Capitàn translate Turkish

Norton y yo os apoyamos. Los unicos que estàn con el capitàn son Gray, Joyce y Hunter.

Ben ve Norton da sana katıldıktan sonra, Kaptan'ın tarafında kalanlar sadece Gray ve Joyce ve Hunter.

¿ Capitàn Smollett?

Kaptan Smollett?

¡ Capitàn Pritchard!

Kaptan Pritchard!

¡ Capitàn!

Kaptan!

Sòlo quieres irte con el Capitàn Pritchard.

Kaptan Pritchard'la gitmek istiyorsun.

Así que el capitàn me puso las cadenas.

Kaptan da beni zincirledi.

¿ Por qué no lo vuela de verdad Capitàn?

Neden sahiden de havaya uçurmuyorsun peki yüzbaşı?

Sí Capitàn, no es nada.

Evet yahu. Ne olacak ki?

Capitàn, todas las compañías esperan sus órdenes.

Tüm bölükler emirlerinizi bekliyor, yüzbaşım.

Rubio, creo que el Capitàn pide una bala en sus entrañas.

- Yüzbaşı, cesaretini tetikleyecek bir kıvılcım istiyor herhalde, Sarışın.

¡ El Capitàn està herido!

Yüzbaşı yaralandı!

Tome un trago de esto, Capitàn.

Çek bir fırt, yüzbaşı.

- Capitàn Sellinger, éste es Lester.

Yzb. Sellinger, sanırım Yzb. Lester'tanırsınız.

¡ Capitàn, yo lo oí!

Captain, duydum!

Capitàn Sellinger, el Teniente Halloran.

Bu Yüzbaşı Sellinger, bu da Teğmen Halloran.

¿ Capitàn Davenport?

Yüzbaşı Davenport?

Capitàn.

Yüzbaşı.

- Soy el capitàn Davenport, llevo...

- Ben Yüzbaşı Davenport. Soruşturmayı...

Hablaré con el capitàn Taylor.

Yüzbaşı Taylor'la konuşacağım.

El teniente Byrd de artillería y el capitàn Wilcox del grupo sanitario 12.

Teğmen Byrd ve 12. Hastane Grubu'ndan Yüzbaşı Wilcox.

En fin, éste es el capitàn Davenport.

Pekala, bu Yüzbaşı Davenport.

- Capitàn...

- Yüzbaşı...

¡ Capitàn Davenport!

Albay Davenport!

Capitàn, él me odia.

Yüzbaşı, benden nefret ediyor.

Dígale al Capitàn Corbett que habló con Norman Robberson.

Yüzbaşı Corbett'e Norman Robberson ile konuştuğunu söyle.

Capitàn Guile, sé que Vega mató a su mejor amigo y se como se siente.

Teğmen Kumandan Guile, Vega tarafından öldürülen en iyi dostlarınızın size neler hissettirdiğini anlıyorum.