con una cucharadita de Eco.
Süt meyveli mi olsun yoksa kakaolu mu?
¿ La CAO?
DAA mı?
Entonces... ¿ Qué te trae este hermoso día a la CAO?
Ee... bu güzel günde DAA'da ne işin var?
Uno de sus viejos ayudantes, Cao "Un Ojo", vive en el Lago Occidental.
Eski adamlarından biri, Tek-Göz Cao, Western Lake'de yaşıyor.
- ¡ Cao reportándose!
- Cao bildiriyor!
Cao.
Now.
- Aquí Dex, ¿ me recibes?
Cao, ben Dex. Beni duyuyor musun?
Un cola-cao. ( Kaba ) Aqui cola-cao no hay.
cola cao. ( kakaolu toz bir ürün ) burda onlardan yoktur.
Fue porque le compré a Tuya un refresco de 15 céntimos. Me sacudiste de mala manera y me dejaste cao.
Olmazdı çünkü ben Tuya'ya gazoz için 15 Sent verdim diye sen de beni bir güzel benzetmiştin.
Gracias doctor Cao.
Teşekkür ederim Doktor Cao.
Ayer, June, te pasaste 20 minutos haciendo cola-cao con tacones y tanga.
Dün June, 20 dakikanı, topuklu ayakkabılar ve tangayla yemek yaparak geçirdin.
Old Cao le llevará un médico.
Yaşlı Cao onu doktora götürecek.
¿ Qué hace aquí, Cao?
Burada ne işin var Cao?
Cao, no hagas nada temerario.
Cao, pişman olacağın bir şey yapma!
Cao Zhi Kun - 9 años en 1937 Acababa de almorzar cuando oí los aviones.
Uçak seslerini duyduğumda öğlen yemeğini yiyordum.
Nosotros, Pang Qing-Yun, Zhao Er-Hu, y Jiang Wu-Yang nos unimos hoy como hermanos.
Bugün, Pang Ching Yun Cao Er Hu Jiang Wu Yang kan üzerine yemin edip kankardeşi oldular!
- Zhao Er-Hu...
- Cao Er Hu...
¡ Sólo requerimos que Zhao Er-Hu pase a engrosar nuestras filas y la caída de Pang estará asegurada!
Cao Er Hu'yu kendi tarafımıza çekersek Jiang Su elde ettiği konumu koruyamaz.
- Zhao Er-Hu...
- Cao Er-Hu...
General Zhao, tú te ocupaste de la lucha, mas él obtuvo todo el crédito.
General Cao, savaşı kazanan sensin ama meyvelerini başkası topladı.
Medítalo.
Bu konuyu bir düşün, General Cao.
General Zhao, tómate tu tiempo para meditar mi oferta.
General Cao, konuyu hemen değerlendirme. Aceleye gerek yok.
Tu hermano Zhao Er-Hu amenazó con desertar del ejército en Suzhou.
Kardeşlerinden Cao Er Hu Su Zhou'dan ayrılmak istediğini söylüyordu, ne oldu o konu?
¡ ¿ Acaso le pertenece vuestro regimiento?
Dağ Ordusuna mensup bu kişinin adı, Cao!
El General Pang ha invitado a cenar al General Zhao.
Duymadınız mı? General Pang General Cao'yu yemeğe davet etti.
¡ General Zhao, aguardad!
General Cao, dur!
Señor...
General Cao!
Tinh Cao Bang Na Ziai.
Tinh Cao Bang Na Ziai.
Por el presente decreto que, El Primer Ministro Cao Cao tome a su cargo la Comandancia del Ejército Imperial y vaya a pacificar el Sur.
Bu vesileyle Başbakan Cao Cao'nun asi Liu Bei ve Sun Quan'a karşı asayişi sağlamak için İmparatorluk Ordusuna komuta etmesini emrediyorum.
El ambicioso Cao Cao aprovecha el momento.
Ülke karmaşa içindedir.
para coercionar al emperador y controlar los feudos. En 208 dC. Cao Cao dirige su ejército al Sur.
Hırslı Cao Cao bu durumu İmparatora baskı yapmak ve feodal lordları kontrol etmek için kullanır.
para destruir a Liu Bei, un pariente de la familia imperial, y Sun Quan, gobernador del Sur.
M.S 206 yılında Cao Cao ordusunu Kraliyet Ailesi'nin uzaktan akrabası olan Liu Bei'yi ve Güney topraklarının hükümdarı Sun Quan'ı yok etmek için Güney'e yönlendirir.
La fuerza que nos persigue es mayor de lo esperado.
Cao Cao'nun kuvvetleri tahminimizden fazla.
Tengo una comida de negocios con estos pelotas.
Şu iğrenç heriflerle iş yemeği yiyeceğim. - Çao bebeğim.
- Ciao.
- Çao.
¡ Contable Cao!
Muhasebeci Cao!
¿ Cuál es tu posición, Cho?
Cao, ne düşünüyorsun?